"Ne? Ne saçmalıyorsun ya. İlker abi hayatta yapmaz öyle bir şey. Şunun şurasında 5 ay kalmış sınava. Ben hemen Neriman'lara gidiyorum, sana haber veririm"
"İdil bende geleyim mi?"
"Sakın! Babası daha çok kızar. Ben annemle gider konuşurum."
Hemen annemle hazırlanıp koştuk Nerimanlar'ın evine. İçeride uğursuz bir sessizlik vardı. Bahçe kapısından içeri girdik. İki köpek birden havlamaya başladı. normalde köpekleri çok sevmeme rağmen bunlardan nefret ediyordum kaç defa narin popişimi ısırmaya yeltenmişlerdi Allah bilir.Neyse...
Kapının önünde cipleri duruyordu. Demek ki bu akşam gitmeyeceklerdi. Bahçedeki havuzun suyu boşaltılmış, ağaçların yaprakları dolmuştu içine ve ürkütücü gözüküyordu. Zili çaldık. Annesi şişmiş gözlerle karşıladı bizi. Ne yapacağını bilemedi. Kocasından korkuyordu ama bizden başka da yardım edecek kimsesi yoktu. Birbirimize bakarak yardım dilendik adeta birbirimizden. İçeri girdik Neriman beni görünce bir çığlık atarak atladı boynuma. Ağlamaktan yüzü şişmişti. Bavulunu topluyordu. Yalvarıyordu resmen bana ona yardım etmem için keşke edebilseydim. Salona geçtik. Babası bizi görünce çattı kaşlarını 1.98 boyu 120 kilo cüssesiyle insanın içini titretecek kadar çok ürkütücü gözüküyordu..
"Bir sana güveniyordum İdil, ama sen de yüzümü kara çıkardın."
"Burada yüzünü kara çıkaracak bir şey göremiyorum İlker abi. Ne yaptık ki biz?"
"Daha ne yapacaksınız? Daha bacak kadarsınız, evlenmeyi düşünüyorsunuz. Ulan çocuk gözümün önünde evlenme teklifi etti. Bu salak da kabul etti. Bunun neresi doğru söylesene!"
"İlker bey bakın, ben de sizinle aynı şeyi düşünüyorum ama bu zamanda gençlerin sevgililerinin olması çok normal. Siz de yaşadınız bunu."
"Ama ben okula giderken evlenmeyi düşünmedim!"
"Tabii ki, işte olayın kötü yanı bu, ama Neriman bize anlattı bunu. Çocuk teklif edince o da kabul etmek zorunda kalmış. Yoksa ilişkileri bitecekmiş. Hem kabul etmiş olması hemen evlenecekleri anlamına gelmez ki. Daha bunlar çocuk, ne bakıyorsunuz bunların yaptıklarına, Yapmayın, bakın çok yakında sınavları var. Neriman çok başarılı. Onu halasına gönderirseniz düzeni alt üst olur bu kızın. yapmayın, rica ediyorum. Kızın geleceği mevzu bahis." İlker abi hiç etkilenmemişti annemin dediklerinden, çok kararlıydı. Onu ilk defa böyle görüyordum.
"Geleceğini düşünen insan evlenmeyi düşünmez Elif hanım, siz bizim için çok değerlisiniz, sizi kırmak istemem ama lütfen karışmayın. Böylesi en iyisi olacak." Annem bunun üstüne bir şey diyemedi. Biz ise Neriman'la birbirimize sarılmış ağlıyorduk. Halası uzakta değildi ama aynı okula gidemeyecektik. Beraber olamayacaktık. Biz hafta sonu birbirimiz görmeden yapamazdık. parfümümüzden ayakkabımıza saç tokamızdan çorabımıza kadar her şey bizi anlatır ve aynı olurdu, herkesin imrenerek baktığı bir arkadaştık, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, düşündüğümüz şeyler, biranda söylemeye başladığımız şarkılar bile korkutucu derecede aynı olurdu neredeyse her gün görüşürken şimdi haftada bir ya da daha az görüşmekten bahsediyorlardı bu olamazdı Şimdi ne yapacaktık biz?
Zorla veda ettik birbirimize. Bu akşam Üsküdar'a, halasının yanına gidecekmiş. Hafta sonları da dershaneye ve ailesini görmeye gelecekmiş. Her şeyi karalaştırmıştı İlker abi ama bize soran yoktu. Benim biricik kardeşim orada ne yapacaktı? Kızın geleceğiyle oynuyorlardı ve biz hiçbir şey yapamıyorduk. Engel bile olamıyorduk. Resmen ayaklarına kapandım İlker abinin ama nafileydi. Hiç dinlemedi beni. Neriman ise nefes alamıyordu. Ağlamaktan başka bir şey yapamıyordu. Abisi ise hiç oralı değildi. Annesi de bavulunu topluyordu kızının. Onunda gözleri şişmişti ağlamaktan. Çaresiz eve döndük ama çok zor oldu ayrılığımız. Hafta sonu beraberdik ama bu bize yetmezdi ki. Yatağıma attım kendimi. Ağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Neriman'ı arıyordum ama telefonu kapalıydı. Babası yanında diye açmamıştı telefonunu. Ev üstüme üstüme gelmeye başladı balkona çıktım. Telefonumun sesini duyunca kendime geldim. Neriman'dır diye içeri koşarak girdim ama Neriman değildi. Batuhan'dı. hızla anlattım ona olayları ama onun da elinden bir şey gelmiyordu. Babasının sinirleri geçene kadar böyle idare edecektik. Belki nakil işleminde sorun çıkacaktı ve Neriman da okula geri dönecekti. Sabaha kadar ağladım. Ne yapacağımı düşündüm. Hatta bir ara ben de Üsküdar'da kalırım diye düşündüm ama benim de burada yapmam gerekenler vardı ya da yakın bir zamanda ölecektim.
Okul Neriman'sız hiçbir şeye benzemiyordu. Bütün gün sıranın üzerinde yattım, zar zor ders dinledim ya da dinlemedim bilemiyorum. Ne yapmam gerektiğini düşündüm durdum.
Çıkışta dershane vardı. Kaçırdığım bir dersin tekrarı olacaktı. Kafamı toplayıp dinlerim diye düşündüm ama yapamadım. Adem de yoktu. Belki bana yardımcı olur diye Adem'i aradım. Dershaneye gelmesini istedim. Hiç ikiletmeden geldi.
Beraber sahile yürüdük. Kendimi çok kötü hissediyordum. Olanı biteni anlatım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Beni sakinleştirmeye çalıştı ama nafileydi. Babamın ölümü kadar acı vericiydi bu. Sessizce yürüdük. Bir müddet sonra elimi tuttu, daha sonra iyice kendine çekip sarıldı. elimden tutu sessiz bir köşedeki banka doğru götürdü ve oturduk. Gözlerimin içine baktı ve:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİMİN KOLLARINDA
Teen FictionKaranlık yolda ne olacağını bilmeden gerçeğime doğru yürüyordum, gerçeğim bana acı verecekti ve ben aşık olduğum adamın benim katilim olduğunu öğrenecektim. Siyah gözlerinde ki aşkın yalan olduğunu sadece saf nefret olduğunu.... Hayatta kalabilmek i...