Anadolu Efsaneleri: 5 Karakoncolos

5.2K 154 18
                                    

"Merkeze iki saat kadar uzaklıktaki bir kasabada yaşıyorduk. O zamanlar tabi çok küçüktüm. Babam memurdu, o zamanlar memurluk büyük şeydi, ailenin gözdesiydi. Bu yüzden köy yerine kasabada oturuyorduk işte. Fakat o zamanlar beni korkutan bir dedikodu yayılmıştı etrafa. Köyde olmasam da bu haber kasabaya da ulaşmıştı. Ailem de inanıyordu. Tıpkı diğer aileler gibi.

Bu konu hakkında konuşacakları zaman beni odama gönderirler, öyle konuşurlardı. Fakat ben onları dinlerdim. Anlattıkları insanın kanını donduracak cinstendi. O zamanlar çocuk olduğumdan şimdi korktuğumdan daha çok korkardım.

Bir gün bizim köyden bir amca kaybolmuştu. Bütün köyü arasalar da bulamamışlardı. Jandarmanın, köylünün bakamadığı delik kalmamıştı. Kimsesiz olan bu amcanın üç ay öncesinde karısı vefat etmişti. Kimsesiz dediğime bakma, adı kimsesiz. Çoluğu çocuğu hayırsız çıkmış, bir kere bile ziyarete gelmemiş. Bu yüzden kimsesiz derlerdi ona da, karısına da. Amca kaybolmadan önce bizim köyde tek bir varlıktan bahsedilir ve korkulurdu : Karakoncolos*.

Kara renkte ve çirkin bir cin olduğunu söylerdi büyüklerim. Haliyle çocukların, ben de olmak üzere korkulu rüyası olmuştu Karakoncolos. Kimi dev gibi uzun derdi, kimi ise cüce gibi kısa. Kimi bedeni yok, o sadece siyah, korkunç bir gölge derdi, kimiyse bedeni var lakin kapkara ve dehşet verici derdi. Herkes bu kadar korkardı da görüp de sağ çıkan oldu mu bari dersen.... vallahi onu da Rabbim bilir evlat. 

Nerede kalmıştım ? Heh... İşte bizim köyde kaybolan amcayı da Karakoncolos'un kaçırdığına dair rivayetler yayılmaya başladı, ardından da kasabaya. Bu benim kulağıma geldiği zaman çok korkmuştum, beni de, belki ailemden birini de alır diye. Geceleri hep rüyamda onunla ilgili şeyler görür olmuştum.

Haftalarca arandı amca, haftalarca evlerde, çocuklar odalarına gönderilip bunun konusu konuşuldu. Tam bir ay sonra amcayı karısının mezarının yanında yarı çıplak ve kanlar içinde bulmuşlar. Daha doğrusu cesedini.... Ölüyü yıkadıklarında amcanın her yerinin morluk içinde olduğunu fark etmişler. Bu morluklar öyle işlenmiş ki vücuduna, doktorlar bunun kaybolduğu gün, yani bir ay önce olduğunun kanısına vardılar amma bir açıklık getiremediler idi. Morluk nedir bilin mi evlat ?"

Telefonun karşı tarafındaki dedemin sorusuna dikkat kesildim. Bilmiyordum. Öğrenmek de istemiyordum ya gerçi... Ama yine de sordum.

"Hayır dede nedir ki bu morluk ?"

Derin bir nefes aldı. Hikaye daha bitmemişti.

"Morluk... İnancımızda da cinler ve büyülere inanç, yani bunların var olduğuna karşı inanç var değil mi ? Bir büyü yapıldığında veyahut bir cin çarpması olayında, insanın bedeni kaskatı kesilir ve mosmor olurmuş. Biz büyüklerimizden böyle bildik. Doğru mudur bilmem, garanti de veremem amma inanırım. Bunun da herkes cin çarpması olduğuna inandı. Yani Karakoncolos'un bu amcayı çarptığını. 

Bazı sohbetlerde duyduğum kadarıyla da bu Karakoncolos geceleri çıkarmış kendi aleminden, bizim aleme geçer imiş. Ya tanıdık birinin kılığına girip kaçırır, ya da hipnoz mu ne derler, onun gibi bir şey yapar seni etkisi altına alıp kaçırırmış. Amma da korkmuştum. Şimdi korkmaz mısın dersen, aman, hala korkarım. Hala da olaylar devam eder. Duymaz mısın hiç a oğlum ? Sana diyeceğim gel etme eyleme. Kalma o köyde daha da. Korkarım sana da bir şey olur diye. Emi evlat, kalma bu gece o lanetli köyde ?"

"Oğlum ?"

"....."

"Evladım ? Tarık ?"

"! Twryhz zehirut"

"Sen kimsin ne diyorsun Tarık NEREDE ?!"

"..."

"OĞLUM !"

* Türk mitolojisinde, Karakoncolos, 'kara renkte ve çirkin olarak tasarımlanan bir umacı, bir kötülük cinidir. Özellikle Kuzeydoğu Anadolu Türk kültüründe yer etmiş ve Bulgar folklorunda da rastlanan bir yaratıktır. Bir tür öcüyü andıran karakoncolos pek dehşetengiz sayılmaz ve zararsız olduğuna inanılır. Bununla birlikte zaman zaman gerçek anlamda şeytani bir şekilde betimlendiği de olmuştur.

Üç Gölge Köyü ve Daha NiceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin