Yutkunup boğazımı temzledim. Yalan söylerken kızaran yanaklarımı görmemesi için başımı önüme eğip yüzümü saçlarımın arasına gizledim.
- Kansızlık.. Kansızım, bu yüzden vücudum bazen yorgun düşüyor ve bayılıyorum.
- Ah buna çok üzüldüm. Ama daha kötüsü olmadığı içinde sevindim.
Daha kötüsü mü? Ben ölüyorum.
- Evet iyiyim ben.
Bunu söylerken sesim titremişti. Elini ellerime değdirip konuşmaya başladı.
- sen üşüdün mü? sesin titriyor ama ellerin sıcak.
- Evet.. biraz serin hava. ama böyle iyiyim.
- Artık benimle konuşuyor olmana çok sevindim. Yani terslemek yok, kovmak yok..
Onun gülümsemesine karşılık kendimi tutamayarak bende gülümsedim.
- Şimdilik..
Ses tonumun sert çıkmasına özen gösterdim. Böylce benden yüz bulmayacaktı. Sanırım.. Onun harika bir gülümsemesi olduğunu düşünürken gözlerini gözlerime kitleyip bütün dikkatimi ona vermemi sağladı.
- Bak ne diyeceğim, bence birbirimize bir şans verelim.
-Bunu neden yapayım?
- hım. Yüzüne vurmak istemem ama önce seninle pamuk şekerimi paylaştım, sonrada..
- Tamam tamam.
-Bu evet demek oluyor sanırım o zaman ben önce başlıyım. Benden sonra sen bir şey söyle, sıra sıra. Imm.. Ben futboldan nefret ederim.
- Ne ciddi misin.! hangi erkek futbolu sevmez ki.?
- Ben sevmem.. Sıra sende.?
- Güneşli havaları pek sevmem..
- Ohov bu benden daha tuhaf birşey.. Neden sevmezsin peki?
- Çünkü. Çok. sıcak ve ben çk sıcaktan nefret ederim. Ayrıca güneşli gnlerde sokaklar, caddeler kalabalık oluyor.. Ben kalabalığıda sevmem..
-Peki.. Ciddi giyinmem gereken bütün ortamlardan nefret ederim. Penguen gibi giyindikten sonra nerede benim özgürlüğüm dimi ama!
Bunu söylediğinde ikimiz gülüştük.
- Okuyor musun Hevin?
- Hayır.. Sen?
- Ara verdim..
- neden?
- Ailevi nedenler..
- Anladım.
- Sen neden okumuyorsun?
- ailevi nedenler..
Bu seferki gülüşmemiz kahkahaya dönüşmüştü. Ne çok güldüm bugün ben.!
- Bak ortak noktamız var. Müthiş!
- ya ne demezsin..
Kıs bir sessizlik olmuştu. Ben fırsattan istifade ederek gözlerimi onun üzerinden alıp denize bakmaya başladım. Sonra ne olduysa birden dökülüverdi kelimeler dudaklarımdan.
- Denizi çok severim. Her halini.. Dalgalanmasını, durulmasını, her şeyiyle aşığım ona. Maviliğinin tonlaması. Köpürüp birden sönmesi.. Bana huzur verir. Hayatın anlamını denizde bulurum. Saatlerce izleyebilirim sıkılmadan. Bazen her şeyden sıkılır , bıkar bırakıp kaçmak isterim. İşte o zamanlarda, Denize gelirim. Ben onu izerken o bana dayanmamı söyler.. "ilacın bende dayan " der adeta. Bende kokusunu içime çeker dayanırım... dayanırım..
Farketmeden gözümden yaş akmıştı ellerime. Ben konuşurken beni izlediği belliydi. Elleriyle göz yaşlarımı silerken ona sarılmamı sağlamıştı. Napıyorum ben. onu tanımıyorum bile. Nasıl bu kadar yakın olmasına izin veriyordum. Ama sarılmak rahatlatmıştı beni. Bende izin vermiştim. Kokusu deniz gibi olmasada rahatlamamı sağlamıştı. Gözlerimi kapatıp bir damlanın yanaklarımdan omzuna süzülmesini izledim. Sonra ayrılmamız için ellerimi ikimizin arasına koyup aramızı açtım.
- özür dilerim.. Ben sarılmak iyi gelir diye..
- evet anlıyorum. Sağol .. Ben artık gitmeliyim. Ailem merak eder..
- Seni evine bırakabilirim.
- Gerek yok ben kendim gidebilirim.
- Nasıl istersen. Ama sana ulaşmak istediğimde..
Sözünü elimle kesip gözlerine bakarak konuştum.
- Bana ulaşmak istediğinde burda olacağım.
Başını olumlu anlamda salladığında, arakamı dönüp yürümeye başladım. Durağa yaklaştığımda arakamı dönüp ona baktım. Gitmişti. Minibüse binip , kafamı cama yasladıp. Göz kapaklarım kapanmak için benimle savaşıyordu adeta. Ne kadarda yorulmuştum.
...
- Hanım efendi.. Hanım efendi uyanın son durak.. İnmelisiniz.
Gözlerimi açtığımda karşımda orta yaşlarda bir adam beni omzumdan sarsarak uyandırmaya çalışıyordu. Uyandığımda ne olduğunu anlamadığımdan tiz bir çığlık atmıştım.
- Üzgünüm korkutmak istemedim ama son durak efendim.
- ah uyuya kalmışım.. Tamam iniyorum.
Nasıl bu kadar uyuyabildim ah salak kafam. Ama hala üzerimdeki yorgunluğu atamamıştım. Ayağımı minibüsten aşağı attığımda başımın dönmesiyle yuvarlanarak yere kapaklandım. Kalkmaya çalışırken Gözlerim karardı. Minibüs şoförünün boğuk sesini hayal meyal hatırlıyordum. Çok geç kalmıştım çantama ulaşamadan, kendimi kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüyorum...
RomanceTüm hakkı saklıdır.© "Henüz yolun başındayken, sonuna gelmenin hikayesi..." Hevin , on sekiz yaşını doldurmuş, yıllarca kanserle mücadele verip; yenilginin acı sonucuna yaklaşmış bir kız. Hayat ona yaşamının tadında iken vermediği dostluğu, kard...