Multimediada Çağan, Ateş,Hevin var :)
Kendimi toparlayıp babamın atölyesinden çıktım. Mutfağa doğru giderken Ateş'le karşılaştım.
"Nereye?" yanımdan geçmeye çalışırken kolundan tuttum.
"Geç oldu Hevin, yarın görüşürüz." tuttuğum kolunu bırakıp beline sarıldım.
"Umarım Çağan canını sıkacak bir şey söylememiştir?" nefesini dışarı bırakırken saçlarımı öptü.
"Önemli değil," beni bırakırken yüzündeki hüznü gördüm. İçimdeki anlam veremediğim duygu ağlama isteği uyandırırken, sadece arkasından bakabildim.
Ateş Toprak'ın elini tutmuş kapıdan çıkarken arkalarından seslendim. "Yarın görüşelim."
Ateş bana dönüp başıyla onayladı. Derin bir nefes alıp Kapıyı kapattım.
"Çok tuhaflar, değil mi Hevin? " ablamın söylediğine karşılık başımı aşağı yukarı salladım.
"Ah, Selin anneme su götürmeyi unuttum."
"Ben hallederim, sen Çağan'ın yanına git istersen. Gergin görünüyordu."
Adımlarımı hızlandırıp mutfağa girdim. Ablam suyu almış mutfaktan çıkıyordu. Çağan mutfaktaki sandalyelerden birine oturmuş, bana bakıyordu.
Bu çocuk evime nasıl her istediğinde girebiliyordu acaba? Bir ara bunu da konuşmam gerekecekti.
"Sonunda bana ayıracak zamanın oldu, ha?" sesindeki kinaye canımı sıkarken kendimi sakin olmaya zorluyordum.
"Haber vererek gelirsen belki daha fazla zaman ayırabilirdim, misafirlerimiz vardı Çağan."
Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Gözlerini biran olsun benim üzerimden ayırmıyordu.
"Evet, oldukça yakın misafirlerin..." gözlerimi yumup nefesimi dışarı verdim.
"Ne demek istiyorsun Çağan, o gördüğün bir kazaydı. Sana ihanet edecek olsam bunu Toprak'ın yanında ve annemlerin evinde yapmazdım. Kaldı ki ben öyle biri değilim. Hiç mi güvenini kazanamadım senin?"
Oturduğu sandalyesinde dikleşti. "Ben öyle demek istemedim,"
"Ama bunu ima ettin, değil mi?" sesim titremeye başlamıştı.
"Hevin, yemin ederim onu kastetmedim," Ayağa kalkıp önümde diz çöktü. Ellerimi tutarken, gözlerine bakmaya zorladı. "Sana güveniyorum,"
"Bu ima ettiğin şeyi değiştirmiyor Çağan," gözlerimde biriken yaşları tutmayı kestiğimde gülümseyerek elini göz yaşlarımda gezdirdi.
"Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum beni affet..." şiiri biter bitmez. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Burnumu anın büyüsünü bozmaktan korkarak çektiğimde gülümsedi.
"Nazım Hikmet.." sesim konuşmaktan korkan bir çocuk gibi çıkmıştı. "Sever misin?" derken gözlerimle olan temasını kesmiyordu.
"Çok."
"Bak bir ortak yönümüz daha çıktı," beni ayağa kaldırdı. Kollarını belime sararken beni kendisine çekti. Başımı omzuna yaslayıp, rahatlamanın tadını çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüyorum...
RomanceTüm hakkı saklıdır.© "Henüz yolun başındayken, sonuna gelmenin hikayesi..." Hevin , on sekiz yaşını doldurmuş, yıllarca kanserle mücadele verip; yenilginin acı sonucuna yaklaşmış bir kız. Hayat ona yaşamının tadında iken vermediği dostluğu, kard...