Resim Durukan:)
Durukan yanıma yürümeye başladığında başımı öne çevirdim. Ayaklarım artık beni taşıyamacak haldeydi. Beni birden tutup kendine çevirdi. Alnınını alnıma dayadığında kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Onu hızla ittirdim. " Bırak beni!" O yaklaştıkça acım hafiflemiyordu. Tam tersine körüklenip daha çok büyüyordu.
Onu umursamadan ters istikamete koştum. Uzaklaşmak istiyordum. Belki çok uzaklara koşarsam acıdan uzaklaşabilirdim.
Alper
Kanepeye yüz üstü uzanmıştım.Üstümü çıkartıp bir köşeye attığım için pişmandım." Esra in üstümden." Bu kızı seviyordum ama fazla sahipleniciydi. Bazen beni bunaltıyordu. Ellerini sırtımda gezdirirken sanki tırnaklarıyla derimi yoluyordu.
" O kıza bir daha öyle bakarsan senin kafanı koparırım biliyorsun değil mi?" Ah yine şu babasının hizmetçi kızı. Kabul etmeliyim dolgun göğüsleri vardı ve ister istemez gözüm kayıyordu. " Şu arkamı deşmeyi bırakır mısın!" Acıyla inleyip onu sırtımdan indirip üstüne çıktım.
Ellerini bastırırken " Baban burada olduğunu öğrenirse ne olacağını biliyorsun değil mi?" Sinirliydim. Onun yüzünden dayak yemek canımı sıkıyordu. Sağ çıkabilecek miydim acaba? Bana en güzel gülümsemelerinden birini gösterip kafasını uzattı. Dudaklarıma hakim olurken hormanlarım tavan yapmıştı.
Lanet adam yüzünden onunla birlikte bile olamıyordum. Adam yoksa beni öldürürdü. Esra beni çıldırtıyordu. Sonra deli edercesine arsızca hormonlarımı alt üst ediyordu. Kapının kilit sesini duyduğumda zorla ve hızla onun üstünden kalktım.
Esra bundan hoşlanmamış gibi pufladı. Dudaklarını yalarken bir anlık gözlerim tekrar ona kaydı. Sonra Durukan'ın geldiğini görünce şaşırdım. Her zamankinden farklı görünüyordu. Bizi umursamadan mutfağa girdi. Esra bana bakarken " Bir şeyler olmuş. " diye fısıldadı.
İçeriden kırılma sesleri duyduğumda hızla mutfağa koştum. Bir tane tabak yerde parçalanmış ve bir tane de çay bardağı Durukan'ın elinde parçalanmıştı. Elleri kanarken bir tane daha bardak alıp yere çarptı. Ellerini kulaklarına götürken Esra mutfağa girdi. " Alper neden durup izliyorsun!" Bana bağırdı.
İzliyordum çünkü duyamadığını hatırlayınca ve konuşup bağıramayınca sinirini bir şeylerden çıkarıyordu. Tepkisini böyle gösteriyordu. Ona alışmıştım." Ne oldu Durukan?" Sakince sorduğumda gözlerimin içine üzgün bir şekilde baktı.
" Neden insanlar sadece ben olduğum için yanımda durmuyorlar. İlla onlara bir şey mi vermem gerekiyor. Veremezsem çekip gidiyorlar mı?" Kanlı ellerini havada sallarken ne tepki vereceğimi bilemedim. " Sadece arkadaş olmak istedim!" Tekrar bir tane daha bardak alıp yere çarptı.
Sonra yanımızdan hızla ayrıldı. Nereye gittiğini bilmiyordum. Esra elini yavaşça omzuma koydu. " Onu uzun zamandır böyle görmemiştim." Derin bir nefes alırken hayal kırıklığıyla ona baktım.
" Onun sevgiliye ihtiyacı yok. Sadece şu durumdan onu kurtarabilecek birisine ihtiyacı var belki. Sanırım Nisa'yla sorun yaşadı. Çünkü Nisa onu seviyor. Bu aralarındaki dostluğu etkiliyor olmalı. Hem aptal Durukan kızı öptü. Bilerek ya da bilmeyerek. Nisa'nın yerinde olsan ne düşünürdün?" Bu son sözlerimi şaşkınlıkla dinliyordu Esra.
" Şunu unutuyorsun. Babamın Durukan'ın ellerini öyle gördüğünde nasıl sinirleneceğini tahmin et. Zaten konuşamıyor. Birde ellerine zarar verdi. Hem babam kiminle santranç oynayacak." Esra bunu der dermez içimden küfrettim. Nisa Durukan'a ne yaptın bilmiyorum ama başın büyük belada.
" Babanın onu görmemesi gerekiyor." Sıkıntılı bir sesle söylediğimde " Babamdan nefret ediyorum!" Esra bir anda bağırdı.
Nisa