savaş

932 73 8
                                    

"Kahretsin" diye bağırdı Adem, tekrarladı "kahretsin" ne olduğunu bilmiyordum. Soramıyordum da.

"İdil ben onu takip edeceğim, sen de hemen eve git, sakın kimseye bahsetme bundan!" Nasıl bahsetmezdim. Mehmet ağabey sormayacak mıydı bunları? Yoksa Adem de onlardan mıydı? Yusuf ondan mı korkuyordu Adem'den? Adem onun için mi böyle yapıyordu? Ama annem neden bir şey demiyordu Adem hakkında.
Minibüsle harcayacak zamanım yoktu. Bir taksi çevirip köye gittim. Annemler camlarda beni bekliyorlardı. Taksiden indiğim gibi atladılar boynuma. Allah'a teşekkürler ettiler. Yine oturttular beni karşılarına, konuşmaya başladılar. Dinliyormuş gibi yapıyordum, aklımda Mehmet ağabey vardı.

"Anne, Yusuf bana ne zaman anlatacak?"

"Cuma günü."

"Yılbaşı sabahı mı yani?"

"Evet, yılbaşı sabahı."

Odama gidip yattım yatağıma. Depresyondaydım. Aklıma Neriman geldi. Annemin telefonundan aradım. Olanları anlatmadım tabii, her şey yolundaymış gibi konuştum. İlk defa bir yılbaşını beraber geçiremeyecektik. İkimiz de üzülüyorduk ama keşke bütün üzüldüğüm konu yılbaşını beraber geçiremiyor olmamız olsaydı. Halasının yanına yerleşmiş, ona bir oda vermişler, bugün okuldan kaydını aldırmış, babası yarın da oradaki bir liseye kayıt yaptıracaklarmış. Hafta sonları gelecekmiş sadece. Telefonu kapattığımda daha kötü hissediyordum kendimi. Gözlerimi kapattım.

Yine o grilikteydim, yeniden ağlayanlar, yalvaranlar vardı, bu sefer daha şiddetliydi sesleri. Etrafıma bakındım ama hiç beyaz ışık göremiyordum.

"Neredesiniz?" diye bağırdım cılız bir sesle. Ses gelmedi, yeniden bağırdım

"Burada mısınız?" beyazlık belli olmaya başladı, hemen oraya koştum. Saygıyla eğildim.

"Afedersiniz, diğer konuşmamızda acilen uyanmam gerekiyordu."

"İdil önemli sorunlarımız var, bizi dinlemedin."

"Ama siz bana bir şey demediniz ki!" Kaşları çatıldı bakışları keskinleşti.

"Nasıl demedim. Sana duygularına dikkat etmeni söyledim. Sen ne yaptın?"

"Dediklerinizden bir şey anlamıyorum efendim. Böyle bir konuşma yaptınız ama kimden bahsettiğinizi anlamadım. İntihara kalkışmam mı sizi bu kadar sinirlendirdi."

"Sen bizim için önemlisin İdil. Savaşımızın en önemli kişisisin ve senin yüzünden savaşı kaybedeceğiz."

"Ama siz bana hiçbir bilgi vermediniz ki! Bana hiç kimse bir şey söylemiyor, yılbaşını bekliyorlar. 18 yaş bizim için çok önemliymiş, ben insan değilmişim, cebrilmişim. Cebril ne demek? Bizim savaşımız ne? Kim bizim düşmanımız?"

"Bizim kurallarımız var ve bu kurallara uymak zorundayız. Burada iki günün kalmış ve o iki günde Adem'den uzak duracaksın!"

"Adem'den mi?"

"Evet Adem'den! Onlar bizim en büyük düşmanımız."

"Hayır olamaz, o beni seviyor, bana zarar vermez."

"Asıl en büyük zararı o verecek sana."

"Yanılıyorsunuz, o beni koruyor, onun için ayrıldı benden. O bizim düşmanımız olamaz."

"Bunların amacı senin aklını karıştırıp duygularını öğrenmek ve yıllardır süren savaşımızı sonlandırmak için uğraşıyorlar."

"Ama neden?"

"Bizim düşmanlarımız kötü yaratıklar."

"Onlara ne diyoruz peki?"

"Askırriym diyoruz."

"Askırriym mi? O ne demek?"

"Eski bir dilde kötüler demek, cebriler ise iyiler demektir."

"Neden kötüler peki?"

"Uzun yıllar önce bizim aramızda böyle bir ayrım yoktu, ama aramıza fitne ve fesatlıklar girdi. Onlar kötülüğü seçip şeytanın yolundan gittiler, biz ise Allah'a bağlı kaldık."

"Ohaa peki benden ne istiyorlar?"

"Babandan istiyorlar aslında."

"Babamdan mı? Babam öldü ama!" Ölmemiş olmasını duymak istiyordum.

"Evet öldü ama bedeni hala onların elinde." Sessizce beni süzdü.

"Bir cebrilin bir askırriyme, bir askırriymin bir cebrile aşık olması yasaktır. Duygularını söyledikleri anda onları öldürürüz. Baban da savaşı kazanabilmemiz için askırriymlerin en güzel kızlarından biri olan Esra'yı kendine aşık etmişti. Kız ona sevdiğini söylediği andan itibaren savaş bizim lehimize döndü. Savaşa noktayı koyabilmemiz için o kızı öldürüp, bedenini en iyi savaşçımızın bedeniyle değiştirip, onun üstün zekasıyla savaşı kazanmak olacaktı. Ne yazık ki baban kızı öldüremedi. O çok cesur bir cebrildi, ama savunmasız birisine zarar vermezdi. Onu kendine aşık ettiği için pişmanlık duyuyordu. Kızı sadece baban öldürebilirdi, ya da kız kara sevdadan ölürse, biz kazanabiliyorduk. Ama baban bunu yapamadan onu öldürdüler." Biraz bekledi.

"Babana aşık olan kız, yani Esra ise Adem'in annesi ve çok hasta. O ölürse savaşı kaybedecekler. Adem ise annesine çok düşkün biri. Amaçları seni Adem'e aşık edip itirafını beklemek ve emir verilince de seni öldürmekti. Bedenini de Esra'ya verip, savaşı kazanmaktı. Ve sen salaklık edip ona onu sevdiğini söyledin, hem de defalarca."

KATİLİMİN KOLLARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin