Merhaba... Çok uzun bir zaman oldu. Bölüm paylaşmak istedim fakat çokça nedenden ötürü paylaşamadım. Şuan dönmemin sebebi hikayelerin yarıda kesilmesini doğru bulmamam. Her hikaye kendine has bir sonu hakediyor bence.
Bir kaç bölüm yazmaya ve bitirmeye çalışacağım. Sağlıcakla kalın..
Zeynep'ten
Tartışmalar.. Haklı ve haksız kişiler tarafından oluşan şiddetli konuşmalardır. Genellikle haklı olanın susup, haksızın sürekli sesini yükselttiği olaylardır..
Hayatımda çoğu zaman kararlarım ve duruşumla haklıydım ama sustum. Belki susarak cevap vermek istedim. Belki de konuşmaktan korktum..
"canım, sakin ol lütfen" başını iki yana salladı. Ondan sakin olmasını istemem saçmaydı ama istiyordum yinede. Kadının durumuna çok üzülmüştüm ama bir yerde hak veriyordum kereme. Benim için söyledikleri kenarda dursun, kızımız için söylediği şeyler çok kötüydü. Bunu patronunun kızı olduğu için söylemiyorum. Bunu onun daha küçücük savunmasız bir kız çocuğu olduğu için söylüyorum.
"sakin falan olmak yok. O kadın cezasını çekecek. Kimse sizi ağlatamaz!" bir şey söylemedim. Şu an çok sinirli zaten.
"şimdilik eve gidelim, lütfen"
"aftabım bak-"
"lütfen kerem" başını salladı. Kızımızı kucağına alıp ayağa kalktı. Elimi sıkı sıkı tuttu. Odadan çıkarken sinirliydi hala.
"çıkıyorum Elif. Toplantıları iptal et!"
"peki kerem bey" elife gözlerimle veda etmek zorunda kaldım. Kağanı da alarak çıktık şirketten. Güvenlik görevlilerinin yanlarına geldiğimizde kerem kızımızı bana verip arkasını döndü.
"bakın beyler bu hanımefendi benim karım! Onunla ilgili herhangi bir hata istemiyorum. Tatsız olaylar yaşamayalım boşuna!" adamların cevap vermesini beklemeden arabaya ilerletti bizi hızlı hızlı. Umarım siniri bir an önce geçer..
--
Hayatın kısa olduğunu söyleyenler. Evet hayat çok kısa. Bu yüzden sevdiklerimize sahip çıkmalıyız.
"bunu da ye bakalım"
"kereem, tamam ya. Yedim ben"
"olmaz. Bunu da yiyeceksin" reçelli ekmeği tıkıştırdı ağzıma.
Olaylı günümüzün ardından iki gün geçti. Kerem hiç bir şey olmamış gibi davranıyor bende ona uyuyorum. İki gündür şirkete de gitmiyor. O gün ahmet abiyle atıştılar baya. Ahmet abinin söylediklerinden sonra kendimi çok kötü hissettim. Sanırım dolaylı yoldan da olsa Elifle de tatsız bir durum yaşamışlar.
Ağzıma gönderdiği bir diğer reçeli ekmeği de yuttum. Şükür ki kapı çaldı. Yoksa elinden kurtulamazdım ve bütün masayı yemek zorunda kalırdım. Üstüme bu kadar çok gitmesi korkutuyor beni. Onu çabuk kaybetmekten korkuyorum. Çabucak yerimden kalkıp kapıyı açtım.
"hoşgeldin Ahmet abi"
" hoşbulduk güzelim. Eşek kocan evde değil mi?" başımı salladım. Kerem de geldi o sırada. Kollarını bedenime dolayıp başını boyun girintime yerleştirdi ardından derin bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kapayıp gülümsedim ahmet abiyi unutarak anın büyüsüne kapılmıştım çoktan.
"duyabiliyorum seni ahmet"
"duy zaten. Yaptıkların eşeklikten başka birşey değil" yüzüm düştü yine.
"tamam kapatalım bu konuyu. İçeri geç kardeşim, kahvaltı yapalım"
"prensesim nerede? Ben onunla vakit geçirirken sen de hazırlan işlerimiz var"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Kadar Say
Hayran KurguONA KADAR SAY Başlangıç '14.08.16' On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...