Ne yapacağımı şaşırdım arkamda birisinin olduğuna kesinlikle emin olduğum sırada arkama hızla döndüm ve o anda bir darbe aldım sağ çeneme. Darbe çok sert değildi ama gözümün kararmasına neden olmuştu zaman yavaşlamıştı o sırada ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bütün bedenim sarsılmıştı bir anda. Sadece "ahhhğ" diye bir ses çıkarabilmiştim bana vurduğunda. Olduğum yerde yalpaladım. Dirseğimi yüzüme siper ettim. Yeni bir saldırıya kendimi hazırlamaya çalışıyordum ama sağlıklı düşünemiyordum her şey çok hızlı bir şekilde gelişiyordu. Bildiğin saldırıya uğruyordum ve ben salak gibi hiç bir şey yapmadan sadece bana bunu yapan kim diye düşünüyordum ama bir güç benim ona bakmama izin vermiyordu. Bu olanlar toplam 3 saniye içinde oldu. Hemen kafamı kaldırdım kim olduğuna bakmak için. Benden çok uzun değildi ama vücut geliştirmeye gitmiş birisiydi çünkü vücudu epey bir kalıplıydı. Yüzünü seçemiyordum, karanlıkta kalıyordu, başında da şapkası vardı. Geri bir adım attım. Beni kolumdan tuttu. Vücuduna göre oldukça nazik davranıyordu. Bana az önce ki gibi vuran bu olamazdı diye düşündüm. Bu bana vursa beyin kanaması geçirirdim. Demek ki beni hemen pes ettirmemek istiyordu. Kolumdan tutunca daha çok çırpındım ama benden çok güçlüydü. Bağırmak istedim, bağıramadım, sesim çıkmadı. Ben de ona saldırmaya başladım. Bir etkisi yoktu ama elimden gelen başka bir şey de yoktu. şoktan kurtulmaya çalışıp hızla ayağımı ona doğru kaldırarak ekme attım ama bir işe yaramadı adam duvar gibiydi en ufak bir tepki bile vermedi. kolumu çevirip sırtımı göğüsüne sertçe yasladı ve diğer eliyle ağzımı kapattı, kendine iyice çekti. buz gibi havada kulağımı yakan nefesini vererek "Bu bir uyarı" dedi. Bense gözlerim dolmuş, nefesim kesilmiş bir şekilde onun dediklerini dinliyordum. Başka bir şey demedi ve kolumu bıraktığı gibi yok oldu anında. Etrafıma bakındım ama yoktu. Bu kadar çabuk nasıl giderdi bu adam? Bana nasıl varlıklar musallat olmuştu? Olağanüstü bir şey olduğuna emindim ama nasıl bir şey olduğu hakkında en ufak bilgim yoktu. Olduğum yerde kalmıştım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hemen eve gitmeliydim. korkuyordum titriyordum çığlık atmak istiyordum ve koşmaya başladım ama kar bayağı yolu kapatmıştı,bense kendimi toplayamıyordum ayaklarım bir birine dolandı Her dakika daha da yükselen karın üstüne düştüm yüzü koyun. Karın soğuğu beni daha da korkuttu. Yerden sendeleyerek kalkmaya çalıştım. Ayaklarım kayıyordu. Eve varmama en fazla 10 adım vardı. Koştum, yeniden arkama bile bakmadan, aldığım darbenin acısını bile hissetmiyordum.
Sokak kapısını açtım ve ardından evin kapısını büyük bir hızla kapadım, kapıyı kilitledim ve kapıya yaslandım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Kendimi kaybettim. Yavaşça yere süzüldüm. Benim çığlık atarak ağlamalarımı duyan annem, sanki merdivenden düşecekmiş gibi koşarak indi. Hemen beni kaldırdı, omuzlarımdan tuttu, sarstı, ama cevap veremiyordum. Gözlerimden yaşlar akıyordu, titriyordum. Beni nasıl oturma odasına çıkardı, hatırlamıyorum. Su içirmeye çalışırken kendime geldim. Efsun abla gelmiş benim tansiyonumu ölçüyordu. İkisinin de gözlerinde endişe vardı. Etrafıma bakındım başka kimse yoktu. Annem merak eden gözlerle baktı bana. Sağ çenemin yanında soğuk bir şey hissettim. Buz torbası. Eyvah dedim, rüya değilmiş. Annem bana yaklaştı korkan gözlerle baktı.
"İdil, anneciğim noldu?" Ben yeniden hıçkırığa boğulmuştum, kelimeler çıkmıyordu ağzımdan. Yeniden kolonya getirdiler. Bileklerime dökecekken kendimi topladım, annemin elini çektim, kolonya istemiyordum, bana babamın ölümünü hatırlatıyordu. Annemi sakinleştirmeye çalışırken nefret etmiştim o kokudan.
"Anne, yalvarırım gidelim buradan, ne olursun, kalmak istemiyorum burada!"
"İdil anlatır mısın anneciğim noldu? Biri bir şey mi dedi?" Hayır anlamında kafamı salladım, nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum, kısık bir sesle
"Hayır, saldırdı." Annem daha korkmuştu.
"Nasıl yani? O çenen ondan mı bu halde kızım? Ne oldu? Kim saldırdı? Ne yaptılar? Kimler? Yoksa yine okulda kavga mı ettin?" Anneme yeter der gibi elimle dur işareti yaptım. O konuştukça, soru sordukça kendimi daha da kötü hissediyordum.
"Tanımadığım bir adam bana saldırdı." Annem daha da korktu, tecavüze uğradığımı düşündüğüne adım kadar emindim, hemen konuya girmem lazımdı bu soru gelmeden, ama annem izin vermedi.
"Ne anlamda saldırdı, seni kaçırmaya mı çalıştı, yoksa başka bir şey mi?" dili varmıyordu düşündüğü şeye.
"Hayır anne, sadece çeneme yumruk attı galiba ya da sopayla vurdu, emin değilim göremedim." Annemin korkusu sinire dönüşmeye başladı.
"Kim yaptı? Onu gördün mü? Hemen polise gidelim!"
"Görmedim ki anne, iri yarı, kalıplı bir adamdı. Kafasında şapkası vardı. Yüzü karanlıkta kalıyordu, göremedim."
"Allah'ın cezaları kim bu ya! Kimse yardım etmedi mi kızım? Nerde oldu bu?" kafamı salladım yeniden kafamı toparlamaya çalışıyordum.
"Sen bile duymadın sesimi, kim nerden yardım etsin bana, bu köyde herkes evinde, yolda bir Allah'ın kulu yok. Beni öldürseler namaza gitmek için yola çıkan amcalar bulur beni." Annem hemen elini kullağına götürüp tahta olan sehpaya vurdu.
"Ne yani bizim kapı önünde mi oldu ?" Yusuf'u gördüğüm köşeye gelmeden önce, ama anneme öyle söyleyemezdim tabii ki.
"Şu köşe gelmeden önce, Samet'lerin evinin önündeydim. Biri bana vurdu, bense kendime gelmeye çalıştım, ama zaman kaybettim, sonra kaçmaya çalıştım, kolumdan tuttu, beni kaçıracak sandım. Tekme atmaya başladım ama nafileydi. Bağırmak istedim, ağzımı kapattı, kulağıma yaklaşarak 'bu sadece bir uyarı' dedi. Sonra da yok oldu, ben de kaçtım, yere bile düştüm, dizlerim şuanda çok fena acıyor." Annemse dizlerimle değil, benim sözlerimle ilgileniyordu. Adamın bir anda kaybolduğunu söyleyince bana inanmamaya başladığını anladım bir anda.
"Kızım bu in mi, cin mi nasıl kaybolsun bir anda? Senin bir yanlışın vardır, yüzünde ki bu hali görmesem inanmayacağım dediklerine. Sana vurduktan sonrasını doğru düzgün hatırlamıyorsundur, olaylar hızlı gelişmiştir, sen öyle sanıyorsundur..." daha fazla dayanamamıştım.
"Anne yeter artık! Resmen beni bir kaçık olarak görüyorsun. Diğer olayda da aynısını dedin, bunda da aynısını yapıyorsun. Sen beni hiç mi tanımıyorsun? Eğer kafayı yemiş olsaydım babam öldüğünde olurdu bu. Kaç yıl geçti ardından. Ben delirmiyorum, gayet gerçek bir şekilde yok oldu adam. Beynim falan da bana oyun oynamıyor. Bunda bir şey var ama anlayamıyorum, sende anlamak istemiyorsun. Allah bilir şu anda yere düştüm diye çenemin bu hale geldiğini, benim hayal dünyamda gezdiğimi düşünüyorsundur. Hatta kendime zarar verdiğimi de düşünmeye başlamışsındır, seni tanıyorum." Annem hiçbir şey demedi . Efsun abla ise bana gerçekten inanmıştı ve bana döndü.
"Geçen günkü olay ne?" Annem gözlerinin içine bakarak 'anlatacağım'dedi. Ben ise dizlerime bakıyordum, korkunç bir yara vardı, kanım baldırlarımakadar akmış ve kurumuştu, pantolonuma yapışmak üzereydi. Annem hemen gazlı bezve kremler getirdi. Yerimden kalkacak halim yoktu. Annemler aşağıya indiler,kesinlikle benim hakkımda konuşacaklardı. Mutfağın kapısı kapandı, benseacılarımı unutmuş, odama koşmuştum. Odamın tahta olması işe yarayacaktı. Hemenyere yattım, kulağımı yere yasladım, kısık sesle konuşuyorlardı, kesik kesikduyuyordum kelimelerini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİMİN KOLLARINDA
Novela JuvenilKaranlık yolda ne olacağını bilmeden gerçeğime doğru yürüyordum, gerçeğim bana acı verecekti ve ben aşık olduğum adamın benim katilim olduğunu öğrenecektim. Siyah gözlerinde ki aşkın yalan olduğunu sadece saf nefret olduğunu.... Hayatta kalabilmek i...