Baran odadan çıktığında ağrıyan başımı ellerimin arasına aldım. Aptaldım. Hemde çok. Zaten başından beri yalnız çıkmıştım bu yola. Ne diye bu kadar yıkılmıştım ki?
Kendime geldiğimde çantamıda alıp yavaş adımlarla koltuktan kalktım. Asansörü beklemeden merdivenlerden inerken biraz daha sakindim. Dışarı çıktığımda temiz havası içime çektim. Evet şimdi daha iyiydim. Otoparka girdiğimde ağzımdan bir küfür çıkmasına engel olamadım.
“Siktir! Şakamı şimdi bu!”
Bir araba , zaten güç bela çaprazlama park ettiğim arabamın dibine park etmişti arabasını. Hayvan son model arabasını buraya niye soktuysa!
Etrafa bakınıp sahibini aramaya başladım. En sonunda hastaneden anons ettirdim arabanın çekilmesi için. Kaputa oturup beklemeye başladım. Biraz sonra Yaklaşık ben yaşlarda uzun boylu biraz yapılı biri , ağzında yarım gülümsemeyle yanıma yaklaştı.
“ Çok mu beklettim?”
“ Evet gerizekalı. Başka yer yok sanki . Çek şu arabanı!”
Aslında çok bekletmemişti. En fazla 20 dakika oyalanmıştım. Ama sinirliydim. Öfkemin önüne geçecek halde değildim.
“ Sakin olsana sen, başında dikilmeye gelmedim heralde. Çekiyorum!”
“ Bilemiyorum, şuan yaptığın tam da bu. Başımda dikilmek!”
Kocaman bir nefes verirken arabasına yöneldi. Ve Çok hızlı bir şekilde arabasını parktan çıkardı. Bende arabama binip evin yolunu tuttum. Saat 10.30 civarıydı. Daha erkendi. Ama eve gidip uyumak istiyordum. Bedenimdeki yorgunluk ve başımdaki ağrıyla ayakta duaracak gibi değildim.
…
Eve geldiğimde evde hizmetlilerden başka kimse yoktu. Babam şirkette, annem alış-verişte, Selin’de Utkay’la sinemadaydı. Evimizin sadık hizmetlisi canımız Hafize teyzeye uyuyacağımı söyleyip odama çıktım. Üstümdekilerden kurtulup, ayıcıklı takımlarımı giydim ve saçımıda yukarıdan salaş bir şekilde topuz yaptım. Yatağa girer girmez gevşeyen bedenimde uykuyu hissettim.
Ne kadar zamandır uyuduğumu bilmiyordum. Ama annemin kahkahalarıyla uyandığımın farkındaydım.
Ne olduğunu anlamak için yataktan kalktım. Demek bensiz gülmek ha? Hesap sormak için koşar adımlar merdivenlerden inmeye başladım.
Merdivenlerden inerken aynı zamanda söylenmeyi ihmal etmiyordum.
“Hain seni, Bensiz gülmek ha? Seni şimdi bir güz—“
Kelimelerim ağzıma tıkılırken gördüğüm şeyin şokuyla sendeledim. Korkuluklara tutunmasaydım düşecektim.
“Çağan!” sesim çığlıkla konuşma arasında bir tonda çıkmıştı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemezken annem yanıma gelip beni merdivenlerden güvenli bir şekilde indirdi. Çağan’sa gülmemek için çırpınıyordu adeta.
Sonunda annem benim şaşkınlıktan bir şey diyemeyeceğimi anladığında konuşmaya başladı.
“ Ah şaşkın seni düşecektin ya. E tabi bu yakışıklı oğlanı görünce..” Annemin beni utandırmakta üstüne yoktu.
Onu susturmak için “ Anne ya!” diye bağırınca annem küçük bir kahkaha atmıştı.
“ Kızım sen Çağan’la bizi daha önce niye tanıştırmadın. Valla gülmekten karnıma kramplar girdi. Tam senlik, senin gibi deli dolu.”
Çağan teşekkür edercesine başını eğdiğinde ben kıpkırmızıydım. Neden gelmiştiki? Daha önemlisi neden haber vermemişti.
Annem benim bedenimi baştan aşağı süzdüğünde istemsiz olarak gözlerimi kendi üstüme kaydırdım. Çığlık atammak için dudaklarımı ısırdım. Şuan ayıcıklı pijamalarla Çağan’ın karşısındaydım!
Birkez daha pancara dönerken Çağan utandığımı görüp gülümsemeye başlamıştı. Annem bana gülümserken birden Çağan’a dönüp konuşmaya başlamıştı.
“ Ben sizi yalnız bırakayım. Ama fazla oyalanmayın akşama bir yere davetliyiz. Çağan tanıştığıma çok memnun oldum yavrum. Yine beklerim. Diğer aile üyeleriylede tanışmalısın. “ annem tatlı tatlı gülümserken. BEN artık kırmızıdan mora geçiş yapmıştım.
Annem odadan çıktığında Çağan yanıma gelip gözlerime bakmaya başlamıştı. Yine!
“ Beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa?” artık konuşmam gerektiğini farkedip yutkundum ve konuşmaya çalıştım.
“S-sevindim.. de Neden geldin?” bir adım daha yaklaşıp gülümsedi.
“Özlemiş olamaz mıyım?”Bir adım daha yaklaştı. Artık aramızda bir iki adım kalmıştı.
“Haber vermeliydin. Sesim yumuşaktı ama bakışlarım sitem edercesineydi. Gerçekten haber vermesi gerekirdi. En azından pijamalarımla karşısında olmazdım!
“ Sürpriz olsun istedim” derken aramızda hiç mesafe kalmamıştı. Kalbim ağzımın içinde atarken yerimden kıpırdama isteğiye dolup taşıyordum. Ama kıpırdamadım.
Ellerini belime sarıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Bende kollarımı boynuna dolamıştım. Birkaç dakika böylece durduktan sonra ayrıldık.
Gözlerimin içine bakıp konuşuyordu. O böyle yapınca nefes almayı unutuyordum!
“ Hadi hazırlan gitmemiz gereken bir yer var. Gerçi böyle gelsen de olur bence çok yakışmış.”
Göz kırpıp, benim mordan yeşile dönmemi sağlamıştı pislik!
“Nereye gideceğiz?”
“Sürpriz!”
“Ama nasıl giyinmeliyim. Gideceğim yeri bilmiyorum?” Bana tebessüm ederken kapıya doğru yürümeye başlamıştı.
“Kendin gibi giyin.”
Evet bu rahat ol demekti. Bende tebessüm ederken merdivenlere yönelmiştim.
“Ama önce anneme..” derken sözümü kesti.
“Ben izin aldım. 3 4 saat benimlesin. Kapıda seni bekliyorum 5 dakikan var.” Gözden kaybolmuştu.
Evime gelip annemi kahkahalara boğmuştu, Yetmemiş birde ondan beni dışarı çıkarmak için izin almıştı. Ya bu çocuk büyülüydü. Ya da dünyanın sonu geliyordu!
Koşar adımlarla odama geldiğimde. Altıma dar bir kot pantolon, üstüme siyah bir bluz. Onun üstüne de lacivertle siyah arasında sıkışmış bir renkte deri ceketimi giymiştim. Havalar soğumuştu. Zayıf olan bünyemi çöküntüye uğratamazdım. Ayağıma siyah botlarımı geçirip saçlarımı omuzlarımdan aşağıya saldım.
Tekrar koşar adımlarla merdivenlerden indim ve dışarı çıktım. Çağan’ı arayan gözlerim. Tekrar bir şokla kocaman olmuştu. Çağan evimizin biraz aşağı kısmına sokak girişine park ettiği motora yaslanmış bana bakıyordu. Gidip gitmemek arasında kararsızca dururken ayaklarım bana ihanet edip Çağan’a doğru yürümeye başlamıştı. Yanına geldiğimde bana kaskını uzatıp sırıttı.
“ Ee binmiyor musun?”
En fazla ne olabilirdi ki?
ÖLEBİLİRDİK!
AMA ZATEN ÖLECEKTİM!
Boş versene deyip Çağan’ın ardından motora bindim. Korkuyla karışık heyecan duygusu içimi kemirirken ellerimi Çağan’ın beline sardım.
“ Sıkı tutun. Yavaş sürmeyi sevmem.” Derken tamda gözlerimin içindeki duyguyu görmüşçesine bir kahkaha attı.
Evet ben kesinlikle bugün ölecektim ah Çağan!
Multimdeia: Hevin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüyorum...
RomanceTüm hakkı saklıdır.© "Henüz yolun başındayken, sonuna gelmenin hikayesi..." Hevin , on sekiz yaşını doldurmuş, yıllarca kanserle mücadele verip; yenilginin acı sonucuna yaklaşmış bir kız. Hayat ona yaşamının tadında iken vermediği dostluğu, kard...