Gizemli Rüya 41

2.7K 98 10
                                    

Sonra bir görevli koşarak yukarı çıkıyordu. Ne oldu beyefendi, bir sorun mu var dedi.

Adamda çok korkmuştu çığlık atmamdan. O an aklım başıma geldi, beni deli sanıp atmasınlar diye, nereden aklıma geldi ise fön makinesinin kablosunda elektrik kaçağı var, elimi elektrik çarptı ö yüzden çığlık attım dedim.

Hemen adam yukarı geldi, 40 kere özür diledi benden. Hiç makine ya bakmadan hemen aldı ve peşinden gelenlerden birine hemen değiştirin, kontrol edip düzgün bir makine verin dedi.

Bu şekilde olaydan yırtmıştım. Fakat odada tek başıma kalacaktım. Odaya geri döndüm ama ne yapsam bilemedim.

Hiçbir şey yoktu geldiğimde. Biraz odaya alıştıktan sonra kağıda devam edeyim dedim. Birde baktım ki kağıt yok.

Masanın üzerine koymuştum ve üzerinde de kalem vardı. Uçmuş olamazdı. Yinede başka ihtimal olamayacağını düşünüp yerde kağıt aradım.

İki yatağında altını kaldırıp bir bir baktım. Ama kağıt buhar olmuştu sanki. Aklıma sonra gelen ise, oradaki mahluklardan birinin kağıdı almış olmasıydı.

Hava iyiden iyiye kararmıştı. Kağıdı da yazamıyordum. Ortamda hiç ses yoktu. Hiçbir odadan ses gelmiyordu. En azından koridorlarda bir ses duysam rahat edecektim ama insanlık belirtisi bile yoktu.

Biraz yatağın içine gireyim dedim. Yatağın örtüsünü kaldırdığım anda bir şok daha yaşadım. Kağıt yatağın içindeydi..

Kağıdı yatağın içinde bulunca artık bu gece bana etmedik zulüm bırakmayacaklar diye düşündüm.

Sanki benimle eğlenmekten zevk alıyorlardı. Eğer gerçekten beni öldüreceklerse, bana düşmanlarsa bunu yapmaları gerekirdi. Ancak beni galiba delirtmeden öldürmeyeceklerdi.

Kağıdı aldım ve yatağa girmekten vazgeçtim. Ne kadar ışık varsa açtım. Odamın kapısını azıcık açık bıraktım. Eğer yine bir durum olursa kapıyı açmaya uğraşmadan hemen odadan kaçacaktım.

Masada oturmaya tekrardan başladım. Korkularımı bir kenara bırakıp kağıdı tekrardan itina ile yazmaya başladım.

Yazdıkça, kafamda yazanları çözümlemeye de başlamıştım. Yazılar Arapça idi, fakat harflerin kuyrukları gereksiz uzatılmış gibiydi.

Bu uzatmalarda yazının okunabilirliğini aşırı bozup şifre gibi olmuştu. Yazdığım kağıdı bırakıp, sadece uzatmalarını göz ardı ederek yazmaya başladım.

Birincil paragraf şeklindeki bölümü bitirmem yaklaşık 1 buçuk saati buldu ama bitirmiştim.

Yazıları okumaya başladım. Ben yazıları okudukça odada tuhaf bulanıklıklar belirmeye başladı. Eskiden yaşamadığım, görmediğim bir bulanıklıktı bu...

Sanki saydam maddeler gözümün önünden geçerek şeffaf olarak kendilerini belli ediyordu. Bu bir göz yanılgısı da olabilirdi. Fakat sonrasında gördüklerim, bunu düşünmeme gerek bile olmadığını, kanıtlar nitelikteydi.

Aynı şekilde banyodan bir kafa uzandı. Sonra bir başka kafa onun üzerinden uzandı. Kafamı çevirip bakmaya korkuyordum. Sonra bir anda ilk kafasını uzatan varlık tamamen içeriye adımını atar gibi ayakları yerden kesip, süzülerek tuvaletin önüne kondu.

Sim siyah bir pelerine bürünmüş bir varlıktı bu. Hiçbir şekilde ne vücut hatları, ne de yüzü görünüyordu. Resmen, sadece bir kumaş gibiydi.

Ben süzülerek gelene dönüp bakınca tuvaletin orada kafasını uzatmış olan, kikirdeyerek geri kaçtı. Sanki benimle eğlenmek hoşlarına gidiyor gibiydi.

Ben örtülü olan varlığa doğru odaklandığımda dilim damağım kurudu. Oturduğum yerden de kalkamadım. Felç olmuş gibi, sadece olayların farkındaydım.

Sadece gözlerimi sağa sola çevirebiliyordum. Ağzımı hareket ettiremediğim için, içimden nas suresini yarıya kadar okur okumaz oradan kayboldu.

Gördüklerimin şokunu yaşıyordum. Bana hiç zarar vermek gibi değil, sanki orada oynayıp eğlenmeye gelmiş gibiydiler.

Bu olanlar, ben bu kağıdı elime alıp okuduğumda oluyordu. Burada ne yazdığını bilmiyordum fakat burada olanları, okuduğum kağıt tetikliyordu.

Son bir kez bundan emin olmak için yazıları tekrar okumaya başladım. Aynı şekilde saydam cisimler gözümün önünde dolanmaya başlayınca, okumayı bırakıp hemen dualar okudum.

Artık şundan emindim ki, bu okuduğum yazı şerlileri yanıma çağırıyordu. Ama ben onlara mum yakarak bir kapı açmamıştım. Yada bir ritüel ortamı oluşturmamıştım. Nasıl olur da bana bu şekilde gelip, zararsız bir şekilde giderlerdi... İşte buna bir türlü akıl erdirememiştim.

Dedem bu kağıdı bırakarak ne amaçlamıştı? Bana yapılan bir iyilik mi kötülü mü anlayamamıştım.

Diğer yazıları sadece şekilde yazmaya korktum. Bir sonrakinde karşıma çıkabilecek olan olaylar, daha yaşamadan korkularını hissettiriyordu.

Dedemin yazdığı kağıdı da, kendi yazdığımı da çantama koydum ve sabaha kadar oturdum.

Uyumamak için kendimi zor tuttum. Sabah olduğunda ise biraz başımı yastığa koyayım dedim uyumuşum. 

Üç Gölge Köyü ve Daha NiceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin