Resim Nisa:)
" Ne yaptığını sanıyorsun!" Bir anda bağırdığımda Calvin öfkeyle bana bakıyordu. " Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun!" Yüzüne yumruğu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum." Sana ne dediğimi unuttun mu!" Bir anda vücudum kasıldığında ilk ellerimden başladığını anladım.
Normalde büyük bir şey olmadan kasılmazdım ama buna neden bu kadar fazla tepki vermiştim bilmiyorum. Canım acırken Cole hızla Calvin'i ittirip ellerini yüzüme koydu. " Bana bak şimdi derin bir nefes al. Kendini kasma!" Bir anda endişeyle bağırınca gözlerim dolmuştu. " Beni öpemez anlıyor musun! " kendi kendime bağarırken kendimi sıkıyordum hala.
" Calvin defol burdan!" Cole o kadar sert bağırmıştı ki Calvin bir şey diyemeden uzaklaştığını gördüm. " O senin sevgilin salak kız bu tepki de ne böyle! " Cole benle konuşmaya çalışırken onun gözlerinin içine baktım. " Ben bil bil mi miyorum. Neden bir bir den böy le oldu?" Kahretsin gerçekten bilmiyordum.
Cole birden beni kucaklayıp hızla yürümeye başladığında onun kucağında sarsılıyordum. " Çok kötü kokuyorsun." Aklımı dağıtmaya çalışıyordum. " Evet sen sigara kokumdan nefret edersin. Ama ben senle uğraşırım. Şimdi seni babamın yanına götüreceğim." Beni sakinleştirmeye çalıştığını anladım. Gözlerimi kapatırken " Sakın babama bir şey söyleme." Diyebildim.
Kısa bir süre sonra profösörün sesini duydum. " Cole Kemal'i aramalıyım. Onu şöyle koy. " bir anda endişeyle " Babamı aramayın." Diye inledim. Profösör gözlerimin içine bakarken " Ne sorunun var Nisa bilmiyorum ama bu biraz psikolojik bir sorun.Sorununu sadece yüzleşerek çözemelisin." Profösör odadan çıktığında Cole beni koltuğa oturtturdu. " Bence her şeyi siktir et! İstediğini yap. "
Ne demek istediğini anladığımda kafamı hayır anlamında salladım. " Nisa geri dönmek istediği bir kaç kere söylemiştin. Sadece git yüzleş onunla. Tamam adını hiç anmıyorsun ama aklının bir köşesini o tırmalayıp duracak. Belki kırıldın ama sonuçta duyguların eskisi gibi değil. Sadece yüzleş." Yavaş yavaş kendime gelirken " Gidince ne yapacağım?" Dedim soğuk bir sesle.
" Bilmiyorum o sana kalmış." Kollarını çapraz yapıp bana baktı. " Gitmeyeceğim Cole. Ben üniversitemi burada bitireceğim. Hayatımı devam ettireceğim.Ve onunla konuşacak bir şeyim yok. Beni çok kırdı.Şuan üzgün değilim. Kızgın da değilim. Onun hakkında ne düşüneceğimi de bilmiyorum. " kapı açıldığında " Cole onu evine bırak." Profösörün ricasını duydum.
Beni tekrar kucaklayacağını anladığımda " Önemli değil. Bu sefer uzun sürmedi." Deyip ayağı doğrulduğumda dengemi kaybettim. Cole beni hızla kucaklayıp " Uzun sürmemişmiş. Çok komiksin bu aralar." Benimle dalga geçercesine gülümsedi.
Arabasına kadar yürüdük. Beni arabaya bindirip kemerimi taktı. Cole hayatımın parçası olmaya başlamıştı. İlk başta beni ne kadar korkutsada şuan öyle düşünmüyordum ama yinede bazı hareketlerinden çekiniyordum.
Eve giderken çok sessizdik." İkimize bir bilet alacağım. Sadece bir haftalık hem kafayı dinlemek iyi olur. Hem bana İstanbul'u gezdirirsin. Sözün vardı." Ona kafamı çevirdiğimde " Saçmalamayı kes." Dedim mantıksızlığını vurgulayarak.
" Bunu kaçıramam. Baban babamı ikna eder şu derslerden sıkıldım. senin Bahanenle bizimkinden kurtulurum. " şaka mı gerçek mi söylediğini anlayamadım. " Yarın dinlen öbür gün uçuyoruz. Senin dersleri peder halleder." Babasıyla böyle dalga geçmesi beni bazen sinirlendiriyordu.
" Cole hiçbir yere gitmeyeceğim. Artık sus." Onu susturduğumda önüme döndüm. " Sen öyle san." Bir şeyler mırıldandığında hiçbir şey anlamamıştım. Beni eve getirdiğinde odama kadar taşıdı. Annem çok endişeli görünüyordu. " Ben Cole geçirip geliyorum." Kabul etmeliyim annemin ingilizcesi berbattı. Ve onun adını düzgün söyleyemediği için Cole anneme gülüyordu.