OTOPARK

890 73 1
                                    


 Kızların bir tanesi o orospu kaltak kevaşe pislik, Adem'in saçlarıyla oynuyordu. O benimdi! ona kimse dokunamazdı! o benim olana nasıl dokunabilirdi?! Adem buna nasıl izin verirdi?! ben bu kadar mı önemsizdim?

 Gidip o masayı onların başına yıkıcam dedim ama vazgeçtim değmezdi o beni bu kadar umursamıyorsa ben bunu yapıp daha fazla küçülemezdim zaten yeterince gerizekalıydım. Bunları düşününce bütün cesaretim kırıldı, beni hayatından resmen çıkarmıştı, belki de hiç hayatına sokmamıştı, ben girmeye çalışmıştım. Dediği gibiydi her şey... Ben görmek istediğimi görmüştüm. 

Onlara bakıp öylece kalmıştım. Onlara doğru bir adım attım ama devamını getiremedim. Geri döndüm, hırsımdan etrafımdaki masaları yıkmak istedim. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Nefes alamıyordum şerefsizin yaptıklarına inanamyordum pisliğin tekine aşık olmuştum of Allah'ım ne kadar gerizekalıydım. Alışveriş merkezinden çıkmak üzereydim. Birisi kolumdan tutup sertçe çevirdi beni. Hiç kendimi savunmadım.

"Gel benimle!" dedi sert bir sesle Adem.

"Çek elini!" çekmemişti tabii ki, daha sert tutuyordu. Bu sefer asansöre binerek otoparka gittik. Beni kolumdan tutmaya devam ediyordu, arkasından çiyaklayarak geliyordum çaresizce,  kendimi çekiyordum, kurtulmaya çalışıyordum. Son bir hamle daha yaptım.

"İdil dursana!" sertçe diktim gözlerimi gözlerine nefretle bakıyordum bu sefer yüzüne. Gözlerimi kıstım.

"Yusuf haklıydı." Ne dediğimin önemi yoktu onun için.

"Ne işin var senin burada?"

"Sen pisliğin tekisin, sana nasıl güvendim ben?"

"İdil sana soru sordum, bana cevap ver!" Otoparkta yankılanıyordu sesi. Sustum sabrını sınıyordum.

"Susmasana kızım, bak sinirlendirme beni. "

"Bi git ya. Sanki umurundaymışım gibi konuşma benimle... sinirleniyormuş sen kimse için bir duygu beslemezsin, ne sinirlenmesi" dişlerini sıktı, dudaklarını ısırdı, ellerine hakim olamıyordu. Bense üstüne gitmekte kararlıydım. İnsan sinirliyken her şeyi söylerdi çünkü, bana gerçeği söyleyecekti.

"Ne işin vardı burada? Neden geldin?"

"Sana ne!" işte bu bardağı taşıran son damlaydı. Beni omuzlarımdan tutup sertçe otoparkın sütunlarına itti, kocaman elleriyle boğazıma yapıştı gözleri dönmüştü. Elinden kurtulmaya çalıştım ama yapamadım çok güçlüydü. Nolduğumu şaşırmıştım beni öldürecekti nefes alamaya başladım canım yanıyordu. Boğazıma yapışan elini tuttup çekmeye çalıştım güçsüz yumruklarımı karnına yönelttim. Bu hareketimden sonra kendisine gelmeye başlamıştı. Hemen serbest bıraktı elini. Çatılmış kaşları üzgün ve şaşkın  bir hal aldı.

"Özür dilerim" Bense acıyan boğazımı tutmuş iki büklüm halde hırıltılı bir şekilde derin derin nefes almaya çalışıyordum.Gözüm kararmıştı donup kalmıştım kaçamıyordum bile.

"Özür dilerim, istemeden oldu, bir anda kendimi kaybettim." Arkasını dönmüştü alnını tutuyordu. Sessizce ağlıyordum her zamanki gibi. Ben bunun için mi intihar etmeye kalkışmıştım? Uzaklaşmaya başladım. Gittiğimi fark edince seslenmeye başladı, sonra da koşmaya, kollarımdan tuttu beni.

"Bekle lütfen. Gerçekten çok özür dilerim! Bak böyle yapmak istemedim, gözüm karardı, affet beni!"

"Beni öldürmeye kalktın!"

"Ya ben öyle bir şey yapamam!"

"Yaptın! Resmen duvara savurdun beni, sonra da boğazıma yapıştın!"

"Ya bak..."

"Sus Adem! Sus! Ben çok büyük hata yapmışım. Dün demiştin ya, gerçekten hepsi doğruymuş."

"Niye geldin o zaman?"

"İnanmamıştım çünkü... ama şimdi iyi ki dün o konuşmayı yapmışız diyorum. Senden nefret ediyorum!" yürümeye çalıştım yine engelledi.

"Bak İdil, ben böyle değilim." Yüzü buruşmuştu, ağlayacak sandım, kısa südre topladı kendini, ama fırsat vermedim.

"Neden değiştin bu kadar. Madem böyle biriydin neden iyi davrandın o zaman? Bunu merak ettim ama sen çoktan birilerini bulmuşsun, kendini savunma bana!"

"Bunların hiçbir önemi yok." Nefesi bira kokuyordu, gözleri de baygın baygın bakıyordu. Kim bilir kaçıncı birası diye düşündüm içimden.

"Öyle bir çıkmazın içindeyim ki nasıl davranacağım bilemiyorum. Ben sana aşığım!"

"Aşık mı ?" alaycı bir şekilde gülümsedim.

"Aşık olduğunda böyle mi davranılır?"

"Bu başka!"

"Nesi başka? Ben farklı bir şey göremiyorum!"

"İşte, ben de görmeni istemiyorum. Lütfen İdil, ne olursun uzak dur benden!"

"Ne demek şimdi bu?"

"Boş ver ne demek olduğunu, sen beni unut! Ben yokum artık."

"Ama seviyorum." Ona bir adım daha attım, yüzünü ellerimin arasına aldım, gözleri dolmuştu. Tekrar ettim.

"Ne olursa olsun umurumda değil, ben senin için her şeyi göze alırım. Bak sen de seviyorsun beni. Bende seni çok seviyo.... " O anda bir far çarptı gözümüze. Araba hızla yaklaşıyordu. Bize, üstümüze sürüyordu. Ben öylece kalmıştım. Adem beni tuttuğu gibi çekti kenara. Araba hızla geçti yanımızdan. Arabanın içine baktım Mehmet abi ne yapmaya çalışıyordu böyle.

KATİLİMİN KOLLARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin