Biliyorum bir günde ikinci bölüm. Ama ne yapayım dayanamadım :)
İnşallah seversiniz . İyi okumalar :)
..........................
"Geç kaldık galiba.Zaten ben öylesine söylemiştim.Sen ciddiye alıp buraya geldin." dedim.
Tam arkamı dönüyordum ki Murat'ın sesiyle irkildim.
"Neyden bahsediyorsun sen? Gece daha yeni başlıyor..."
Murat'ın bu dediğine anlam verememiştim. Acaba ne yapmayı planlıyordu? Hissettiğim heyecan yerini yavaş yavaş korkuya bırakırken sordum.
"Ne demek istiyorsun sen?"
"Gecenin yeni başladığını söylemek istiyorum." dedi ve tekrar sırıtmaya başladı. Bu sırıtışları gitgide sinirlenmeme sebep oluyordu.
Aslında bu gece biraz eğlenesim vardı. Eğlenceden bir zarar çıkmazdı değil mi? Kendimi Murat'a bırakmaya karar verdim. Artık söylediği her şeyi -sorgulamadan-yapacaktım. Böylelikle daha fazla eğlenirdim.
"Ee ne yapıyoruz" Bu sorum karşısında Murat'ın şaşırdığını hissettmiştim. Benden böyle bir tepki beklemediği ortadaydı. Ama şaşkınlığı fazla uzun sürmemişti.
"Beni izle" diyerek bıraktığını yeni farkettiğim elimi tekrar tutarak yürümeye başladı.
Kısa bir mesafe yürüdükten sonra durdu ve elimi bıraktı. Elim ,hızlı çektiği için, biraz acımıştı. Ama onun varlığı beni iyi hissettirmeye yetiyordu.
Lunaparkın etrafı demir çitlerle çevriliydi. Biz çitlerin en alçak olduğu yere gelmiştik.
Murat çevik bir hareketle çitin üstüne çıktı. Oradan da karşı tarafa atladı. Şaşkın bakışlarım eşliğinde bana gel manasında elini uzattı. İlk başta tereddüt ettim. Ama sonra elimi uzattım. Ondan yardım alarak ben de karşı tarafa geçtim. Evet artık lunaparkın içindeydik.
Bekçi uyuyordu.O yüzden ses çıkarmamaya çalışıyorduk.Tabi bu sırada kahkaha atmamak için kendimizi zor tutuyorduk. Mesela ben ağzımın içini ısırmaktan kanatmış bile olabilirdim.
Önce karar veremedik. Ama sonra ahtapota binme fikrini ikimiz de benimsedik. Tabi fikir Murat'tan çıkmıştı. Ben de hiç sorgulamadan kabul etmiştim. Aynı kendime söz verdiğim gibi.
Gözümüze kestirdiğimiz bir vagona oturduk. Ee şimdi bunu kim başlatacaktı? İkimiz de aynı şeyi düşünmüş olmalıyız ki birbirimize baktığımızda kahkahalarımızı tutamadık. En son ne zaman bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum.
Hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu ve huzurluydum. Hatta şu an annemleri bile düşünmüyordum. Sadece anın tadını çıkarıyordum.
Murat vagondan inerek makinaları çalıştıran düğmelerin bulunduğu kulübeye gitti.
Fazla heyecanlıydım. Vücudum daha önce hiç yapmadığı kadar adrenalin hormonu salgılıyordu.
Murat düğmeye bastığı anda koşarak yanıma geldi. Allahtan ilk başta yavaş gidiyordu. Yoksa Murat aşağıda kalırdı.
Ahtapot çok hızlı hareket ediyordu. Murat'la birbirimize iyice yapışmıştık. Bu benim daha fazla heyecanlanmama sebep olsa da mutluydum. Hem de çok.
En son sesimle çığlık atıyordum.Murat da kahkahalarla gülüyordu. Ara sıra o da çığlık atıyordu. Gerçekten çok eğleniyordum.
Ahtapotun müziğinden ve rüzgardan dolayı çok gürültü vardı. Bu yüzden bağırarak konuşmamız gerekiyordu . Aklıma takılan soruyu Murat'a yönelttim.
"Bunu kim durduracak?"
Haklıydım. Başlatmayı becermiştik. Ama bunu hayatta durduramazdık. Etrafta kimse de yoktu.
Olamaz! Burada mahsur kalmıştık. İşin kötü tarafı midem bulanmaya başlamıştı. Allah kahretsin neden bu kadar güçsüzdüm ki!
Murat bir an bile korkmamıştı. Bu bana da güven veriyordu aslında. Ama burada daha fazla duramazdık.
Gözlerim birden bekçiye kaydı. Uyanmıştı ve bu tarafa doğru sinirle bir şeyler mırıldanarak geliyordu. Birbirimize tekrar bakarak yine gülmeye başladık.
Bekçi çok sinirli gözüküyordu. Ama benim imdadıma yetişmişti. Onun sayesinde kusmadan kurtulabilecektim.
Bekçi hemen kulübeye giderek makinayı durdurma düğmesine bastı.
Ahtapot yavaşlar yavaşlamaz atladık ve bütün gücümüzle koşmaya başladık. Yine el eleydik. Gerçekten çok eğleniyodum. Sanırım bu hayatımın en güzel günüydü.
Bekçinin peşimizden gelmediğine emin olduğumuzda yavaşladık ve yakınlardaki bir banka oturup soluklanmaya başladık.
Yorgunluğumuz azaldığında birbirimize baktık. Ve her zamanki gibi yine gülmeye başladık.İkimizin de gülmesi bitince ciddileştik. Birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Söze ben girdim.
"Bu gece bana yaşattıkların için sana çok teşekkür ederim.Hiç bu kadar eğlenmemiştim."
Bana kocaman gülümsedi. Evet bu bir sırıtış değil gerçek,samimi bir gülümsemeydi. Ve itiraf etmeliydim beni benden almıştı.
"Asıl bu duyguları bana yaşattığın için ben teşekkür ederim. "
Ne demeye çalıştığını anlayamasam da ortamı mahvetmemek için sustum. İkimizde sustuk.
Temas halindeki gözlerimiz birden dudaklarımıza doğru kaydı. Yani şu an birbirimizin dudaklarına bakıyorduk.
Eğer şu an bir öpüşme gerçekleşirse bu benim için ilk olacaktı. Daha önce hiç kimseyle öpüşmemiştim. Nasıl bir duygu olduğunu, hatta nasıl yapıldığını bile bilmiyordum.
Yavaşça birbirimize doğru yaklaştık. Artık nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Birden aklıma benim hayatımı kurtardığı sahne geldi. Nefesini yine hissediyordum. Ama şu an başkaydı. Resmen az sonra ilk öpücüğümü alacaktım. Gerçekten ter basmıştı.
Daha da yaklaştık. İlk önce burunlarımız sonra da dudaklarımız birbirine değdi...
.........................
Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin. Sizi kocaman kocaman öpüyorum :)
![](https://img.wattpad.com/cover/10380191-288-k181062.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Şehir, Yeni Hayat
Teen Fictionİki kişi arasında kalmak...Nasıl bir duygudur az çok bilirsiniz. Peki bu iki kişi kardeş olursa... ### "Geç kaldık galiba. Zaten ben öylesine söylemiştim.Sen ciddiye alıp buraya geldin." dedim. Tam arkamı dönüyordum ki Murat'ın sesiyle i...