"2011 20 haziran"

6.6K 211 9
                                    

- Hevin hadi kalk artık, öğlen oldu hala uyuyorsun. Ablana yardım et hadi.

- Tamam anneee.

-Günaydın uykucu. İnsan ablasının nişan gününde bu kadar uyurmu? 

- Yaa.. Sabahlara kadar dans ettiren ablam çok mu konuşuyor sanki?!

- AA hiç bile ben 12 olduğunda kalkalım dedim sen gelmedin.

- AY! sabır yarabbim. Npıyorsunuz kızım valla büyütemedim sizi. Hevin , Selin bak en sonunda çekicem kulaklarınızı ona göre..

- Amanda aman benim güzel annem bize kızmışmı!. Öpelimde geçsin mi Cemile sultan?.

- Uzak durun valla elime alırım sizi.

- Anne hiçte inandırıcı değilsin sen ne zaman kıydın bize bakalım he?

-Hevin sen ellerini tut bende tontoşumuzun göbüşünü öpiyim.

-Hevin! İyimisin?

- kızım?!

- Abla başım.. dönüyo..

- HEVİN!!

...

( Günümüz :2013)

Kulaklarım uğulduyordu. ÖLmek.. hiç bu kadar yakın değildi bana. Ben.. Bu hastalık için okulumu bırakmıştım.. Arkadaşlarımı. Çok sevdiğim keman kursumu.. Yazımı, kışımı feda etmiştim. Bunca zaman kocaman umudumla yüzümden bir an olsun eksik etmediğim gülümsememle kemoterapi ilaçlarının verdiği acılara katlanmıştım ben. Şimdi her şey o kadar anlamsızdı ki...

 Derin bir nefes alıp , gözlerimde biriken yaşları hırkamın acuyla silip dimdik durdum. 

- Bu konuşmadan ailemin haberi olmayacak doktor bey. 

- Hevin.. bu zor bir süreç. Ailenin sana destek olması için onlarında bilmesi gerekir.

- 18 yaşındayım kendi kararlarımı kendim verebilecek yaştayım. Ve sizden hastanızın haklarınızı göz önünde bulundurmanızı tavsiye ediyorum. Bu konuşma sadece sizin ve benim aramda kalacak.

- Kestirip atmamanını öneririm. Daha kapsamlı bir kliniğe yatabilirsin başka ilaçlarla seni--

- Hayır! Dha fazla ilaç.. daha fazla çalınan zaman.. Daha fazla acı.. İSTEMİYORUM! Başka bir şey yoksa ben artık...

-Sana kartımı veriyorum Hevin ağrıların arttığında, Güçsüz hissettiğinde beni araman için. Ya da konuşmak istediğinde. Her ne için olursa beni ara.

- teşekkür ederim Baran bey. Görüşmek üzere.

Hastaneden çıktığımda dizlerimin titremesine aldırmadan, minibüse binmek yerine yürümeyi tercih ettim.Sahile kadar yürüyüp bir banka oturdum. Kendimi toparlamalıydım kimse bilmemeliydi bu durumu. Benim için yeterince fedakar olmuşlardı zaten. Ablam evlilik tarihini ertelemiş, Annem çok sevdiği lokantasını bırakmış, babamda daha çok yanımda olmak için yurt dışı seyahatlarini ertelemiş ve işlerini Türkiye!den devam ettirmeye karar vermişti. Ailem benim için herşeydi. Artık daha fazla üzülmelerie izin veremezdim. Benim yüzümden.. 

       Bu düşüncelere dalmış ağlarken bir erkek sesiyle irkildim. 

- Çok klasik olacak ama oturabilir miyim?

-Hayır!

- Ama..

- HAYIR DEDİM!

Aptal ben burada hayatımla mücadele ederken o gelmiş birde bana... Şakamı şimdi bu! Az önce kovmadım mı seni ben?

- Sen laftan anlamaz mısın? Sana..

- Pamuk şeker sevmeyen yoktur diye düşündüm. Hem belki biraz seni anlamama müsade edersin?

Ah hadi ama pamuk şekeri kim sevmez ki.. Ama ben kolay lokma değilim ve şuan buna ayıracak zamanımda yok. Ayrıca bir pamuk şekere kanmakta ne demek Ben çocuk muyum?!

- Aslında pamuk şekeri.. severim.

-Biliyordum.! Ben Çağan . Sende..?

-Hevin..

- Memnun oldum.. Boşta kalan elimi saymazsak...

daha neler yanıma oturmana, pamuk şeker vermene göz yumdum. Üstelik adımıda öğrendin. Birde elinimı sıkacaktım ukala! Gözlerimden akan yaşı farkettiğimde elimin tersiyle silip gözlerimi denize diktim. 

- Yakışıyor..

- Ne?!

- Ağlamak diyorum.. Sana çok yakışıyor. Ama gülmeni tercih ederim. 

- Sen.. Nasıl  bu kadar küstah olabiliyorsun.? Sadece sussan olmazmı!

- Peki.. susabilirim.

- Güzel!

Sonunda düşüncelerime geri dönebilirim.  Evet nerde kalmıştık. Ailem . Onlara asla ama asla bu durumu anlatmayacağım. Ne! şimdi ne var neden yüzüme bakıyor ki bu aptal?

-Neden yüzüme öyle bakıyorsun!?

- Sen denizi seyrediyorsun, bende denizden daha güzel seni..

- Sen manyaksın. 

- belki..

Gülümsedim. Ben az öce. ona glümsedim. Tamam. daha fazlası olmadan kalkmalıyım artık. Hem annemler merak edecekler. 

- Hey! Nereye? 

- SANANE.

-  Gitmesen..?

- kalmak için bir nedenim yokken mi?

- pamuk şekerimi paylaştım seninle. Bu yeterli bir neden değil mi ?

Bu söylerken yukarı kıvrılan dudakları.. Dalgamı geçiyorsun gülümsemesi.. Çok ... Güzel. Kendine gel Hevin lütfen. Lütfen..

- hayır yeterli bir neden değil. 

Evet işte böyle. Arkanı dön ve git. bakma. Hayır bakma.

- peki seni bir daha ne zaman görebilirim?

- Kimbilir..

Tamam bu sondu eve doğru hevin işte böyle. Hızlıca hatta koşarak git.  İşte minibüste geldi.  Camdan bakma bakma bakma Hevin. BAKTIM . bana el sallıyor. Aptal şey. !

 multimedia: Hevin

Ölüyorum...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin