14. Bölüm

2.4K 91 28
                                    

Sabah alarm sesiyle gözlerimi açtığımda Selin oflayarak arkasını döndü. Alarm sesinden rahatsız olduğunu bildiğim için hemen telefonuma uzanıp susturdum. Şimdi işin zor kısmı başlıyor işte. Onun yanından ayrılıp işe gitmek cidden zordu.

Beyaz yastığa dağılmış saçları, yukarı doğru sıyrılmış tişörtü, sıkı sıkıya kapanmış göz kapakları, gül kurusu dudakları ve huzurlu yüzü karşımda dururken onu bırakıp gitmek kolay olmuyordu. Yumuşacık yanağına bir öpücük kondurdum ve istemeye istemeye yataktan kalktım.

Kendimi banyoya atıp kısa bir duş aldım. Kurulandıktan sonra siyah takım elbisemi giydim ve saçlarımı kurutup şekillendirdim. Banyodan çıktığımda Selin'in yatakta olmadığını fark ettim. Kaşlarımı çatıp elimde kravatımla merdivenlerden indim. Evde kimse yok gibiydi.

"Günaydın Ali Bey." Aniden gelen sesle sıçradım ve arkamı döndüm. Evin hizmetlisine gülümsedim.

"Günaydın, Selin nerede?" Dedim etrafa bakınırken.

"Selin Hanım mutfakta. Bu sabah kahvaltıyı kendisi hazırlamak istemiş. Ben hazırlarım dedim ama kabul etmedi." Dudaklarıma yerleşen gülücüğe engel olamadım.

Kıza yeniden gülümseyip mutfağa ilerledim. Nasıl fark etmedim bilmiyorum ama mutfaktan müzik sesi geliyordu. Kapının pervazına sırtımı yasladım ve ortalıkta gezinip duran Selin'i izledim.

"Ah onunla kurulur dünyada cennet,
Önüme dikilen çok korksun.
Ah hep onu aradım bulurum elbet,
Kahramanım o evet!
O bir he-man, batman, pacman, madman
Yanında durucam ben!
O bir he-man, batman, pacman, madman
Hep onun olucam ben!"

Sevimli halleri zor bastırdığım kahkahalarımı salmama neden olurken nihayet varlığımı fark edebilmişti. Elindeki kaşığı tezgaha bırakıp tek elini beline koydu ve -güya- kızgın bakışlarla bana baktı.

"Beni mi izliyorsun sen?" Dediğinde masum bir şekilde başımı salladım. Kaşları çatıldı.

"Özel diye bir şey kalmamış, ayıp ya!" Gülmeye devam ederken yanına ilerledim. Bıraktığı kaşığı eline aldı ve havaya kaldırdı.

"Uzaklaş hain." Her ne kadar ciddi dursa bile eğlendiği her halinden belliydi.

"Masumum kızım ben. Öyle sevimliydin ki izlememek imkansızdı. Hem söyle bakayım sen bana, kim o he-man?" Daha fazla dayanamayıp ufak bir kahkaha attım.

"Bilmem, öylesine biri." Omuz silkip elindeki kaşıkla tavada yumurtayı karıştırdı ve yeniden bana döndü.

"Ya öyle mi?" Dedim ona daha fazla yaklaşıp. Dudakları yukarı kıvrıldı. Aramızdaki mesafe iyice azalırken hiç beklemediğim bir anda kaçtı. Şaşkınlıkla arkamı döndüm.

"Cidden mi? Seni yakalamamı mı istiyorsun?" Dedim inanamazmış gibi konuşurken. Oysaki söz konusu Selin ise her şey olabilirdi. Ne kadar mantıksız olursa olsun inanırdım.

"Kızı öpmen için yakalaman lazım." Tanıdık sözler ikimizi de aynı anda güldürdü. Yumurtadan gelen yanık kokusuyla hızla ocağın başına giderken fırsattan istifade hemen kollarımı belime sardım ve kulağına doğru eğildim.

"Yakalandın." Kollarımın arasında çırpınmaya başladığında kahkaha attım.

"Ya hayır! Bu sayılmaz. Başka bir şey vardı, oyun durmuştu!" Her ne kadar itiraz ederse etsin onu bırakmadım. Sonunda pes edip çırpınmaktan vazgeçti.

"Senin yüzünden işe geç kalıyorum. Hadi beni yolcu et." Yüzünü yüzüme çevirdiğinde narin elleri gömleğimin yakalarında gezindi.

"Kendimi kötü hissediyorum. Benim yüzümden sende okula gidemiyorsun. Derslerinden geri kalıyorsun. Ali," dudaklarımı dudaklarına yaslayıp konuşmasını sonlandırdım. Küçük bir öpücük bırakıp geri çekildiğimde gözleri parlıyordu.

BoşlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin