Çarpmak

868K 34.3K 2.8K
                                    

Resim Nisa:)

Durukan bir odaya girdiğinde bende hızla arkasından koştum. Atakan'ın odasına girdiğimizi fark edince Atakan bilgisayarda oynuyordu. Durukan yerden Atakan'ın oyuncaklarından bir top alıp Atakan'ın kafasına attı. Atakan hızla bilgisayarın başından kalkıp bize doğru dönünce Durukan'a özür dilermişçesine baktı.

Ellerini kaldırıp " Özür dilerim Durukan Abi senden izin almadan oynadım." Durukan kızgın gözlerle bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Durukan'ın yüz hatları gerginlemişti. Atakan tekrar elleriyle " Özür dilerim." Derken Durukan'ın kolundan tutup kendime çevirdim. " Çocuğa şöyle bakmayı kes." Dedim o bana bakarken.

Deminki olayı unuttuğumu hatırlayıp " Konuşmamız bitmedi daha ." Dedim. Durukan ellerini kaldırıp " Acıktın mı Atakan? Yemek yapmamı ister misin?" Diye sorunca ona bakakaldım. Şimdi gülümsüyor muydu? O odadan çıktığında Atakan'a döndüm. " Durukan abin sana neden kızdı demin?" Diye ellerimle merakla sordum.

" Daha yararlı şeyleri yapmamı istiyor. Bilgisayar oyunlarından nefret ediyor. " ona onaylarcasına kafamı sallayıp " Sen burda bekle yemek hazır olana kadar. Benim konuşacaklarım var. Ve sanırım onu dinlemelisin." Ellerimi hızla hareket ettirdim. Sonra odadan çıkarken derin bir nefes aldım.

Durukan'ı ararken mutfaktan seslerin geldiğini duydum. Mutfağa doğru ilerlerken daha önce onu neden hatırlamadığımı düşünüyordum. Belki onu sadece bir kere görmüştüm. Mutfakta Durukan'ın arkası bana doğru dönmüş bir şeyler yaptığını anlayınca daha çok yanına yaklaştım. Omzuna tam elimi uzatmıştım ki dolaba yöneldi. Hafifçe arkasına bakınca beni gördü.

Elini dolaptan çekip vücudunu yavaşça bana döndürdü. " Bir şeyi daha merak ediyorum.Beni tanıyor muydun?" Kafasını hayır anlamında sallarken ellerimi kulaklarına doğru uzattım. İki elimle kulaklarını tutarken " Eskiden duyuyordun değil mi? Şimdi duymamak daha kötü olmalı. " ben bunları fısıldarken ellerimin üstüne ellerini koydu.

Gözleri hüzünlüydü ve dudağının kenarında bu hüznünü tamamlayacak bir gülümseme oluştu. Ellerimi yavaş yavaş okşarken bende kulaklarına baskı yapıyordum. " Sonradan hiçbir sesi hissetmemek. Bir anda bütün dünyanın sesizliğe bürünmesi..." Sesim neden bu kadar acısnası çıkıyordu.

Ona acımıyordum. Onun için gereçekten üzülüyordum ama ne yapacağımı bilemiyordum. Ellerimi tutarak kulaklarımdan çekti. " Nasıl bu hale geldin?" Diye sakince sormaya çalıştım. Durukan geri çekilip dolabın kapağını açtı.

İçinden malzemeler çıkarırken ona bakakaldım. Ne yapmalıydım? Daha fazlasını öğrenebilir miydim? O eşyaları çıkarırken kollarımı sıvadım. Peki ona yardım edersem belki daha fazla soru sorabilirdim. Yanına yaklaştığımda bana baktı. Beni gözleriyle süzdüğünde zorla gülümsedim. " Yardım edebilirim." Yavaşça ellerimi salladım.

Durukan birden eğilip çekmeceyi açtı. İçinden önlük çıkardığını anlayınca ona baktım. Doğrulup yine kafamdan yavaşça geçirirken gözlerimin içine bakıyordu. İşte yine başlıyordum. Böyle bakması nedense beni kendine çekiyordu. Gözlerime odaklanınca gözlerimi ondan kaçırması zor oluyordu. O mavi gözleri sanki beni hapis altında tutarcasına kaçmamı engelliyordu.

Ona karşı duygularımın gerçekten bittiğini hissedebiliyordum. Ama davranışları beni tamamen değiştirmişti. Bunu da hissedebiliyordum. Durukan'ın farklı bir kişiliği vardı. Çözümlenemeyen. Kötü diye düşünsem değildi. İyi birisi olarak düşünsem o da değildi. Sadece Durukandı işte. Onun benim hakkımda düşüncelerini bazen o kadar çok merak ediyordum ki bu insanı deli edebilirdi.

Geri çekilip işe koyulduğunda hala ona bakıyordum. Biberleri doğramaya başladığında sanki bir şeye sinirliymiş gibi çok sert kesiyordu. Telefonum çalmaya başladığında hemen cebime uzandım. Alıp ekrana baktım. Cole arıyordu. Açıp kulağıma dayadım. " Nisa buraya geldik. Hava güzel sen ortalıkta yoksun. Benim evde çok canım sıkılıyor. " bir alo bile dememişti.

SessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin