"bilmiyorum Yusuf söylemedi"
"Yusuf mu ?" kıskandığını düşündüm.
"evet Yusuf " dedim hafif gülümseyerek daha çok kıskanacağını umut ediyordum.
"hangi Yusuf bu ?" isteğim gibi olmuştu resmen beni kıskanıyordu.
"aman canım ne önemi var hangi Yusuf sa Yusuf benim burada fotoğraflarım silinmiş" yeniden üzgün moda geçtim ama üstelemesini istiyorum.
"nasıl bir yerdi orası daha önce hiç görmüş müydün?" hiç gülmüyordu ve konuyu değiştirmesi beni sinirlendirmişti niye bunlarla ilgileniyordu ki?
"hayır daha önce gitmemiştim. Çok güzel manzarası vardı." Onun ilgilendiği manzarası değildi ama neler olduğuydu bense nedense saklama gereği duydum bunu.
"hımm. Deniz falan vardı yani"
"aman boşver ben öğrenirim yerini beraber gideriz sürpriz olur sana da" ama hiç umursamadı.
"neden gittiniz ki oraya ?" içimi çektim bu konuyu konuşmak istemediğimi belli etmek için kendime kızmaya başlamıştım ne diye gösterecektim ki o resmi sanki diye.
"konuşmak için" daha da merak etmişti gözlerinden okunuyordu yüzündeki ciddiyet giderek artıyordu ve bu da beni endişelendiriyordu.
"ne konuştunuz" bende laf almaya çalışıyordu oda Yusufu tanıyordu ve nedenini bilmediğim bir şekilde o da Yusufu sevmiyordu ama Yusuf gibi açık açık söylemiyordu beklide daha samimi olmadığımızı düşünüyordu.
" sen Yusuf u tanıyor musun neden bu kadar üstünde durdun ki bu konunun" bunu beklemiyordu benden laf alacağını düşünmüştü ama boşa çıkmıştı hemen gülümsemeye çalıştı.
"yok canım nereden tanıyacağım Yusuf'u hem soyadını bile söylemedin ki... neyse yaklaştık sayılır konserden önce yemek yiyelim de biraz enerji toplayalım ne yemek istersin" yalan söylüyordu buna adım kadar emindim Yusuf'u tanıyordu aralarında bir şey olmuştu ve beklide hala devam ediyordu ama benim haberim yoktu.ama susmayı tercih ettim daha bunları dile getirmenin ne yeriydi nede zamanıydı sorduğu soruya cevap vermem gerekiyordu.
"hamburger tarzı bir şey istemiyorum" kafamı dükkanlara çevirdim bir göz gezdirdim.kumpir vardı ve
"kumpir yiyebiliriz" dedim.
"süper olur ya bayılırım kumpire" dedi.
Arabadan indik ve iki karışık kumpir isteyerek üst kattaki cam kenarında bir masaya oturduk. İstanbul'un manzarası her yerden bu kadar güzel olmak zorunda mı diye düşündüm. Hoş bir müzik çalıyordu. Muhteşem kumpirlerimiz de gelmişti masamıza. Yemeye başladık hayatımda yediğim en güzel kumpirlerden biriydi tabi yanımda Adem'in olmasının da rolü büyüktü.bir anda sessizliği bozdu ve,
"idil bak kuş" dedi.
Buna nasıl inandım kendime şaşırdım küçükken bile inanmazdım bu şakaya ve kafamı istemeden cama çevirmemle Adem'e dönmem dönmem bir oldu. Kaşğını benim kumpirini sokmuş bana bakarak gülüyor.
"ne yapıyorsun ya bırak kumpirimi" dedim kıskanç çocukların taklidini yaparak oda kaşığı ağzına götürürken dayanamayıp kahkaha attı.
"senin kumpirin daha güzel gözüküyordu ne yapayım" dedi gülerek ve ağzına attı kaşığını gözlerini kapayarak
"hımmmm. Tam da düşündüğüm gibi senin ki benimkinden güzelmiş ayrımcılık yapmışlar"
bu sefer bende dayanamadım gülmeye başladım gülmelerim yerini kahkahaya bırakıyordu ki Adem'in lafları duyabilmek için susmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİMİN KOLLARINDA
Ficção AdolescenteKaranlık yolda ne olacağını bilmeden gerçeğime doğru yürüyordum, gerçeğim bana acı verecekti ve ben aşık olduğum adamın benim katilim olduğunu öğrenecektim. Siyah gözlerinde ki aşkın yalan olduğunu sadece saf nefret olduğunu.... Hayatta kalabilmek i...