Tam otobüsün içine doğru bir adım atmıştım ki adımın haykırıldığını duydum.
Ama bu nasıl olabilirdi ki. Bu onun sesiydi...
Burada ne işi vardı ki ? Yoksa bana "gitme" mi diyecekti. Ah eğer öyle olsaydı ne kadar da sevinirdim. Gerçi dese bile hiçbir şey değişmeyecekti. Eğer ben Ankara'ya gitmezsem babamın neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Aslında buraya gelmesi çok hoşuma gitmişti. Az önce ben değil miydim burada olmasını umut ederek etrafa bakan. Onu seviyordum. Ama beni kandırmış olması kalbimi çok kırmıştı. Eğer beni kandırdığını bilmiyor olsaydım ne yapar eder babamı kalmam konusunda ikna edebilirdim. Bende böyle bir yetenek vardı çünkü. Bir şeyi yapmak istiyorsam onu yapardım. Zaten genelde arkadaşlarım ikna konusunda hep benden yardım isterlerdi. Her neyse konumuza dönelim.
Bir yanım hala ona kızgın olup çekip gitmem gerektiğini söylese de diğer yanım bir durup onu dinlemem gerektiğini söylüyordu.
Arkamdan sesler ve hakaretler gelmeye başlayınca kendime geldim . Doğru ya , ben hala otobüsün kapısını işgal etmiş durumdaydım. Ve herkes yol açmamı istiyordu.
"Ah , özür dilerim dalmışım!" diyerek kenara çekildim.
"Oh be" "Sonunda" "Hele şükür" "Deli mi ne" gibi sesleri duymazdan gelerek Murat'a baktım.
Biraz sonra Murat'ın da gözleri beni buldu. Suratındaki gülümsemeden çok sevindiğini anlamıştım.
Bana doğru koşmaya başladı. Sanırım şu an benim de koşup, ortada onunla buluşup sımsıkı sarılmam gerekiyordu. Yani en azından filmlerde öyle oluyordu. Ama hareketsizce olduğum yerde duruyordum ve ne yapacağımı bilemiyordum.
Yanıma geldi ve bana sımsıkı sarıldı. Onun kokusunu tekrar duyabilmek onu tekrar hissedebilmek çok güzeldi. Ama ona karşılık vermemiştim. Kollarım hala iki yanımda sarkık duruyorlardı.
Ondan hiç ayrılmak istemesem de birden ittim ve bağırmaya başladım.
"Senin ne işin var burada yaa!! Ne yüzle geliyorsun ki." Nefes alıp devam ettim.
"Sen beni kandırdın. Üstelik ben senin yüzünden evde dayak yerken sen kendi evinde 'aşkın' la bilmem ne yapıyordun?"
Sözümü kesti ve "Off tahmin etmiştim. " dedi . Hiç bir şey anlamamıştım. Bu da ne demek oluyordu. Neyi tahmin etmişti.
Onu takmamış gibi davranarak tekrar bağırmaya başladım."Ben babama yalvardım.Sırf burada kalabilmek için sırf seninle birlikte olabilmek için...Hatta kendimi tehlikeye atarak kapına bile geldim.Ama bil bakalım kapıyı kim açtı.Dur ben söyleyeyim: SEVGİLİN" Son kelimeyi heceleyerek üstüne basa basa söylemiştim.
Murat da daha fazla sabredemeyip bağırmaya başladı.
"Buse sen her şeyi yanlış anlamışsın"
"Neyi yanlış anladım yaa her şey ortada! Sen beni kandırd..."
"Yeter Buse kes sesini."
Birden afallamıştım. Böyle bir şey beklemiyordum. Üstelik Murat tanıdığım kadarıyla sakin birisiydi. Herhalde onu fazla sinirlendirmiştim. Ama olsun hak ediyordu.
"Şimdi tek kelime bile etmeden beni dinle! Ben seni kandırmadım.Sen her şeyi kafandan uydurmuşsun. O gün kapıda gördüğün kız herkese aşkım diye seslenen kahrolası kuzenim!"
Hala bir şeyler söylüyordu ama ben dinlemiyordum. Ne yani bu da mı kuzeniydi. Yemin ediyorum benim bu çocuğun kuzenlerinden çekeceğim vardı. Önce Özge çıkmıştı karşıma şimdi de "aşkım".
Ama asıl konu kuzenleri değil benim şapşallığımdı. Murat'ı boş yere suçlamıştım. Halbuki onun hiç bir suçu yoktu.
Bu sırada o da konuşmasını bitirmiş benim cevabımı bekliyordu. Uzun süre bakıştık. Birden etrafa bakma gereği duydum. Herkes bize bakıyordu. Sonuçta bu otogarda her gün iki genç bağırarak konuşmuyordu ya. Tabi bakacaklardı ben olsam bende bakardım. Ama şimdi utanmıştım. Çünkü herkes benim tepkimi bekliyordu.
Yanağımda sıcak bir sıvı hissedince ağladığımı fark ettim. Damlalar gittikçe artıyordu. Ama onları durduramıyordum.
Artık bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim ve konuşmaya(çalışmaya) başladım.
"Mu..murat ben gerçekten bi..bilmiyordum.Senden ç..çok özür dilerim. " dedim ve koşarak boynuna atladım.
Birden ayaklarım yerden kesilmişti. Çünkü Murat beni kucağında döndürüyordu. Göz yaşlarımın arasından kahkahalar atmaya başladım.
Etraftan alkış sesleri geliyordu. Bu aynı filmlerdeki gibiydi. Çok mutluydum ama başım dönmeye başlamıştı.
Murat bunu anlamış olacak ki beni yavaşça yere bıraktı ama kollarını ayırmadı. Hala beni sımsıkı tutuyordu.
Kulağıma "Seni çok seviyorum, bir daha sakın bana sormadan kafandan bir şeyler üretme olur mu" diye fısıldadı.
Ben de "Asla!Çünkü ben de seni çok seviyorum" dedim.
Birden aklıma bir şey gelmiş gibi ondan ayrıldım ve arkamı döndüm.
"Ne oldu aşkım"
"Off, otobüsü kaçırdım. Şimdi babam beni öldürecek. "
"Ağzından yel alsın.Sakın bir daha böyle şeyler söyleyip benim moralimi bozma lütfen sevgilim,sen ölürsen ben yaşayamam"
Yanına yaklaştım ve "Tamam sevgilim, söz veriyorum" diyerek dudaklarına yapıştım. Sanki dudaklarım sahibine kavuşmuş gibi rahattı...
. . . . . . . . . . . . . .
Okuduğunuz için teşekkür ederimmm!Lütfen okuyanlar oy versin oy verenler de yorum yapsın :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Şehir, Yeni Hayat
Teen Fictionİki kişi arasında kalmak...Nasıl bir duygudur az çok bilirsiniz. Peki bu iki kişi kardeş olursa... ### "Geç kaldık galiba. Zaten ben öylesine söylemiştim.Sen ciddiye alıp buraya geldin." dedim. Tam arkamı dönüyordum ki Murat'ın sesiyle i...