Bir tane doktor görür görmez çevirdim. Doktoru çekiştirirken " Lütfen acele edin!" Diye kimseyi umursamadan bağırıyordum. Doktor da şaşırmış hemen beni takip etmeye başlamıştı. İkimizde adımlarımızı hızlandırıp hemen Durukan'ın odasına gelmiştik. Doktor telaşla Durukan'ın yanına gittiğinde bir saniye bile beklemeden gerekli müdahaleleri yapmaya başlamıştı.Gergin bir şekilde onları izliyorum.
Doktor derin bir iç çekip" Sadece kalbi çok hızlı atmaya başlamış. Şimdi düzeliyor gibi." demiş göz ucuyla Durukan'a doğru bakmıştı. Durukan'ın yanına yaklaşıp sıkıca elini tutmuştum,
" Bir şey oldu diye..." tam konuşmaya başlayacakken yine bir şeyler olmaya başlamış Durukan'a bağlı cihaz ses çıkarmaya başlamıştı. O an hızla elimi çekmiştim.Doktor garip bir şekilde bir bana bir makinaya bakarken " Onun neyi oluyorsunuz?" Diye meraklı bir ses tonuyla bir soru yöneltmişti.
" Arkadaşıyım." Derken doktor kendi kendine gülümsemeye başladı.Gülümsemesinde bir muziplik vardı.
" Ondan biraz uzak dursanız iyi olur. Nefessiz kalıyor ayrıca." Doktorun ne dediğini ilk başta anlamasamda onaylarcasına başımı sallamıştım.
Doktor kendi kendine gülmeye devam edip " Böyle şeyler gerçekten hala var mı? Rica etsem onun elini bir kere daha tutar mısınız? Bir şeyi test etmem gerekiyor." dediğinde tereddütle tekrar Durukan'a yaklaşıp elini tutmuştum. O sırada doktorun gözleri şaşkınlıktan sonuna açılmıştı.
" Kesinlikle bir iki gün ondan uzak durun." Bunu söylerken neden gülüp duruyordu. Burada bir kişinin hayatı söz konusuydu. O kendince bir şeylere gülüyordu. Bu doktor sinirlerimi bozmuştu iyice.
" Neden gülüyorsunuz? Ben bunda komik bir şey göremiyorum." Sesim gergin ve bir o kadar sinirli çıkmıştı.
" Şimdi odadan çıksan iyi olur. Kendini toparlayınca yanına gelirsin. Buna sevinecektir." Doktor soruma cevap vermeden odadan çıkıp gitmişti. Sanırım o da biraz bana sinir olmuş olmalıydı.
Son kez Durukan'a bakıp " Özür dilerim gitmem gerekiyor." Diye fısıldamıştım.
Neden uzak durmam gerekiyordu ki? Odadan çıktığımda başımı öne doğru eğip koridorda yürümeye başladım. Dalgın dalgın yürürken birden birisine çarptığımda kafamı hızla kaldırdım. Alper'le Esra tam karşımdaydı. İkisi de bana gülümsediğinde bende onlara zorla gülümsedim. Keyfim pek yoktu.
" Nasılsın Nisa?" Esra bunu sorarken ayakta zor duruyor gibiydi.
" İyiyim sen nasılsın? Yoruyor galiba?" Gözlerimle onun karnını işaret ettim.
"Fena tekmeliyor. Babasına benzeyecek galiba." Bunu söylerken üzgün bir ses tonuyla söyleyince gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Sanki Alper'e nispeten yapıyordu.
" Nisa Durukan nerde?" Alper Esra'yı takmadan bunu sormuştu.
" Şu odada ama doktor dinlenmesi gerektiğini söyledi. " diyerek onu uyarmıştım. Alper hızla yanımdan geçip gidince arkasından bakakaldım. Sanırım şu an doktorun dedikleri umrunda bile değildi.
" Onun için fazla endişeleniyor." Esra'nın şefkat dolu sesini duyunca ona doğru döndüm.
" Herkes kardeşlerini önemser. Bu iyi bir şey." Gülümseyerek Esra'ya daha çok yaklaşıp karnına elimi koydum.
" Anne olmak nasıl bir his?" Düşünceli bir şekilde sormuştum. Gerçekten bunu merak ediyordu bir yanım.
" Fazla yorucu ama hayatımı değiştiren büyük bir varlık. Tabi ki iyi yönde. Onu o kadar çok merak ediyorum ki bu anlatılmayacak bir duygu. Sanırım annelik bambaşka bir şey." Esra karnına sanki dünyanın en iyi şeyi oradaymış gibi bakıyordu. Onu merakla bekliyordu. Ona annelik yakışıyordu.