Takip

1.1M 39.6K 1.9K
                                    

Onunla ilk konuştuğum kelime benim sakarlığım olmuştu. Sınıfıma girerken " Evet!" Diye neşeyle bağırdığımda herkes bana kafayı mı yedi gibisinden bakıyordu. Azra " Kafayı mı yedin geri zekalı sabah sabah. " kafamı onaylarcasına sallarken sırama ilerledim.

Bacağımı sıraya çarptığımda Azra " Aptal mısın önündeki sırayı görmüyor musun? Sakar." Azra bunu deyince tekrar sırıttım. Onu umursamadan yerime oturdum.

" Ben şimdiden bu okuldan sıkılmaya başladım." Azra'nın bıkkın sesini duyunca onu onaylamaz şekilde " Ben daha her şeye yeni başladım sayılır."dedim. Puflayarak gözlerini devirdi. " Bıkmadın mı şu çocuktan bir sürü teklifi geri çevirdin." Önüme dönüp " Bıkmadım. Bıkmayacağım. " kollarımı çapraz yaptım. Dersin sabırsızlıkla bitmesini beklerken hocayı değil Durukan'ı düşünüyordum.

Zil çaldığında yine sınıfımdan çıkıp onun sınıfına doğru ilerlerken Durukan'ı çıkarken görmüştüm, koridorda yürürken yanına yetiştim. " Ben geldim. Şey senle daha fazla konuşmak istiyorum. " o önüne bakıp kütüphaneye doğru ilerledi.

Onun yanında bende kütüphaneye girmiştim. Okulumuzun tek iyi yanı belki kütüphanesinin bu kadar büyük ve düzenli olmasıydı. Bir masaya ilerleyip masanın kenarında duran satranç takımını önüne çekti. " 10 dakikada bunu mu oynamayı düşünüyorsun?" Merakla soraraken bende onun karşısına oturdum.

Satrancı masanın ortasına doğru ittirdiğinde başlamam gerektiğini söylercesine başıyla işaret yapınca şaşırmıştım. " Ben oynamayı bilmem. Yani çok az biliyorum." Beceriksizce taşlara baktım. Sonra ona baktığımda tekrar kafasını başlamam için salladı. Peki bunu istiyorsa...

Uzanıp bir taş oynattığımda ona baktım. Sonra o da hızlı bir şekilde taş oynadı. Bir süre geçtiğinde zil çalmıştı ama biz hala oynuyorduk. Bana bazen kolaylık sağladığını anlıyordum. Piyonlarımın çoğunu yemişti. Kaşlarımı çatıp taşlara baktım.

Derin derin düşünmeye başladım. Kalemi oynatırsam olmazdı. Atım çok ters yerdeydi. Nasıl hareket etmeliydim. Açık vermeden bir yere gitmem gerekiyordu. Filimi gördüğümde ona uzandım en mantıklısı oydu. Birden elimin üstünde onun elini hissettim.

Gözlerinin içine hızla baktığımda oda bana bakıyordu. Elimi tutup yavaşça kaldırdı. Diğer kalemin üstüne getirdiğinde ne yapacağımı bilemedim. Elleri taşımı tutmamı sağladı. Sadece bir hareket yaptığında oyunu benim kazandığımı anlamıştım. Peki ben bunu niye görememiştim.

Elini elimden çekmeyip ellerimize baktı. Elimi okşarken dudakları muaazzam bir şekilde kıvrıldı. Bundan hoşlanmıştım ve heyecanlanmıştım. " Ahh dersi unuttum." Hızla ayağı kalkarken beni durdurdu.

" Gitmek zorundayım." Kütüphanenin kapısının önüne geçip gitmemi engelledi.

" Neden benimle konuşmaya çalışıyorsun?" El hareketleriyle daha uzun bir cümle kurduğunda durup onu izledim.

" Seni merak ediyorum." Şu an onun konuşması benim için her şeyden önemli olmuştu. Onun el hareketlerini okumaya devam ettim. " Bu halimi mi merak ediyorsun? " yüzünde bir hoşnutsuzluk vardı. O eski gülümsemesinden ve ya diğer duygu kırıntılarından hiçbir şey yoktu. Sadece hoşnutsuzluk...

" Ben seni merak etmiyorum. Böyle konuşmak da istemiyorum!" Kızgınlık ifadesini vurguladığında bu halinden mutlu olmadığını görmüştüm. İyice sinirlenmeye başlıyordum. " Böyle olduğun için mi insanlardan çekiniyorsun? Bu bir eksiklik değil!" Birden ona bağırmıştım.

O derin bir nefes alıp " Bu haline sadece gülüyorum. Bu çabaların komik. Benden uzak dur ve benimle konuşmaya çalışma." Dediğinde ona doğru ilerleyip ellerini ellerimin arasına aldım. "Önemli olan sensin. Senin konuşup konuşamaman umurumda değil. Bunu bunca zaman susarak saklanmak bir şeyi değiştirmiyor. Kimse sen böylesin diye dışlamıyor. Sonuçta bak konuşabiliyoruz."

Durukan ellerini yavaşça çekti. " Seninle konuşmayacağım." El hareketleriyle son kez bir şeyler söylediğinde kütüphaneden çıkıp gitmişti.Sanki yüreğimde bir baskı oluşmuştu.Kendini eksik hissettiği için mi böyle davranıyordu? Bu çok mantıksızdı. Kendini dünyadan tamamen soyutlamaktan başka bir şey değildi.

Ama ben onun yanında durup ne pahasına olursa olsun bunun kötü bir şey olmadığını ona kanıtlayacaktım. Kütüphaneden bende çıktığımda herkesin teneffüste olduğunu fark ettim. Saate baktığımda aslında bu gün çoğu dersi ektiğimi anladım ve bundan sonraki derslere de girmeyi düşünmüyordum. Onunla nasıl vaktin geçtiğini anlamamıştım.

Okuldan erken çıkmak için eşyalarımı sınıftan aldım. Çıkışa ilerlerken Durakan'ında okuldan ayrıldığını görünce onu takip etmeye başladım. Neden bilmiyorum ama bir şey beni dürtmüştü.Onun hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordum.

Etrafına bakınarak yürüyordu. Bende onun oldukça uzağında onu takip ediyordum. Garip bir yere girdiğinde girdiği yerin tabelasına baktım. Kırık dökük bir yerdi. O girdikten bir kaç dakika sonra bende girdim. Dar bir koridor uzanıyordu. İleride aşağı inen merdivenler vardı.

Duvarlara baktığımda her yerin örümcek ağlarıyla kaplı olduğunu görmüştüm. Yerler leş gibiydi ve koridor ağır rutübet kokuyordu. Yavaşça ilerlerken ayakkabılarımın ses yapmamasına dikkat ediyordum.

Merdivenlerden aşağı inerken düşmemek için çok dikkatli adım attım.Buradan sonra başka bir koridor çıkıyordu ve bu koridor daha büyüktü. Yerde gazeteler serilmiş ayyaş adamlar oturuyordu. Dişleri çürümüş onlardan gelen kokular berbattı.

İlerlerken onlara değmeden uzaktan ilerlemeye çalışıyordum. Durukan'ın burada ne işi vardı. Kafamı hafifçe sağıma çevirdiğimde ayakta yiyişen bir çift gördüm. İkisininde tüm vücutları dövmeli her tarafında piercingler vardı.

Kusmamak için daha hızlı yürümeye başlamıştım. Bir kaç kapı gördüğümde biraz daha ilerledim. Neden buraya girmiştim? Korkudan ölebilirdim. Karşıdan gelen takım elbiseli bir adam tam karşımda durup " Burda ne arıyorsun ?" demişti hoşnut olmayan bir sesle tonuyla.

" Ben ben arkadaşımı arıyorum. Uzun boy..." Bitirmeme izin vermeden " Onu neden arıyorsun?"gür sesiyle bana bağırmıştı.Tekrar kekeleyerek " Okulda bir şeyini unutmuş onu..." o sırada arkadan bir ses duymuştum. " Erkan buraya gel!" Erkan karşımdaki adamın adı olmalıydı. Adam ellerini ceplerine sokup pufladı.Sonra bağıran kişiye doğru döndü. Bende merakla başımı çevirip kimin bağırdığına bakmıştım.

SessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin