5 AY SONRA...
Yazın başındayız. Sıcacık bir Haziran sabahı, güneş iyiden iyiye ısıtmaya başladı etrafı. Ağaçlara renk geldi, doğadaki hayvanlar daha coşkulu şakımaya başladı. Tüm bunlar zaten yeterince güzelken bir de bu güzelliklerin arasına bebeğimizin gelişi eklendi. Doktorun dediğine göre eğer bir aksilik olmazsa on beş, yirmi gün sonra aramızda olacak.
Haftalardır evdeki coşkuyu anlatamam size. Bir annem geliyor, bir Güneş Hanım. Bir Nazlı geliyor, bir Tuğçe. Herkes bir şeyler yapma peşinde, herkeste tatlı bir telaş. Ben ise o kadar heyecanlıyım ki evdeki tüm koşuşturmayı sanki yabancıymışım gibi izliyorum. Aptal gibiyim son bir haftadır ve bir o kadar da heyecanlı.
Selin ise durmadan ağlıyor. Bir gün işten geldiğimde onu bilgisayarın başında normal doğum videosu izlerken buldum. Sonra öğürerek tuvalete koştu ve o saatten itibaren hep ağladı. Birkaç gecedir uyumuyor, uyuduğunda ise kabuslar görerek uyanıyor.
Hamileliğin son dönemi olduğu için iyice kilo almıştı. Yani çok fazla değildi ama eskisine oranla yanakları biraz daha tombul, göğüsleri biraz daha iri ve kalçası iyice çıkmıştı. Bu durumun beni rahatsız ettiğini söylememe imkan yok. O ise bunu takıntı haline getirmiş durumda. Her dakika ayna karşısında kendini inceleyip karnında çatlaklar oluşmasın diye dua ediyor.
Ondan gizli doktoru arayıp durumu anlatınca bunların gayet normal şeyler olduğunu ama daha fazla doğum videosu izlemesine izin vermemem gerektiğini söyledi. Bende tüm olup bitenleri akışına bıraktım, ara ara sinir krizi geçirmesine rağmen ilk günlere göre biraz daha sakindi. Yinede her an delirme ihtimali çok yüksekti.
"Ali, benimle beraber doğuma girer misin?" Aniden duyduğum yüksek sesle sıçrayıp arkamda dikilen Selin'e baktım.
"Ne?" Dedim şaşkınlıkla ve sanki dünyanın en kötü şeyini söylemişim gibi kaşları çatıldı.
"Gayet basit bir soru Ali, benimle doğuma girer misin?" Kucağımda duran bilgisayarı sehpaya bırakıp ayağa kalktım ve yanına ilerledim. Gözleri parlıyordu.
"Sen, birkaç ay önce ben sana bu teklifi yaptığımda hiç gerek yok ben tek başıma halleder çıkarım dememiş miydin?" Dudak büküp bakışlarını yere indirdi. Karnında doğmak için gün sayan bir bebek olmasaydı onu küçük bir çocuk sanabilirdim.
"Ya evet ama öyle değilmiş o işler.. ben çok korkuyorum." Gittikçe kısılan sesi sonlara doğru neredeyse hiç duyulmuyordu. Çenesinden tutup yeniden bana bakmasını sağladım.
"Yapma, ağlama, ağlama lütfen." Titreyen çenesini sıkmaya çalışsa bile dayanamamıştı. Gözünden süzülen bir yaşı hızlıca baş parmağımla sildim. "Selin, lütfen."
"Çok korkuyorum tamam mı? Yapabileceğimden emin değilim, doktoru ikna edelim ve sezaryen halledelim şu işi, çünkü cidden korkuyorum Ali." Sevimli yüz ifadesi gülümsememi sağlarken yumuşak yanaklarını okşadım.
"Korkmana gerek yok, bende seninle beraber olacağım ve biz bunu birlikte atlatacağız. Ayrıca doktor senin için normal doğumun daha sağlıklı olacağını söyledi." Başıyla onaylasa bile yüzünde ufacık da olsa bir kırgınlık vardı.
"Hemencecik bitecek söz veriyorum, hem biliyorum kızımız senin canını yakmayı hiç istemez." Deyip karnını okşadığımda içeriden hemen bir tepki geldi.
Eskiden Selin'i mutlu eden tekmeler şimdi acıdan gözlerini dolduruyordu. İçerideki prenses eskisi kadar ufak değildi, dolayısıyla atılan tekmelerde eskisi kadar nazik değildi. Selin zaten geceleri korkudan uyuyamazken bir de ona acılı tekmeler eşlik ediyordu. Elimin altındaki tekmeler artmaya başladığında Selin sessizce inledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşluk
FanfictionBir kırık gençlik hikayesi.. Uzaydaki Ali'ye, koca gözlü Selin'e selam olsun.. -bir başka AlSel hikayesi.