Kapıyı açıp içeri girmemle başımdan aşağı gül yaprakları dökülmeye başladı. Yapraklar ıslak saçlarıma yapışıp kalırken kokuları beni benden alıyordu. Karşımda iki kişilik hazırlanmış bir masa vardı. Masanın ortasında mumlar duruyordu ve etrafları gül yapraklarıyla doluydu. Az önce içerde çalan müzik burada da çalıyordu. Gözlerim odayı yavaşça süzerken onun üstünde takılı kaldı. Odaya girdiğimden beri tuttuğum nefesi dışarı vererek kucağına atladım.
"Muraatt!"
Beni hemen tutarak sıkıca sarıldı.
"Bir an hiç içeri girmeyeceksin zannettim"
"Aslında evet öyleydi. Taa ki yağmur başlayana kadar"
"Demek o yüzden sırılsıklamsın ve takım elbisemi ıslatıyorsun"
Dediği şey üzerine hemen ondan ayrılarak kaşlarımı çattım. Ben burada şaşkınlıktan ne yaptığımı bilmiyorum. O hala takım elbisesinin derdinde. Bu arada söylemeden edemeyeceğim bu haliyle çok karizmatik duruyor.
"Ya tamam hemen çatma kaşlarını ıslak prenses. Senin yanında bu kumaş parçasının ne değeri olur ki aşkım benim"
"Yaa utandırma" diye mızmızlanarak tekrar sarıldım. Kokusunu doya doya içime çektim. Sonuçta bir gün boyunca ayrı durmuştuk ve ben onu çok özlemiştim. Sahi ben neden hiç bir şey olmamış gibi davranıyordum. Daha bu sabah ben ona sinirimden kudurmuyor muydum. Onu görünce hemen nasıl da yumuşadım. İlk önce bana hesap vermesi gerekiyordu. Aniden kendimi çekerek kaşlarımı yine çattım.
"Yine ne oldu"
"Unuttuğumu mu zannettiniz Murat Bey."
Hala anlamamış bir şekilde suratıma boş boş bakmaya devam etti.
"Hani sabah, okulda, kantinde..."
"Haaa" diyerek gözlerini devirdi. Bir dakika GÖZLERİNİ DEVİRDİ. Şuna bakın ya hem suçlu hem güçlü. Sanki önemsiz bir şeymiş gibi.
Suratına sinirle bakmaya devam ederken gülmeye başladı. Bu çocuk beni delirtmek mi istiyor Allah aşkına! Ben sinirden kudurmak üzereyim; o gülüyor.
"Ne gülüyorsun ya, çok mu komik"
"Evet"
"Pardon ama nesi komik. Ha komik bir şey varsa bana da söyle de bileyim."
"Hala anlamadın mı? "
"Neyi anlamadım mı? Ya Murat ben senden bir açıklama bekliyorum sen benimle dalga geçiyorsun. Bir de utanmadan karşıma geçmiş gülüyorsun. Hayır yani ortada komik bir şey olsa anlayacağım ama yok. Sadece sen saçmalıyorsun. Seni bazen gerçekten anlamıyorum. Sorun bende mi yoksa sen çok mu anlaşılmazsın..."
"Ah be Busem. Bir sussan da ben de sana açıklasam. Konuşmama izin vermiyorsun sonra da kızıyorsun. Herneyse şimdi her şeyi anlatacağım tamam mı. Ama sözümü kesme"
Kafamı aşağı yukarı salladım. O da devam etti.
"Her şeyi planlamıştım. Sabah yanıma gelen kız, sen gidince peşinden gelmemem, abimin seni yalnız bırakmaması, buraya getirmesi, seni kapının önünde indirip kaçması, cafenin bomboş olması her şey sürprizimin bir parçasıydı. Seni o kadar iyi tanıyorum ki yaptıklarım karşısında ne tepki vereceğini biliyorum. Bu yüzden planım gayet iyi işledi. Yani sonuçta bütün bunları bizim için yaptım. Seni aldatmam söz konusu bile olamaz"
Şu anda yüzümün nasıl bir şekilde olduğunu bilmiyorum. Çünkü sanırım hayatımda ilk kez bu kadar şaşırdım. Sabahtan beri böyle bir şey aklımın ucundan bile geçmedi. En saçma şeye kadar düşünmeme rağmen bu hiç aklıma gelmedi.
"Şey ben..."
"Ne diyeceğini bilemiyorsun"
"Öyle diyeceğimi nerden bildin?"
"Ben az önce sana ne tepki vereceğini biliyorum demedim mi"
"Sen medyum falan mısın"
"Sadece senin medyumun"
Kocaman gülümseyerek dudağına bir öpücük kondurdum.
"Hey, sabahtan beri seni çok özledim. Bu beni kesmez" diyerek dudaklarıma yapıştı. Aynı zamanda beni de kendine yapıştırdı.
Nefes almak için ayrıldığımızda üstüme baktım. Kot pantolon ve gömlek gitmiştim. Murat'sa gayet şık bir takım gitmişti. Etrafa bakılınca benim bu ortama ne kadar yabancı kaçtığım belli oluyordu.
"Ya keşke haber verseydin doğru düzgün bir şeyler giyerdim."
"Ne deseydim. Alo Buse ben sana sürpriz yapacağım. Ama senin bu sürprizden haberin olmayacak.Sen sadece üstüne güzel bir şey giy. mi deseydim. Ayrıca sen pijamalı bile çok güzelsin. "
Tam konuşacaktım ki iğrenç bir ses araya girdi. Guruldama sesi. Ve tabiki o iğrenç ses benden çıktı.
"Oo görünüşe göre birileri çok acıkmış."
"Evet öyle, hatırlarım ben buraya Serhat'la yemek yemeye gelmiştim. "
" Peki aşkım yemeğe oturalım. Ama önce senin bir işin var."
"Allah Allah neymiş benim bilmediğim işim? "
"Farkında mısın şu an ıslaksın"
Tabi ya! Ben onu tamamen unutmuşum.
"Evet ıslağım.Ama bir çaremiz yok.Mecbur böyle duracağım."
"Sence ben senin böyle oturup hasta olmanı bekler miyim?"
"Iıı hayır"
"Ha şunu bileydin"
"Ee ne yapacaksın"
Sinsice sırıtıp kafasıyla yandaki kapıyı işaret etti. Göz ucuyla oraya bakıp Murat'a döndüm. Hafifçe belimden tutarak kapıya doğru götürdü. Ve kapıyı açtı.
İçerisi zengin evlerindeki banyolar gibiydi. Hem jakuzi hem de duşakabin vardı. Burası nasıl bir cafe böyle ya?
"Sen buranın cafe olduğuna emin misin?"
"Bilmem"
Kendimi rüyalar ülkesinde gibi hissediyorum.
"Hadi çabuk duş alıp giyin, seni bekliyorum"
"Tamam da giyin derke..."
Ben cümlemi tamamlayamadan kapıyı kapatıp çıktı. Tabi onun kapıyı kapatmasıyla soracağım sorunun cevabını almış oldum. Kapının arkasında muhteşem bir elbise duruyordu. Üstelik bedeni de tam bana uygundu. Tam sevdiğim modeldi. Murat bütün bunları hangi ara düşünmüş acaba?
Son kez aynada kendime bakarak kapıyı açtım. Murat kafasını bana çevirdi ve donakaldı.
"Ne oldu, yoksa yakışmamış mı?"
"Saçmalama muhteşem gözüküyorsun. İyi ki seni şu an sadece ben görüyorum. Bu güzellikte dışarı çıksan kıskançlıktan delirirdim herhalde"
"Ya tamam Murat abartma beni utandırıyorsun"
Yanıma gelerek elimi tutup dudaklarına değdirdi. Hafifçe başımı eğerek gülümsedim. Sonra da masaya geçtik. İçimden bir ses bu gecenin muhteşem geçeceğini söylüyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/10380191-288-k181062.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Şehir, Yeni Hayat
Teen Fictionİki kişi arasında kalmak...Nasıl bir duygudur az çok bilirsiniz. Peki bu iki kişi kardeş olursa... ### "Geç kaldık galiba. Zaten ben öylesine söylemiştim.Sen ciddiye alıp buraya geldin." dedim. Tam arkamı dönüyordum ki Murat'ın sesiyle i...