ONA KADAR SAY
Başlangıç
'14.08.16'
On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu.
Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...
"kerem kim?" "kocan mı?" başımı salladım hızlı hızlı.
"vallahi ben kimseyi görmedim. Bir kadın aradı seni. Açıp hastanede olduğumuzu söyledim. Gelmedi daha" üzerimdeki pikeyi üstüme çektim.
"korkma benden. Bebeğin çok hareketli. Ben.. uzun zamandır böyle bir şey görmemiştim. O yüzden dokundum ona" cevap vermedim. Ardından telaşlı bir şekilde canan abla girdi odaya, ardından da kerem.
"aftabım" koşup sarıldı bana. Dünkü fotoğraf aklıma gelince ona sarılmak için kaldırdığım kollarımı indirdim. Eğer bizi yalnız bırakmasaydı böyle olmayacaktı hiç bir şey.
"çok korktum bitanem. Bir şeyin yok değil mi?"
"önemli bir şeyi yok. Bebeğiniz de iyi. Sadece korkudan bayılmış sanırım" ismini bilmediğim adamla göz göze geldim. Evet. Korkudan bayılmıştım sanırım.
"neden beni aramadın? Aklım çıkacaktı" bir şey söylemedim ona. Başımı çevirdim. Aramadın diyor ama aradım ve açmadı.
"ne kadar süredir uyuyorum?"
"dün geceden beri. Saat üçe geliyor" yanımda sandalyede oturan beyfendi cevap verdi. Camdan baktığımda hava aydınlıktı. Ben dün gece aramıştım canan ablayı ve o şimdi benim yanıma gelmişti. Ki kerem de öyle.
"çok korktuk canım. Gece geldiğimde uyuyordun" yandaki beyefendiyle göz göze gelince başımı çevirdim. Hani gelmemişti?
"ben geldiğinizi görmemiştim"
"geldim ama gitmek zorunda kaldım, keremi bulmam gerekiyordu."
"pekala, ben dışarıdayım. Bir şey ihtiyacınız olursa"
"ben buradayım kardeşim. Teşekkür ederiz karımı hastaneye getirdiğin için artık yapacak bir şeyin yok" kaşlarım çatılı baktım kereme. Biraz daha sert konuşsa dövecek adamı.