Kerem'den
Düz yolda arabaları çokça sollayarak, hızla ilerliyorum. Aklım zeynep ve kızımızda. Lütfen onlara bir şey olmasın Allahım . Onlarsız yaşayamam ben.
"canan, neredesiniz?!"
"hastaneye girdik şimdi. Çabuk gel kerem" ağlıyor. Kulaklığı çıkartıp yan koltuğa savurdum. Hiç bir şeyi yoktu. Herşey güzel gidiyordu neden böyle oldu?
Hızımı arttırdığımda bir kaç dakika sonra hastanedeydim. Kapıya geldiğimde arabayı gelişi güzel park edip arabadan indim. Koşarak hastaneye girerek danışmanın yanında aldım soluğu.
"Zeynep Demkar! Nerede?"
"bir saniye beyefendi...." bir şeyler yaptı " Biraz önce acile giriş yapmış. Acil bölümüne gidin lütfen" yolu gösterince koşmaya devam edip acil bölümüne geçtim. Gözlerim Cananı bulduğunda onunda gözleri beni bulmuştu çoktan.
"kerem.. Çok kötü" diyerek bana sarıldığında kolundan tutup sıktım. Şu an hiçkimseyi düşünecek halde değilim.
"ne oldu?! Birden bire ne oldu onlara?"
" bi-lmiyorum. Biz çay içiyorduk. Yengem kötü bir şeyler söyledi. Üzüldü sandım ama bir anda nefes alamadı. Yere düştü. Çok kötüydü" yumruğumu duvardaki panoya geçirdim.
"ne yengeni?! Annemin orada ne işi vardı canan?!"
"bilmiyorum. Bir anda çıkıp geldi. Ben çağırmadım. Yemin ederim" o ağlamaya devam ederken dayanamadım daha. Duvarın dibindeki masaya ayağımı geçirdim. Ahhh! Onlara bir şey olursa yaşayamam ben!
"kerem, otur lütfen. Doktor çıkar birazdan" yere çöktüm. Başımı kucağıma eğdim. Allahım ne olur onlara bir şey olmasın..
"hanımefendinin yakını?"doktor odadan çıkınca ayağa fırladım.
"kocasıyım. Karım nasıl?"
"görünürde bir şey yok, durumu iyi. Büyük bir ihtimalle yediği bir şey dokunmuş. Tahlil sonuçlarına göre bilgi vereceğim sizlere."
"kızımız?"
"bebekte iyi, doktor arkadaşım ultrasonla bakıyor şimdi." derin bir oh çektim.
"ne zaman göreceğim onları?"
"birazdan hemşire hanım haber verir sizlere. İyi günler" başımı sallayıp yerime geri döndüm. Yaklaşık yarım saat sonra - bana asırlar gibi gelen yarım saat sonra- doktor hanım çıktı odadan, ayaklanıp yanına gittim.
"bebeğimizin şu anlık bir sıkıntısı yok ama hanımefendiyi biraz misafir edeceğiz. İlaç veremediğimiz için gözetim altında tutmalıyız onları. İyi günler" kadın bir şey söylememe izin vermeden sözcükleri sıralayıp gitti. Hemşire çıkıp gelmese peşinden gidecektim.
"hanımefendiyi normal odaya alacağız birazdan orada görebilirsiniz" mesleklerine mi alışmışlardı yoksa bana karşımıydı bu tavırları? Konuşmaya başlarsam susamayacağımı anlamış gibilerdi sanki.
Bir kaç dakika daha bekledikten sonra zeynepimi normal odaya aldılar. Hemşire çıkınca hemen ben girdim odaya. Kırmızı kırmızı olmuş vücudu, ağzında hava maskesi var. Derin bir nefes alıp yanına ilerledim. Göz kapakları titredi ardından konuşamasada gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzüldü. Bir iki adımda başucuna geçtim.
"şişşh ağlama bebeğim" yaşları silip alnından öptüm.
" zorlama kendini, özür dilerim. Seni orada bırakmamalıydım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Kadar Say
Fiksi PenggemarONA KADAR SAY Başlangıç '14.08.16' On dokuz yaşına daha iki gün önce basmıştı Zeynep. Karnındaki bebeğinden habersiz, anne ve dedesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Masum değildi. 'Masum' denilen kavramı çoktan geçmiş, saflığa giriş yapmıştı. Fazl...