Zeynep'ten
"aç ağzını bebeğim"
"ama doydum kerem"
"doymadın. Doysan anlardım" ufff nasıl anlayacaksın diye sormadım tabi. Ağzımı açtım.
"birazda sen ye. Aç kaldın" kucağımdaki tabaktan köfte ve ekmek dilimini alıp ağzına getirdim. İtiraz etmeden yedi.
O çimenliğe oturuyor bende küçük bir çocuk gibi bacaklarının arasına hatta biraz da kucağına oturuyorum. Tabak benim kucağımda ayranlarımız çimenlerin üzerindeki tepsi de.
"bundan da iç" dudaklarıma getirdiği ayrandan koca bir yudum aldım. Sonra da onun içmesi için ona doğru ittim elini.
"keşke kadir dede de gelebilseydi" dudaklarım büzüldü istemsizce. Kadir dedeyi çok seviyordum. Onunda yanımızda olmasını çok isterdim.
"işi çıkmış bebeğim. Bir dahaki sefere de onunla geliriz"
"birdaha gelirmiyiz?" diye sordum sevinçle
"geliriz tabi. İstediğin zaman geliriz"
Saçlarımdan öptü. Sırtımı biraz daha ona yaslayıp gözlerimi etrafta gezdirdim. İlerideki parka takıldılar yine. İlk geldiğimizde fark etmiştim ve oraya gidip çocuklar gibi eğlenmek istiyordum.
"kerem, yemekten sonra parka gidelim mi? Ben çok istiyorum gitmek"
"olur bitanem. Şimdi aç ağzını, köftelerini bitir daha sonra oraya gidelim" başımı hızlı hızlı sallayıp verdiği köfteleri yemeye devam ettim. Arada onunda yemesini sağlıyordum. Bitirdikten sonra dudaklarımı sildi. Kıkırdadım bu haline. Sanki o benim annemmiş gibiydi. Annemin yapmadıklarını yapıyordu.
"ahmet, biz parka geçiyoruz kardeşim" ahmet abi başını salladı sadece. Onlar yemek yiyorlardı hala.
Hızlı hızlı yürütmeye başladım keremi. Elinden çekiştirip duruyordum.
"aftabım" uyarılı bir ses tonuyla söyledi bunu. Yavaş ol demekti ama omuz silktim.
"hadi kerem, pembe salıncak dolmadan yetişmeliyiz" yine hızlanmadı yavaş yavaş parka ilerledik. Adımlarımızı hızlı atıp salıncağa ulaşacağımız anda küçük bir kız çocuğu koşarak salıncağıma oturdu. Dudaklarım büzüldü ister istemez kereme döndüm.
"oraya oturup kalkmasını bekleyelim bence" başımı salladım. Tahta banka oturup beklemeye başladık. Elimi bir an olsun bırakmadı. Öptü sürekli. Benimse gözüm salıncağımdaydı.
"kerem boşaldı!!" pembe tütülü küçük kız salıncaktan kalkınca zıplayarak ayağa kalktım. Karnımın alt tarafına giren sancıyla minik bir çığlık attım.
"ahh be yavrum ya. Sakin olsan ya azıcık"
"tamam, geçti" elimi karnıma koyup yavaş yavaş salıncağa geçtim.
"hadi salla beni" kızgın bir bakış atıp arkama geçti. Bu sırada yanağıma kocaman bir öpücük bırakmayı da ihmal etmedi. Geri çekilecekken ben de yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
Saçlarımdan öperken mırıldandı.
"yaramaz minik anne" kıkırdadım. Ardından minik minik sallamaya başladı.
"daha hızlı ama. Gökyüzüne kadar"önüme geçti. Önden sallayınca daha da yavaşladım bu sefer. Sallarken havada tuttu beni boyun girintime çabucak bir öpücük bıraktı. Salıncağı bıraktığında bir an dengemi toparlayamadım,düşeceğim anda sıkı sıkı tutundum salıncağın iplerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Kadar Say
FanficONA KADAR SAY Başlangıç '14.08.16' On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...