Elimdeki tabakları yemek masasına bırakıp teker teker yerleştirdim. Beş kişilik bir masa hazırlıyordum. Gecenin onur konuğu ise Arda'nın karısıydı. Tanışma vaktimiz gelmişti. Şarabı sepete koyup son bir kez masaya göz atarken içeriden mis gibi tavuk kokuları geliyordu. Ezgi'nin evindeydik ve bu muhteşem aşçılık hünerlerini gösteren de oydu. Ben yapsaydım yüzüme gözüme bulaştırırdım. Yıllar önce Ediz'le yaptığımız ve sonucunda kömür karası bir tavuk ortaya çıkardığımız geldi aklıma. Beceriksizliğim üstüne kimseyi tanımıyordum. Arda bile börek yapabiliyordu. Ben anca yumurtanın sarısını patlatmadan tavadaki yumurtayı tabağa taşıyabiliyordum ki aslında bence bu da büyük bir başarıydı.
"Ece, peçete koydun mu ?" Ezgi'nin sesiyle beraber başımı salladım ve beni göremeyeceğini hatırlayarak "evet. " diye yanıtladım.
Mutfağa doğru giderken duvarda asılı olan boy aynasını gördüm. Karşısına geçip kendime baktım. Arda'nın karısının yanında sıradan bir şey giyemezdim. Şuan üstümde duran gece mavisi tişörtümün eteklerini siyah deri eteğimin içine sokmuştum. Boynumda tasma gibi duran metal rengi geniş ve ağır bir kolye vardı. Bileğimde siyah renkte birkaç bilezik diziliydi ve elimde iri taşlı yüzükler vardı. Ayakkabılarımı ne kadar özenerek seçtiğimi söylemiyorum bile. Tam bir moda dergisinden fırlama gibiydim ki kıyafetlerimi seçmek öyle kolay olmamıştı. Ezgi'nin ve benim dolabımı altüst etmiştik.
"Ona karşı nazik ol. Evimde kavga istemiyorum. " dedi yanına gittiğimde. Tatlıları tabaklara koyarken bir yandan da bana laf yetiştiriyordu.
"+18 yaş kitleli bir gece olacak. Ece'yi kime gönderdin ?"
"Annemde. "
Yutkundum. Canan Hanım ve Serdar Bey'e ne olduğunu hiç düşünmemiştim. "Şey, Serdar bey affetti mi yani seni ?"
"Onun canı cehenneme. Annem evi terk etti. Arda babamın işlerini devraldı ve babamı evden attı. Arada para gönderiyor. Geçimini sağlayabileceği kadar ki bence bu kadarı da fazla onun için. "
"Ben... Evden nasıl attınız ki ?"
"Bütün korumalar ayaklandı. Yani maaşlarının yetersiz olduklarını falan söylediler ki bence haklılar. Adam öldürüyorsun, ortaya geleceğini koyuyorsun ve sana askeri maaş veriyorlar. Saçmalık. Şaka gibi. " elindeki metal kaşığı farkında olmadan havada gezdirirken hindistan cevizi taneleri tezgaha saçıldı.
"Yani Arda babasının işini devraldı ?" Dedim soru sorar gibi. Ezgi gözlerini tatlıdan kaldırıp bana baktı. Birkaç defa uzun kirpiklerini kırpıştırdıktan sonra başını olumlu anlamda salladı.
"Hayır ya. " elimi saçlarıma götürdüm. "Bunu nasıl yapar ? Hep korkmuştum babasına benzer diye. Ona söylemiştim. Neden böyle yapıyor, anlamıyorum. "
Ezgi kollarını omzuma dolayıp bana sarıldı. "Arda babamın parasıyla şirket kurdu. Kara işlere bulaşmamaya çalışıyor ama babamın düşmanları artık onun peşine takılmış vaziyette. İstedikleri para. Her zamanki gibi. Babamın parası artık onda olduğu için başı sürekli dertte. "
Çaresizce omuz silktim. Ağlamamak için direniyordum çünkü birazdan misafirler gelecek ve onları karşılayacaktım. Akmış rimelle bunu yapamazdım. "O zaman parasını bağışlasın. Babasının parasını bıraksın. Beladan kurtulsun. "
"O işler sandığın kolay değil işte. " önüne dönüp metal kaşığı tekrar eline aldı. Kaşığı tatlıya götürüp ağzına tatlıyı doldurdu.
"Neden kolay değilmiş ?"
"Çünkü, Arda senden sonra battı, fıstık. Derslerinin tamamından kaldı. Son aınıfı defalarca tekrarladı ve sonunda hocalar Arda sırf liseyi bitirmiş olsun diye eline diplomasını tutuşturdu. Kısacası, kendisi şuan lise mezunu. Kolay kolay iş bulamaz. Şuan ki şirket ise en büyük şansı. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekle Yüzleşmek
RomanceArda'nın sırları, Ediz'in geçmişi, Ece'nin duyguları, Ezgi'nin ailesi... Aşk, dostluk ve aileyle ilgili duymak istemediğimiz gerçekler canımızı ne kadar yakabilir ? İhanetler ve yalanlarla nereye kadar baş edilebilir ? Her şeyin ortasında bir genç...