Bölüm 21

2.5K 104 3
                                    

Keyifli okumalar :)

Bütün günü odamda yabancı dizi izleyerek, kitap okuyarak ve abur cubur tıkınarak geçirmiştim.

Çoğu zaman uykumun gözlerimden akıp yere düşeceğini sanarak ellerimle gözlerimi kapatıyordum. Hiçbir şey yapmamak bile insanı nasıl bu kadar yoruyordu? Yerde oturmaktan kalçam ağrımıştı, laptopumu alıp tekrar yatağın üzerine çıktım.

Annem ve ablam alışverişe gitmişlerdi. Çağan'a da uyuyacağımı söyleyip kurtulmuştum. Sadece bir günde olsa, kendime ayırmak istiyordum.

Yeni bir cips paketini alıp açtım. The Vampire Diaries, açıp nazik kalçamı iyice yatağa yerleştirdim.

Keşke gerçekte de Böyle bir şey mümkün olsaydı. O zaman ölmek zorunda kalmazdım. Keşke--

"Ama her saniye kana susayacaksın,"

Duyduğum sesle arkama döndüm. Ateş kapıyı kapatıp yanıma geldi. Cips paketinden bir tane alıp ağzına attı. Gayet estetik bir biçimde parmağını yalarken bilgisayarın ekranına baktı.

"Ah, lütfen bana vampire aşığı olduğunu söyleme." derken başını yana yatırıp bana baktı.

"Her yerden çıkmaz mısın rica ederim?"

Ayıcıklı pijamalarıma bakıp gülümsediğinde gözlerimi kısıp tehdit dolu bir bakış attım.

"Şöyle bakmayı keser misin, beni korkutuyorsun."hala dalga geçiyor olmasına sinirlenerek karnına yumruk attım.

"Ah! Hiç acımadı," derken gülüyordu. Daha da sinirlenip yüzüne yumruk atmaya yeltendiğimde, yumruk yaptığım elimi yüzüne birkaç santim kala durdurdu.

"Bu yüze yumruk mu atacaktın yani? Taş olacak elin taş.." derken kafasını gülerek iki yana salladı.

"Neden geldin, gereksiz?"  derken laptoptaki diziyi durdurdum. "Gereksiz mi?" dedi. "Yeni bir hakaret şekli, güzel."

Yatağımın üzerindeki çöp öbeğine bakıp gözlerini devirdi.

"Bir de kız olacaksın, şu pisliğe bak." elindeki boş çikolata kabını alıp poşetin içine attım. Diğer çöplere de aynı işlemi uygularken soru mu yineledim. "Neden geldin?"

Gözlerini benden ayırmadan yatağıma oturdu.  "Depresyonda olduğunu duydum, gelip arkadaşıma destek olayım dedim." derken arkadaş kelimesini bastıra bastıra söyledi.

"Depresyonda falan değilim, nereden çıktı bu?" der demez cevabı kendim buldum. 'Selin.' O da durumu anladı ki sesini çıkartmadan laptopa yöneldi ve oynat tuşuna bastı.

Cips poşetini kucağına alıp gözlerini ekrana dikti.

Aradan birkaç dakika geçti. Dizi izlerken yorum yapma gibi bir hastalığım olduğundan çenemi tutamadım. "Ah, Elena... Damon'a nasıl karşı koyabiliyor! Bu kız çok iyi. cidden,"

ekrandaki Damon'ı işaret ederek devam ettim. "Şu.. şuna bir baksana,  o kadar insan öldürmesine rağmen hala çekici, yani.." cümleme devam etmeme Ateş'in bakışları engel oldu.

"Ne? Neden öyle bakıyorsun?"  Gözlerini gözlerime sabitledi. "

"Hiç, sadece ruh halin o kadar hızlı değişiyor ki bir anın diğerine uyum sağlayamayıp geri çekiliyor. " söyledikleri üzerine dudaklarımı kemirmeye başladım. Ne diyebilirdim ki haklıydı. Küçüklüğümden beri bu huyumdan vazgeçememiştim.

"Ve dudaklarını dişlediğinde çok seksi oluyorsun," gülmeye başladı. Yanımdaki yastığı alıp yüzüne fırlattım. "Salak," derken bende gülmeye başlamıştım.  

Bir süre gülmemiz devam etti. Yüzümüzdeki muzip ifade silinirken yerini ciddiyet alıyordu.

Bir süre öylece birbirimize baktık. Ateş bir elini yavaşça başıma yerleştirip saçlarımla oynamaya başladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırırken bir an hareket etmeden durmak istedim. Ama o kadar kısa bir andı ki durumu fark edip , aniden geri çekildim.

Şaşkınca ona bakarken, eklindeki tüyü gösterip güldü. "Hey, sakin ol. Saçında tüy vardı, onunla uğraşıyordum."

Yaptığım aptallık yüzünden, yanaklarım alev alırken bakışlarımı kaçırdım. "Şey, ben özür dilerim. Yani ben sanmıştım ki..." cümlemi tamamlayamadan sustum. Yanaklarım alev alev yanarken Ateş'in yüzüne bakabilmeye cesaret ettim. Gülüyordu.

"Ne sanmıştın? " dedi. "Seni öpeceğimi mi?" sorduğu soruya başımı önüme eğerek cevap vermiştim.

"Sen istemediğin sürece sana o şekilde dokunmam Hevin, seni incitmem." çenemi tutup başımı kaldırdı. Yüzüne bakmamı sağlarken tekrarladı.

"Sen, istemediğin sürece..."

Ölüyorum...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin