Resim Nisa:)
" Alo?" Telefonu açtığımda babam gözlerimin içine bakıyordu. Ona bekler misin der gibi bakıp içeri doğru yürümeye başladım. " Nisa?" Bir erkek sesi duyduğumda kim olduğunu çıkaramadım.
" Nisa bu senin numaran değil mi?" Ses bir anda tanıdık gelmişti ama hala kim olduğunu çıkaramamıştım. Ama o ses içimde kötü hisler oluşmasını sağlamıştı. " Buyrun benim siz kimsiniz?" Karşı taraf derin bir çekerken " Ben Alper." Dediğinde birden elim ayağım boşalmıştı sanki.
Uğradığım şokla boğazımda bir yumru oluşmuş karşımdaki duvara donmuş bir şekilde bakıyordum. " Nisa şuan Durukan karşımda." Hala kendime gelememiştim. Öylece ne kadar kaldığımı bilmiyordum.Kekeleyerek ve ağlamaklı bir sesle " Ba ba na na bir şey söy söy le mek is ti yor mu?" Diyebildim.
" Durukan ona bir şey söylemek ister misin? " bunu tereddütle sorduğunu ve telefonu uzaklaştırdığını anladım. " Özür dilerim Nisa. O aramak istemedi sadece belki ben ararsam konuşmak isteyeceğini düşündüm." Gözlerimden yine yaşlar akıyordu.
" Onu asla affetmeyeceğim." Bunu söylerken içim başka bir şey feryat ediyordu. 'Onu deli gibi özlüyorum.' Alper tekrar derin bir nefes aldığında " Durukan ! Nereye gidiyorsun!" Arkasından seslendiğini anladım. Gitmesin lütfen dursun. Ona kızgım olsamda onunla bir şekilde konuşmak istiyordum. Bana bir açıklama yapmasını istiyordum.
Neden canımı yaktığını sormak istiyordum. " Nisa aslında şansımı denedim. Ama Durukan seni tamamen unutmak istiyor. Yani üzülme ve kendi hayatını yaşamaya devam et. Onun hayatı farklılaşmaya başladı. Seni hiç sormuyor. " Alper canımı yakmak istercesine bu sözcükleri bıçak gibi kalbime tek tek saplıyordu.Bu yüzden bir anda tüm acı bütün vücuduma yay
Alper
Numarayı buruşturup yere attığını gördüğümde şaşkınlıkla ona bakmıştım. Sinirle kağıdı alıp o sinirle numarayı tuşladığımda geri dönemeyeceğim bir yola girdiğimi anladım. Telefon çalıyordu.
Birkaç çalıştan sonra kapamayı düşünmüştüm ki Nisa telefonu açtı. O olduğuna emindim ama yine de emin olmak için sorduğumda Durukan gözlerimin içine bakıyordu. O olduğunu anlayıp onunla konuşurken Durukan hala bana bakıyordu.
Konuşmanın sonunda çekip gitmesi beni affallatmıştı. Nisa'nın sesi şuan hiç iyi gelmiyordu. Onu affetmeyeceğim derken bile kızın sesi berbat geliyordu. Onunla konuşmak istiyordu ama Durukan artık onunla tüm bağlarını kesmek istediğini anladım. Ya da bana öyle yansıtıyordu.
Nisa'nın üzüleceğini bilerek Durukan'ı unutması için şimdi ağır konuşmam gerekiyordu. Belki canı yanacaktı ama bunu yapmalıydım. " Nisa Durukan seni bir daha hiç görmek istemediğini , sadece ona katlanabilecek biri olduğun için yanında durmasına izin verdiğini söyledi. Yani seni kullandı anlıyor musun?" Sesimi ciddi bir şekilde tutmaya çalışıyordum.
" Neden bunları şimdi söylediğimi soracaksın. Onu arasan bile sana geri dönmeyecek. Affetsen bile seninle artık muhattap olmayacak. Artık Durukan'ı unut ve kendi hayatını yaşa. O seni çoktan unuttu. Bak seni aradığımı bildiği halde hiçbir tepki vermedi. " bunları söylerken kendimden nefret ettim.
Şuan Nisa hüngür hüngür ağlıyordu. Ve benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Nisa
Bu gerçek olamazdı. Olamayacağını biliyordum. Durukan asla böyle düşünmezdi. Yoksa düşünür müydü? Telefonu öfkeyle ve büyük bir hüsranla kapattım. Babam ne olduğunu anlamak için yanıma geldiğinde yine kızının çökmüş halini görmüştü işte. Derin bir nefes aldım. Birden bütün dünya donmuş gibi babama baktım. " Çok kafaya takıyorum değil mi?" Sesimde ağlamaklı ton kalmamıştı.