Merhaba kapak resmimiz sudenurozturkk 'e ait. Çok önceden yapmıştı. Birinci bölümde kullanmak istedim beklememin sebebi buydu canım.
Bölümün çok geç geldiğinin farkındayım ama Kadın adlı hikayemin bitiminden sonra başlayacağını söylemiştim sizlere. Şimdi de haftada bir bölüm sözü veremem ama bebeğim adlı hikayemin bitiminde bölümler hızlanabilir.Artık çok fazla bölüm sayılarını uzatmayacağım. Tadında ve az olacaklar.
Keyifli okumalar.
Bu gün o gündü. Yaşamların yönlendirileceği, hayatların değişeceği büyük gün.!
....
"gitmeyeceğim dede. Başka bir eleman gönderebilirsin, işlerim var benim"
"başka eleman işi olsa onlara söylerdim oğlum, gideceksin. Durum vahim"
"bu vahim durumu ortaya kim attı bilmiyorum ama öyle bir şey yok dede. Ben o şubeyle de gayet iyi ilgileniyorum."
"demek ki buradan ilgin yetmemiş oğlum. Bir saattir 'şu bir ayağı çukurda' olan dedeni yalvarttırıyorsun kendine. Dermanım kalmadı artık." genç adam derin bir iç çekti. Kendisi inatçıydı ama dedesinin inadı keçilere taş çıkartılacak cinstendi. Dediğim dedikti. Bir şey olacak derse olurdu.
"tamam dede gideceğim. Saçma sapan konuşma, sağlığın gayet yerinde" daima kendinden önce dedesini düşünürdü. Çocukken başlayan düşkünlüğü artarak devam ediyordu.
"sen nasıl konuşuyorsun dedenle?! Dedeler saçma konuşmaz kerem"
"konuşuyorsun işte. Bir ayağım çukurda ne demek ya?!"
"yalan mı? Doğru söylüyorum"
"dede bak! Kendinle oynama bana! Biliyorsun beni!" kapıyı çarpıp çıktı evden. Dedesi böyle konuşunca kendini kaybediyordu. Her ay zorla kontrole getirdiği, zorla çekap yaptırdığı dedesi onu bırakamaz, ölemezdi.
Arabayı ani bir hızla devasa şirketin önünde durdurduğunda çalışan hızla kapısını açıp inmesini bekledi.
"bunu bakıma yolla. 13'ü hazırlat A1'e gideceğiz."
"peki efendim"
"kaana söyle senin yerine geçsin. Hasan ve sen benimle geleceksiniz"
"tamam kerem bey" mete arabaya binerken, genç adam yavaş yavaş huzur bulduğu binaya giriş yaptı. Kim çalışırken huzur dolardı? Türünün tek örneği olabilirdi.
"hoşg-"
"hazırlan A1'e gideceğiz.! Toplantı ayarla, tüm herkes işinin başında olsun. İzinlilerin izinleri iptal! Sorunları ne ise çözeceğiz!"
"peki efendim"
"aylık, haftalık, günlük döküman istiyorum. Ayrıca gelir-gider, kar-zarar oranları hepsi. Herşey hazır olsun. Sorun çıkartanlar olursa, muhasebeden tazminatlarını alıp ayrılsın şirketten!"
"peki efendim"
"odama gel!" meltem patronunun dengesizliğine yanaklarını şişirdi. Madem odasına çağıracaktı ne diye ayak üstü bir sürü şey söylemişti ki? Defterini ve kalemini alıp hızlıca peşinden gitti.
"çayım nerede?!" diye kükredi genç adam. Şirkete adım attığı an çayı elinde olmalıydı. Bu sekreter hangi akla hizmet çayını getirmemişti?!
"hemen getiriyorum" deyip koşar adım çay getirdi patronuna. Sanki az sinirliymiş gibi çayı da bayağı demli ve şekersiz içiyordu. Meltem çoğu zaman başı neden ağırlıyoruz adamın diye düşünürdü. Demli çay içenin başı ağırmazmıydı? Ağırır diye biliyordu ama patronuna ağrıdan çok enerji veriyordu. Belki de bu yüzden sürekli kahve yerine çay içiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Kadar Say
FanfictionONA KADAR SAY Başlangıç '14.08.16' On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...