Resim Durukan:)
Dışarda hava almak için biraz dolaştım.Eve geç saatte yorgun bir şekilde gittiğimde kendimi odama attım. Annemin sorularına cevap vermemiştim. Yastığa kafamı koyar koymaz uyudum.
Hafta sonunu tamamen evde geçirmiştim. Durukan bir daha kalmaya gelmemişti.
Ben de onun hakkında babama pek bir şey sormadım. Sevgilisi canımı sıkıyordu.Düşündükçe mutsuz olduğum için düşünmemeye çalışıyordum.
Sabah olduğunda hazırlanıp çıkarken babamla karşılaştım. " Nisa bir sorun mu var mutsuz görünüyorsun?" Babama bir sorun yok anlamında kafamı salladım. Ne sorun olabilirdi ki aşk hayatım sıradan ve ulaşılmazdı. Evden çıkıp okula yürümeye başladım. Puflayarak okula girdiğimde etrafıma bakındım. Gözlerim onu arıyordu.
Birden omzumda bir el hissettim. Döndüğümde Durukan'ı gördüm. Gözlerimi kaçırıp "Günaydın." Dedim. Sonra arkamı dönüp yürümeye devam ettim. Canımın yanmasını istemiyordum. Yanımda bir ses duyduğumda tekrar kafamı çevirdim. Durukan elleri ceplerinde bana bakarak yanımda yürüyordu.
Derin bir nefes aldım. " Beni rahat bırakırsan sevinirim." Bunu nasıl dediğimi bilmiyordum ama gözlerimin önüne o an geliyordu. Kaşlarını kaldırıp bana baktı. Sonra önüne dönüp yanımda yürümeye devam etti.
Durukan birden tutup beni kendine çekti. Savrularak kucağına sarıldığımda şaşkınlıkla ona bakıyordum. Hemen ayrılıp üstümü düzelttim. " Ah Nisa ne zaman top oynuyoruz sen ortaya çıkıyorsun. Bir çekiciliğin var top sana çekiliyor." Benimle dalga geçen çocuğa baktığımda gözlerimi kıstım.
" Ah haftanın ilk günü bu futbol aşkı da ne böyle! Bıktım sizin bu toplarınızdan! Buradan insan geçiyor. Eğer o top bir daha benden habersiz bana gelirse o topu münasip bir ...." Sinirle yumrukalrımı sıkıp yanlarından hızla ayrıldım. Topa sinirlenmemiştim ama fazla tepki vermiştim.
Beni kurtarmasından nefret ediyordum. İyi gibi durup bu kadar karışık olmasından da. Dersler başladığında sınıfıma gittim. " Nisa ! Sana bir haberim var! " Azra bağırıp yanıma oturdu. " Ah birisi bana çıkma teklifi etti." Omuz silkerek " Kesin bırakır." Dedim.
" Çok güzel moral veriyorsun." Diye tersledi beni. " Sence moral vermek için iyi bir modda mı görünüyorum." Onu umursamadan önüme döndüm. Dersler normal geçiyordu. Tenefüslerde sınıfta Azra ile takıldım. Durukan'ın yanına gitmek istemiyordum. Bazen insanların kalbi kırılırdı. Şuan o durumdaydım.
Okul çıkış zili çaldığında eşyalarımı yavaş yavaş topladım. Düşüncelerimle boğuşuyordum. Sınıftan en son ben çıktığımda kapı da bekleyen Durukan'ı gördüm. Şaşırmıştım ama şaşkınlığımı gizleyip yanından geçerken kolumdan tuttu. Ona bakarken elleriyle " Benimle geliyorsun." Dedi.
Sonra tekrar kolumdan tuttuğu gibi kütüphaneye götürdü. Bir masaya oturtturup önümüze santranç koydu. " Sana öğreteceğim." Dediğinde ona baktım. " Durukan neden böyle davranıyorsun. Ne arkadaş gibi ne de..." Tekrar derin bir iç çektim. " Seni anlamıyorum. Benimle oynama bugün sadece sana bir soru soracağım. Bana gerçek fikrini söylemeni istiyorum."kafasını onaylarcasına salladı.
" Beni sevebilme ihtimalin var mı? Ya da bizim aramızda bir şey olma ihtimali? Yoksa sadece arkadaş mı olmak istiyorsun?" Durukan elini kaldırdığında " Sadece Arkadaş." Dediğinde masadan hızla kalktım. " Sanırım ben arkadaş olmayı beceremiyorum. Senden uzak dursam iyi olacak." Bunları söyledikten sonra o da " Otur." Dedi.
Gayet sakindi. Söylediğim hiçbir şeyden etkilenmiyordu sanki. " Arkadaş olmak istiyorum." Tekrar bir şey söylediğinde kararsız bir şekilde ona baktım." Neden arkadaş olmak istiyorsun?" Kaşlarımı hafifçe kaldırıp sordum.