Kerem'den
Kollarım vücuduma dolalı, ayağımı titretiyorum sürekli. Saatlerdir kapıda bekliyoruz, biraz önce doktor çıkıp korkulacak bir şeyin olmadığını söyledi ve gitti. Daha fazla bir şey söylemedi. Korkulacak bir şey yoksa neden hala içeride benim karım?
"kerem"
"dede" ayağa kalkıp koşarak ona sarıldım. Ama o sarmadı beni, boşlukta kaldı vücudum.
"dede?"
"doktor hanım haber verdi. Özel bir odaya alacaklarmış gelinimi"
"na-nasıl?"
"nasılını o zaman göreceksin!" koluyla beni ittirip cananın yanına geçti. Bomboş kaldım koridorda. Neden böyle davrandığını düşünmek istemedim o an. Saatler önce minik kızım hakkında içimdeki ateşle söylediğim utanç verici sözler aklıma gelince yine sıkıştı kalbim. Adımlarımı hızlandırıp onun bulunduğu koridora geldim. Onu görmek istiyordum. Onu görüp annesinin iyi olduğunun müjdesini vermek istiyordum meleğime.
Onu izlediğimiz camın önüne geldiğimde mete ve hasanın burada olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Ardından dedem güvenlik için koymuştur deyip fazlada kafa yormadım açıkcası.
Camın önüne geldiğimde mete eliyle içeriye işaret verdi. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadan hemşire indirdi perdeyi. Oraya doğru adım attığımda mete ve hasanın kollarını göğsümde hissettim.
"ne yapıyorsunuz lan siz?!"
"üzgünüm kerem bey. Dedenizin kesin talimatı var. Küçük hanımı göremezsiniz"
"efendim?"
"üzgünüm." diye tekrarladığında ellerini iteledim üzerimden.
"hemen açın önümü!"
"Dedenizin talimatı efendim. Kızınızı göremezsiniz"
"bak sende diyorsun, kızım lan o benim!"
"efendim"
"kerem!" omzuma dokunan dedeme döndüm sinirli bir şekilde. Hiç bir zaman yapmadığım şeyi yapıp elini ittirdim.
"şunları önümden çek dede!"
"sakin ol!"
"ya nasıl sakin olayım?! Kendi kızımı göstermemek ne demek!!"
"saatler önce öyle söylemiyordun oğlum. Gelinime bir şey olsaydı torunuma bakmayacağını iddia ediyordun. Allah'ıma şükür gelinime bir şey olmadı.Ama kızın seni terk etti" arkasındaki üç kişiye baktım. Berk, Canan ve Cemre. Cemre ve Berk mahcup bakışlarla bana bakarken, Canan zafer kazanmışcasına izliyordu bizi.
"hayır. Hayır dede! Böyle bir şey yapamazsın!"
"yapabileceğimi biliyorsun! Yaptım da"
"o benim kızım!"
"onun arkasında dedesi var. Onu istemeyen bir adama baba demek zorunda değil!"
"onu istiyorum!"
"istemiyorsun. Bunu sen söyledin"
"dede yapma"
"çık git hastaneden"
"başa dönüyoruz tekrar!"
"yürü git kerem!"
"dede yapma"
"kendini kovdurtmadan çık git hastaneden" yanımda bulduğum nesneleri savurarak metenin suratına yumruğunu geçirdim. Onlara da gelecek sıra. Karım uyansın, kızımız iyileşip yanımıza gelsin hepsine göstereceğim ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Kadar Say
Fiksi PenggemarONA KADAR SAY Başlangıç '14.08.16' On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...