Şeytan-ı Racim 13

2.7K 83 5
                                    


Sonunda kendime hakim olamadım, bütün bir birine yapışık sayfaları tek tek yavaşça ayırdım. Sayfaların hepsinin üst taraflarında belli şekiller, altında ise Arapça ya da farsça olduğunu tahmin ettiğim yazılar vardı.

Ne yazılardan, nede şekillerden hiçbir şey anlamadım. Bu şekillerin ve yazıların ne demek istediğini bir bilsem, bir çözebilsem, belkide neden yapabilirim diye düşünüyordum.

Kitaptan bir kelimeyi kağıda yazdım, şekillerden de bir tanesini çizdim başka bir kağıda. Amacım, sabah olunca kağıtları bir kitapçıya götürüp hangi dilde ise ona göre bir sözlük almaktı.

Kağıtları katlayıp cebime koydum. Kitabı da yatağın altına güzelce yerleştirdim, kimse göremezdi. Kolye ise boynumda takılıydı, içinde de resmim vardı.

Sırtüstü yatağa yattım, paketimde kalan tek sigaramı da yakıp içmeye başladım. Bir anda anlam veremediğim bir şekilde sinirlenmeye ve küfürler etmeye başladım. Neye ve niçin küfür ettiğimin farkında değilim. Belli bir müddet sonra sinirim geçti, sakin bir şekilde düşüncelere daldım.

Üzerimde çok fena bir ağırlık vardı. Zar zor yerimden kalkıp cama yöneldim, hava kızıl ateş gibi yanıyordu, sokaklar bomboş dünyada tek ben varım sanki.

Arka taraftan bir ses geldi, tam arkamı dönmemle yine kendimi, üniversite okuduğum şehirdeki evimde buldum.

Arkamı döndüm kimse yok, odanın kapısından biri beni çağırıyordu. Gelmiyorum dedikçe, geri geri gittikçe, gel diyordu.

Kapıda bir karaltı belirdi, sadece sözlerin görünüyor. Evet, annemin gözleri bu, insan annesinin gözlerini her yerde tanır.

Annemin gözlerini görünce karanlık koridora doğru attım kendimi, ilerde annem vardı, tam belli olmasa da gözlerinden tanıdım annemdi o.

Sarılıyorum ona, sanki 40 yıllık hasret giderir gibi sarılıyorum. Ama ellerim, kollarım her yerim küller içinde kalmıştı, ayakları tersti annemin. Sonra yüzüne bakınca; uzun ve kirli saçlı, siyah dişli, gözlerinin yerinde 2 çift alev olan birini görüyordum.

Yüzü ve bedeni Atakan'a benziyordu ancak gözleri o ana kadarki gördüklerimden farklı bildiğin alev alev yanıyordu.

Bir şeyler söylüyordu bana, nefret dolu, ateş dolu gözlerle bakarak. Anlamıyorum ne dediğini. Bir şeyi işaret ediyordu gözleriyle. Gözleri boynumdaki kolyedeydi, kolyeyi işaret ediyordu.

Açtım kolyeyi içine baktım. Kolyede resmim duruyor fakat gözlerim oyulmuş, yerine mavi boncuk koyulmuştu, aynı Atakanın resmi gibi. Birde resmin anlında bir şeyler yazıyordu.

Tekrar Atakan'a baktım, bakmamla beni boğmaya başladı. Sonra babamın sesiyle uyandım.

Annem ve Babam, korkmuş ve telaşlı bir şekilde başımda bana bakıyorlardı...

Üç Gölge Köyü ve Daha NiceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin