Gizemli Rüya 44

2.5K 93 8
                                    

Hiç gözlerini ayırmadan bana doğru bakıyordu. Bırakın korkmayı bir kenara, o anki hissettiğim şeyin ne açıklaması vardı, ne de tarifi...

Oraya bakarken birden evin ışıkları geldi. Odanın lambası yanmaya başladı. Yanar yanmaz pencerenin önünde ki mahluk oradan yok olmuştu.

Biraz aşağıda bekledim, saatin çok geç olduğunu sanmıyordum. Saat geç olmamasına rağmen, o cadde üzerinden bırakın bir insanı, kedi köpek bile geçmiyordu.

Apartmandan birine bu durumdan bahsedersem; muhtemelen adım deliye çıkacak ve belkide ne selam verirlerdi bundan sonra ne de yüzüme bakacaklardı.

Daha fazla o halde beklemedim. Korka korka yukarı çıktım. Sürekli kendimi motive etmeye çalıştım.

Eve geldiğimde salonun ve tuvaletin de ışığı açıktı. Fakat tuvalete gidip gitmediğimi hatırlamıyordum. Bu düşüncelere boğularak kendimi daha fazla korkutmamak için evin içinde kendi kendime konuşup duruyordum.

Oturma odasına kapı aralığından baktım ama pencere tarafını göremiyordum. O anki adrenalin ile sanki kalbim boğazımda atıyordu. Yavaş yavaş kapıyı açtım ve içeride kimse yoktu.

Gördüğüm şeyden emin olmama rağmen kendi kendimi saçma sapan şekilde cesaretlendirmeye çalışıyordum. Ne anneme ve babama diyebilirdim, ne de herhangi bir arkadaşıma...

Arkadaşlarım bu sefer benden tamamen uzaklaşır ve yapayalnız kalırdım. Hemen televizyonu açtım evde ses olsun diye ama her şeyden korkmaya başlamıştım.

Mutfaktan pet şişe sesi geliyor genleşme sesi. Bunu bilmeme rağmen paranoya yapmıştım. Aklıma eskiden olduğu gibi banyo da karşılaştığım, bana zarar vermek için gelen şerliler gelmişti.

O an aklıma, kağıdı okuduğum zaman gelen cinlerden, belki bana bir yardım gelir diye düşündüm.

Bana emrimde olduklarını söylemişlerdi nede olsa. Ama onlara güvenebilir miydim bilmiyordum.

Bu hayatı böyle sürdüremezdim. Kağıdı aldım ve kaldığım yerden 3. Kısımı okudum. Hiçbir şey olmadı. Korkarak titreyerek okuyordum zaten. Bam başka bir şeyle karşılaşabilirdim.

Bilmiyordum. Baştan 1. Bölümü okudum bu sefer etrafta saydam cisimler oluşmaya başladı. Hızımı kesmeden 2. Bölümü okudum ve okur okumaz odadaki atmosfer değişimini hissettim.

Ürpermeye başladım. Arkamda biri nefes alıp verir gibi oldum ve sırtıma soğuk su dökülmüş gibi omuzlarımı yukarı çekip irkildim.

Galiba bunları okuyarak hata yapmıştım. Bana fayda yerine zarar getireceklerdi. Keşke dedem olsaydı. Dedem olsaydı bu raddeye gelmedi beklide...

Dedem hoca ya gitmeme de karşı çıkmıştı ama onu ezip geçmiştik. O an nedense bunları düşünmeye başladım. Elim ayağım titreme başladı.

Arkamda birinin olduğuna emindim fakat bakamıyordum. Gerçekten korkular tüm bedenimi sarmıştı. Kapana kısıldığımı düşündüm. Kimseye haberde vermemiştim. Yolun sonuna geldiğimin farkına varmıştım.

Yavaş yavaş arkama dönmeye başladım. Kulağımda anlamsız bir uğultu oluşmaya başladı. Dualar okuyarak arkama döndüm ve arkamda televizyonun ön tarafında yan yana dizilmiş ve ellerini önüne alıp başlarını yere eğerek duran 7 tane cin gördüm.

Tam arkamdaydılar. Onlara tamamen yüzümü döndüm. Resmen kas katı kesildim o an, ne ağzım kıpırdadı ne bedenim. Taş kesilmiştim resmen.

Üzerindeki örtülerinden, korkunç ya da norma bir surette olup olmadıklarını tahmin bile edemiyordum.

Ben donuk halde iken içlerinden birisi "EMREDiN" dedi. Üzerilerinde ki örtüden dolayı hangisinin konuştuğunu anlayamıyordum.

Ben hala donuk haldeydim ve kıpırdayamıyordum. Onlardan gerçekten çok korkmuştum. Kapana kısılma korkusu vardı ve hayatım gözümün önünden geçmişti o analarda...

Vücudumda ki kilit çözülmüştü. Kaçmaya yeltenemezdim çünkü kapının önüne geliyorlardı. Sanırım bu düşüncemi hissetmiş olacaklar ki tekrardan "EMREDiN" dediler.

Sustum, diyecek laf bulamadım. Bu emredin olaylarından korkuyordum. Bunlarda zuzumbilenin ailesi gibi bana sonradan düşman olabilirlerdi. Başıma dert almayı istemiyordum.

3. kez "EMREDiN" dedi. Ben size ne yaptım dedim. Ortalardan birisi elini uzattı, kağıdı gösterdi ve sesi çok tiz bir şekilde; "Bizi sen çağırdın" dedi.

Benimle insan gibi konuşuyorlardı. Olumlu ve anlayışlı bir konuşma üslubu vardı fakat sesinin tizliği kulaklarımı delecek cinstendi.

Eli hala havada ve kağıdı gösteriyordu, kağıda uzandım aldım. Bunu istiyorsanız alın gidin dedim. Onu sana dede bıraktı dedi.

Tahminim doğru çıkmıştı, dedem o kitabı alıp okuyacağımı biliyordu ve bana yol gösterici olarak bırakmış .

Artık onların emrimde olduğunu anlamıştım. Ama bu nasıl olurdu, sadece bir kağıt okuyarak onları getirmek imkansız geliyordu bana...

Üç Gölge Köyü ve Daha NiceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin