Bölüm 34(giriş)

1.6K 88 10
                                    

Merhabaaa! 

Depresif yazarınız depresyondan çıktı :D. Hayır, tabiki hiçbir şey yolunda değil, henüz. Ama zombi gibi dolaşmaktan sıkıldım. Veee üniversiteyi kazandım! :D

Bu manyak yazar, bir ay sonra yeni bir şehirde olacak. Gitmeden önce birkaç bölüm vermeye çalışıyorum. Bu bölümde- aslında bölüm denemeyecek kadar kısa- giriş kısmımız olsun. Devamı gelecek bir aksilik olmazsa. Aslında bilmiyorum ne kadar tutar ama kendi hayatımı anlatan bir hikayeye başlamak gibi bir niyetim var.

Bilemiyorum, henüz karar aşamasındayım. Çok ama çok olağan  dışı bir hayat yaşadım, yaşıyorum. Açıkçası ve beni bilen tek dostum yazarsam roman olacağını düşünüyor. :D Siz ne düşünüyorsunuz?

Hepiniz rüya gibi bir hayat yaşayın!

Sevgilerimle :) ♥♥♥

 

 

 "Ah!" Elime batan iğneyi bir kenara bıraktım ve kanayan parmağımı emmeye başladım. Bunu yapmak acısını tuhaf bir şekilde geçiriyordu. Selin yanıma diz çöküp parmağıma baktı ve gülümseyerek çantasından yara bandı çıkardı. Parmağımın etrafına dikkatlice sararken gülümsedi.

"Sakar şey," dedi yere otururken "Sekiz yaşına bastın ama hala sakarsın." Gülümsedim ve dikemeye çalıştığım küçük gelinliği Selin'e doğru uzattım. "Ama bak Selin, tam bebeğine göre oldu."

Selin uzattığım minik gelinliği eline aldı ve şaşkınlıkla sordu. "Bunu, bana mı yaptın?" başımı aşağı yukarı sallayıp gülümsedim. Gelinliği elinde çevirip sağını solunu inceler gibi yaptı ve gözlerini kapatıp göğsüne doğru bastırdı. "Çok sevdim."

Selin'e doğru yaklaştım ve fısıldayarak sordum. "Nikah şahidi ne demek abla?" O ana kadar nikah şahidinin ayıp bir şey olduğunu sanıyordum. Çünkü annem karı-koca arasında sen boşver demişti. 

Selin gülümsedi ve beni yanına çekti. "Neden bunu sessiz soruyorsun?" Elimi ağzıma kapatıp güldüm. "Çünkü ayıp."

Selin başını arkaya atıp güldü. "Hayır," dedi hala gülerken "Bu öyle bir şey değil."

"Peki ne?" dedim anlatmasını bekleyerek. Selin boğazını temizledi ve söyleyeceklerini toparlamaya çalıştı. "şey," dedi elleriyle oynayarak. "Gelin ve damat evlenirlerken imza atarlar ya, işte birde şahidlerin imzası gerekir nikah için. Yani şahidler önemlidir."

Başımı aşağı yukarı salladım ve yeniden sordum. "Peki şahidleri kim seçiyor?"

Selin gülümsedi ve saçımı okşadı. "Damat ve gelin en yakınlarını seçerler." Doğruldum ve emin bir şekilde konuştum. "Benim şahidim sen olacaksın." Selin başını aşağı yukarı salladı. "Söz mü?" dedi gülümseyerek "İleride benden daha yakının olmasın sakın?"

Başımı iki yöne salladım. "Söz. Benim şahidim sen olacaksın."

...

Selin şimdi karşımdaydı. Küçükken verdiğim sözü bana hatırlatırcasına dimdik duruyordu karşımda. Giydiği kırmızı elbisenin altını çekiştirip düzeltti ve zorla gülümsedi. Gözlerinin altı kızarmıştı. Yoksa gerçeği biliyor muydu?

Bir adım atıp ona yaklaştım. Ama o kadar şaşkın ve sevinçliydim ki yerime çakılıp kalmıştım. Selin gülümsemesini genişletti ve doğru yürümeye başladı.

"Ne kadar," dedi ve yutkundu. "ne kadar güzel bir gelin olmuşsun böyle."

Yanım ageldiğinde tüm kuvvetimle ona sarıldım ve ağlamaya başladım. Sanki asırlar geçmişti birbirimizi görmeyeli. Sanki her şey yıllar öncesinde yaşanmıştı. Yutkundum ve daha fazla ağlamamak için kendimi sıktım. Selin hala bana sarılırken saçlarımı bozmadan eliyle okşadı. "Bana verdiğin sözü yutacak mıydın?" dedi. Dalga geçer gibiydi ama aslında söylediğinin ciddi olduğunu biliyordum. Yavaşça benden ayrıldı ve ellerini yanaklarıma koyup baş parmağıyla göz yaşlarımı sildi. "Seni küçük maymun. Beni aptal mı sandın?" dedi ve gülümsedi. "Her şeyin farkındaydım. Gidişinin, aramayayılının, kaçışının..."

Başımı şaşkınlıkla sağa sola çevidim. "Ama nasıl..."

"BEN-SENİN-DİĞER-YARINIM. Şapşal. Hissetmez miyim sanıyordun?"

"selin-" eliyle ağzımı kapatıp omuzlarımı tutup önüme çevirdi. "Hadi," dedi diğer eliyle gözlerini silerek "kıyalım şu nikahı artık."

Masaya oturmama yardım eden Ateş'e gülümsedim. Ablam yanımdaydı. Sevdiğim adam yanımdaydı, ve ben artık her şeye hazırdım. 

Ölüyorum...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin