11. Bölüm

2.6K 103 40
                                    

*Buraya yazmayı sevmiyorum ama size bir şey sormak istiyorum. Aranızda hikayeye güzel bir kapak yapabilecek olan var mı? Varsa bana ulaşsın lütfen..

*Ayrıca her bölüme yorum atan bebikleri kocaman öpüyor ve teşekkür ediyorum. Normalde bugün bölüm gelmeyecekti ama yine kendimi tutamadım hemencecik yazdım. Bunun karşılığında güzel fikirlerinizi, yorumlarınızı beklerim efenim. 

*Bu bölümde kullandığım şarkı benim için çok özel, hikayenin bir parçası desem yalan olmaz. O yüzden sözlerine ayrıca dikkat ederseniz sevinirim. Of ne çok konuştum, hadi ben kaçtım size iyi okumalar! -ercelguzeli

Bütün gücümü kaybettim. Dizlerimin bağı çözüldü ve gözyaşlarım aralıksız akmaya devam etti. Ne tepki vereceğimi şaşırmış vaziyetteydim. Ali'ye kızmalı mıydım? Nazlı'dan nefret etme konusunda haklı mıydım? Babama olan nefretimi onlardan çıkarmam ne kadar doğru?

Başımı arabanın camına yaslayıp akıp giden yolu izledim. Kalbimdeki kor ateş her geçen dakika biraz daha büyüyordu. Baba konusunda şanssız olduğumu biliyordum ama bu kadar şanssız olacağımı ben bile tahmin edemezdim.

O adam pisliğin önde gideni. Kendi bencilliği için annemle evlendi. Bizim onun kızı olduğumuzu bildiği halde hiç sesini çıkarmadı. Bize karşı olan sevgisi bana her zaman samimi gelmişti ama şu an? Hissettiğim tek duygu yoğun bir nefretti.

İnsanlardan kaçmak istiyordum. En sevdiklerimi arkamda bırakıp gitmek istiyorum. Kendimi dinlemek, kendimle dertleşmek istiyorum. Anladım ki kendi yaralarımı ancak ben iyileştirebilirim. Bana iyi gelen adam bile bana yalan söylüyor. Aslında ne var biliyor musunuz? Herkes bana yalan söylüyor. Herkes benden bir şey gizliyor ve en geçerli nedenleri beni korumak istemeleri. Oysa ki bu da yalan.

Araba durduğunda gözlerimi kilitlediğim noktadan ayırdım. Ali'nin pişmanlıkla bakan mavi gözlerine döndüm. Belki de içimi ısıtan tek şey onun gözleriydi. Aynı zamanda canımı en çok yakandı gözleri. Dudakları hafifçe kıvrıldığında yeniden camdan dışarı baktım.

Nasıl tepki vereceğim? Hislerim karmakarışık bir halde. Kendimi bulamıyorum. Kendime gelemiyorum. Nefes alamıyorum. Bebeğimi düşünemiyorum. Onun için bir gelecek planlayamıyorum. Ona bir oda hazırlayamıyorum. Normalde müthiş geçmesi gereken hamileliğim berbat geçiyordu. Ultrasona gidip bebeğimi görememiştim bile.

"Artık inecek miyiz?" Dediğinde gözlerimi kırpıştırıp kendime geldim. Bu dalıp gitme hali artık çok sık başıma geliyordu.

Bir şey söylemeden arabadan indim ve dönen başımı umursamadan ilerlemeye başladım. Dekoruna, yemeklerine, çayına kısaca her şeyine aşık olduğum o yerdeydik. Uzun zaman olmuştu.

Kapının önündeki mısırdan mis gibi kokular burnuma dolarken ağzım sulandı. Boğazımı hafifçe temizleyip aşermeyi biraz erteledim. Şimdi naz yapıp Ali'den bana mısır almasını isteyemezdim. Mısıra kedi gibi baktıktan sonra arkamda Ali'nin sesini duydum.

"Mısır yemek ister misin?" Dedi tezgahı göstererek. Başımı olumsuz anlamda salladım ama içten içe delice aşeriyordum.

"Daha kahvaltı etmedim ne mısırı?" Dedim gözlerimi devirip gülerken. Daha fazla bu kokuya dayanamayacağım.

Hızlı adımlarla içeri girdim ve mekanın sahibiyle göz göze geldim. Aysel Abla gülerek bana doğru gelirken bende gülümsedim ve boynuna sarıldım.

"Güzel gözlüm, özlettin kendini." Dedi uzun saçlarımı severken. Tombul yanaklarını sıkıp öptüm. Kıkırdadı.

"Bende çok özledim, karnım çok aç. Bana o güzel menemeninden yapar mısın?" Dedim yeniden aşerirken. Başıyla onayladı.

BoşlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin