Zeynep'ten
Hayatımda geçirdiğim en utanç dolu günüm olabilirdi. Keremin dile getirdikleri, Canan ablanın sürekli olarak söylediği utandırıcı sözler ve Kadir dedenin güzel gelinim deyip durması, beni beğeniyle süzmesi utanç vericiydi. Onlar öyle şeyler söylerken yüzlerine bakmıyor başımı eğiyordum hemen.
Halile aldığımız hediyeleri evine getirip, halili de yanımıza alıp bizim eve geçtik. Kerem ona çok güzel bir takım almıştı. Mutluluktan havaya uçarak üzerini giymişti. Şimdiyse üzerine bir şey dökmemek için büyük bir çaba gösteriyor.
"canan abla? Oldu mu bunlar?" tepsideki kahveleri gösterdim . Acaba köpüksüz mü oldular?
"ayy, sen böyle kahve yapmayı nereden öğrendin? Köpüklere bak ya. Maşallah gelinimiz pek marifetli" diye konuştu yaşlı bir insan edasıyla. Başımı hemen eğdim tabi.
"ahh bu utangaçlığınla çekeceği var keremin" evet daha çok utandım.
"aynı evin içinde, aynı yatakta, çocuk sana bir şey söylediğinde hep utanacakmısın böyle?" yanaklarım yanmaya başladı. Morarmışlarmıydı acaba? Kesin morarmışlardır.
"kııız! Nerede kaldı kahveler?!" annem bağırarak mutfağa girince sanırım Canan ablayı farketti ki sustu.
"getiriyorum şimdi anne, özür dilerim" bir şeyler homurdandı ve içeriye gitti.
"zeynep ablaa" halil şakıyarak içeriye girince suratımdaki ifadeyi silmeye çalışıp boyuna indim. Kulağıma fısıldadı.
"kerem abi diyoki üzülmesin, cadı kadını duymasın"
"cadı kadın mı?"kıkırdadı
"onu ben söyledim. Kızdın mı?"
"I-ıh" yanağımdan öptü.
"kerem abim bekliyor içeride çabuk oluuun" elbisemi çekiştirmeye başlayınca onayladım onu.
"hadi bakalım, ahh tepsiyi tutabilecekmisin tatlım? " başımı salladım. Keremin isteği üzerine Canan abla hiç yalnız bırakmayacaktı beni. Her an yanımda olacaktı.
Önde halil, ortada ben ve sonda Canan ablayla birlikte içeriye geçtik. Önce Kadir dedeye, ardından dedeme, sonra anneme ve en son kereme kahvesini verdim. Umarım yalnış bir şey yapmamışımdır.
"Ayy unuttum" Canan abla seslice söylenince ona döndüm şaşkın bakışlarımla. Kolumu çekip kulağıma eğildi.
"seninkine baharat atmadık yaa" benimkine mi?
"ben kahve içmiyorum ki" bu sefer o anlamlandıramadığım bir şekilde bana bakmaya başladı.
"keremden bahsediyorum"
"neden baharat katacağız ki? Kahve baharatla olmaz"
"Ayy adet öyle kızım." bir şey anlamadan başımı salladım.
Kerem'den
Bakışlarımı ondan alamıyordum. Bu erkekçe bir dürtümüydü yoksa sadece bana özelmiydi bilmiyorum. İnşallah bana özel bir şeydir. Başka erkeklerin zeynep hakkında böyle düşünmelerini istemem. Düşünen varsa öldürürüm hepsini.
İsteme faslı bitince yüzüklerimiz takıldı. Dedem kurdaleyi kestikten sonra Erol beyle konuşmak için dışarıya çıktılar. Bende gitmek istedim ama izin vermedi dedem. Ne konuşuyorlar bilmiyorum ama dedemden öğreneceğim daha sonra.
Zeynep ve Canan karşımda oturmuş bir şeyler konuşurken bir anda yüzü beyazladı zeynepin. Oturduğum yerden kalkıp önünde diz çöktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Kadar Say
ФанфикONA KADAR SAY Başlangıç '14.08.16' On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...