27. bölüm - aftabımı ağlattı

3K 176 35
                                    

Merhabaa, ne kadar erken geldim değil mi? (!)

Biliyorum çok uzun zaman oldu ama ya tıkandım diyebilirim ya da ilham perileri kaybettim diyebilirim. Bir ara yazmayı bırakmayı bile düşündüm.

Sorun şu ki, yazdıklarımın birbirini tekrarlamasından nefret ediyorum.

Bu bölümü yazamayınca baştan sona okuyayım belki güzel bir şeyler olur dedim ama okuduğumda büyük bir şey farkettim. Belirli bir yere kadar gerek konusu gerek yazım şeklim güzel ve akıcı gidiyor. Ama gel görki bir yerde kopukluk var ve sonrasında birbirini tekrar edip duruyor hikaye. İnşallah en kısa zamanda bol bol ilham perilerim gelir.

Öpüyorum.

Kerem'den

Dünyamızda iyilerin yok olduğu, kötülerin keyif çattığı bir döngünün var olduğuna inanıyordum ama öyle değilmiş. Kötülere de birşeyler olabiliyormuş.

Çok bir şey istemiyorum. Sadece cezalarını çeksinler..

Buraya geldiğimizden beri Fatma hanımı göz hapsinde tutuyorum. Hapisten nasıl çıktı bilmiyorum ama merak etmiyorum diyemem. Benim oraya tıktığım biri nasıl bu kadar kolay çıkabilir bilemiyorum.

"kağan"

"buyur abi"

"şu kadın"

"yengenin annesi mi?" annesi?  Böyle bir anne olabilirmi ki?

"pardon abi"

"hapisten nasıl çıkmış öğren hemen"

"peki abi" başını sallayıp yanımızdan uzaklaşırken, masanın başında oturan karımın yanına gidip başındaki örtünün üzerine kocaman bir öpücük kondurdum.

"nasılsın sevgilim?" kızarmış gözlerinin altından gülümsedi.

"iyiyim. Hira nerede?!" gözlerini telaşlı telaşlı etrafta gezdirdi. İşte benim meleğimin anneliği ve kendi annesi.

Biri kızını odunla döverken diğeri nefesini duyamayınca tedirgin oluyor.

"halille oyun oynuyorlar"

"nasıl oynuyor? Kızımın elleri ayakları daha minicik kerem" endişesini yitirememiş karımın elini avuçlarımın içine aldım. Minik bir kaç öpücük kondurdum kokusunu içime çeke çeke.

"hadi hava alalım biraz?" başını salladı yavaş yavaş, kolumu beline sardım. Dışarıya çıktık.  Halil koşarak yanımıza geldi.

"kerem abiii!"

"hii ne oldu halil?  Hira iyi mi?" zeynepe başını sallayıp bana döndü.

"bana gülümsedi" öyle gülümsüyor ki. Dünyalar onun olmuş gibi. Sırıtıp saçlarını okşadım.

"ben kıskanç bir babayım. Kızıma fazla yaklaşma küçük adam"

"neden ki? Ben Hirayı çok sevdim"kıkırdadı zeynep. Ahh ben daha annesiyle yanıp kül olurken, kızımın güzelliğini hesaba katmamıştım.

"bak ne söylüyor çocuk. Oğlum ne dedim sana? Kıskanç bir babayım. Yapma şöyle şeyler"

"Hirayı mı kıskandın? Ama ben hiranın abisi değilmiyim?. Abiler kardeşlerini korurlar" boncuk boncuk bakan gözlerine karşılık gülümsedim. Kollarımı koltukaltlarından geçirip kucağıma aldım.

"nerede benim güzel kızım?"

"kocaman abinin yanında, küçük yatağında uyudu" pusetinden bahsediyor.

Ona Kadar SayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin