Sahipli

10.8K 299 106
                                    

On birinci sınıf bitmiş ve yaz tatilim başlamıştı. Bu yaz annemlere köye gidelim diye yalvardım desem yalan olmaz.

Babaannemi o kadar çok özlemiştim ki, ve bir de onun anlattığı o hikayeleri...

Annemle babamı ikna edebilmek için çok çaba sarf etmiştim, ama sonuç beklediğim gibiydi.

Bir aylığına izin vermiş de olsalar, işte köyümdeydim, canım babaannemle beraber.

Köy bu yaz o kadar sıcaktı ki, dayanılması zordu. Dışarı ancak akşam serinliğinde çıkabiliyordum.

Bir haftadır buradaydık ve bir haftadır bu nemli, aynı zamanda sıcak havaya katlanmak zorunda kalıyorduk.

Olsun diyordum yine de, köyü, buradaki o basit hayatı, babaannemi ve hikayelerini çok seviyordum.

Yine bir akşam kapının önünde babaannemle otururken sokaktan bir kadın geçti, kırk belki en fazla elli yaşlarında.

Yırtık pırtık giysileri ve karmakarışık saçları pislik içindeydi. Kendi kendine konuşuyor, gülüyor, arada bir çığlık atıyor ve "geldiler, geldiler" deyip kendi etrafında koşuyor, anlamsız hareketler yapıyordu.

Babaanneme döndüm ve: "Babaanne kim bu kadın, ne yapıyor böyle?" dedim.

Babaannem kadına acıyan gözlerle bakıp: "Bazıları deli Zehra, bazıları da sahipli Zehra der kadıncağıza yavrum." diye karşılık verdi.

Deli olduğu belliydi halinden zaten diye düşündüm. Ama nasıl bu hale gelmiş olabilirdi ki? Neden sahipli diyorlardı acaba?

Tüm bu sorular aklımdan geçerken, cevaplarımın hepsinin babaannemde olduğunu biliyordum.

Tekrar sordum: "Peki babaanne bu kadın nasıl bu hale geldi? Doğuştan mı? Hem sahipli de ne demek?"

Babaannem derin bir iç çekti. Anlaşılan yine hikaye zamanıydı.

"Gençken Zehra o kadar güzeldi ki, bırak bizim köyü civar köylerde hatta kasabada bile güzelliği konuşulurdu.

Bakma şimdi bu hallerine. Eski halini göreydin, yüzüne bakmaya kıyamazdın. Rabbim bunu nasıl böyle güzel yaratmış diye şaşar kalırdın.

Neyse, eskiden köyde kışın ısınmak için şu ormandan odun toplardı. Herkes parmağı ile ormanı gösterdi.

Bu işi evin erkekleri yapardı. Ama Zehra'nın hasta anasından başka kimsesi olmadığından evin her işi gibi, ormandan odun getirme işini de o yapardı.

Bir gün yine bu, ormana odun toplamak için çıkmış evden, ormana girmiş. Farkına varmadan ilerlemiş, ilerlemiş ormanın taaaa derinlerine inmiş.

Bizim eskilerimiz nedense ormanın çok derinine gitmeyin, akşam güneş batmadan da ne olursa olsun ormandan çıkın derlerdi.

Kimse bilmezdi niye öyle dediklerini, ama bir yandan da buna çok dikkat ederlerdi. Evin erkekleri de, Zehra gibi kimsesiz kızlar da, hava kararmadan önce işleri yarım da kalsa bırakır ormandan çıkarlardı.

Üç Gölge Köyü ve Daha NiceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin