bölüm 10

3.4K 101 7
                                    

Motorsikletten indiğimde bacaklarım titriyordu. Çağan belimden tutup bana destek olurken gülümsemeyide ihmal etmiyordu.

“Sen makyaksın. Biliyorsun değil mi?” Çağan’a bu söylediğime karşılık başını arkaya doğru atıp kahkaha atmıştı.

“Biliyorum güzelim.”

Ben şaşkın gözlerle ona bakıyorum. Çağan bankta tanıştığım o çocuktan çok farklıydı. Yani bankta tanıştığım çocuk ,çok sakin ve belalara bulaşmayan bir tipti. Barda çalışacağı, motosiklet hastası olacağı aklımın köşesinden geçmezdi!

Ona öylece bakarken yüz ifadesi sertleşti.

“ Ne oldu?”

Ona düşündüklerimi söylemelimiydim? Bence hayır. Yani sonuçta herkes motorsiklet sevebilr değil mi. Bu onu kötü biri yapmazdı. Klasik Hevin kuruntuları işte!

Ona öylece bakmayı kesip gülümsedim.

“Bir şey yok.”

Çıkardığım kaskı elimden alıp motorun arkasına takıp elimi tutmuştu. Geldiğimiz yer küçük ara sokaklardan oluşuyordu. Çok eski binalar yoktu ama yeni olduklarınıda söylemek zordu. O önde ben arkada elini tutmuş bir şekilde yürüyorduk. Nereye gelmiştik böyle?

Biraz daha yürüdük ve kocaman harflerle “ KIRMIZI”  yazan bir yerinde önünde durduk. Beni bara mı getirmişti. Neydi burası böyle?

Hem korkuyor hemde heyecan duyuyordum. Kapısından içeri girerken birden durdum. Çağan anlamayan gözlerle bana bakarken konuşmaya cesaret edebilmiştim.

“Çağan, burası nasıl bir yer? Neden geldik ki buraya? Bak, sen beni ablamlarla barda gördün diye böyle yerleri sevdiğimi sanma, yani ben..”

Sözümü kesip bir eliyle yüzümü okşadı. Diğer eli hala elimi tutuyordu.

“Benden korkuyor musun Hevin?”  Hevin derken gözlerimin içine derin derin bakıyordu. Hayır aslında onunlayken huzurluydum. Yapmadığım şeyleri bana yaptırırken bile korkmuyordum. Ama bana öylece sorunca içimde içimde bir ürperti oluşmuştu.

“H-hayır.” Derken kekelemiştim. Bu yaptığıma gülümseyip beni Uzun koridordan içeriye götürmeye başlamıştı. Ellerim terliyordu. Korkmuyordum ama.. Ya da boşversene korkuyordum!

Girdiğimiz yer hiçte umduğum gibi bir yer olmayınca Çağan’ı kötüleyen iç sesime bir küfür savurdum.

Burası bar, ya da o düşündüğüm kötü, sigara dumanından geçilmeyen yerlerden değildi.  İçeride bir grup canlı müzik yapıyordu.  Yuvarlak dört kişilik masalar vardı. Yani içki içenlerde vardı. Ama sıcak birşeyler içenleride görüyordum.  İnsanlar hiçte öyle kötü tiplerden değildi. Yani görünüş olarak.

Gördüğüm manzara içimin rahatlamasına sebep olurken, Çağan elimi bırakmadan beni bir masaya doğru götürdü. Oturduğumuzda  “ Neden buraya geldik? “ diye sordum.

Ellerimi bırakıp sandalyesinine yaslandı.

“Seni tanımıyorum, demiştin.  Sana bir haftada kendimi tanıtacağım.”

Ben dikkatle onu dinlerken. Bir şey dememe fırsat vermeden saldalyeden kalktı ve sahnede canlı müzik yapan gençlerin yanına gitti.Eğilip gitar çalan çocuğun kulağına birşeyler söyledi. Çocuk gülümseyerek ayağa kalktı ve gitarı Çağan’a verdi. Ben şaşkınlıktan ağzım ‘o’ şeklini alırken Çağan gitari eline aldı ve soliste birşeyler dedikten sonra bir çocuk ritim çubuklarıyla “1 , 2 , 3  ,4 “ dedi ve başka bir şarkı çalmaya başladılar. Bir farkla ki bu sefer gitarı Çağan çalıyordu. Aynı zamanda solistin görevinide üstlenmiş şarkıyı o söylüyordu.

Ölüyorum...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin