Lütfen okuyun !
İkinci kitap olmayacağı için oy verenlerin hatrına bu kitabı uzatmaya karar verdim :D görüş bildiren oy veren herkese defalarca teşekkür ederim. Umarım devam etme fikrim hoşunuza gitmiştir. En mantıklısı bu gibi geldi :D biliyorum çok kararsızım ama burcumun özelliğini taşıyorum işte agsjdlfşfks kaç bölüm olur bilmiyorum ama şaşırmaya devam edeceksiniz. Herneyse :D keyifli okumalarrr !
"Çıkma teklifin hala geçerli mi ?" Dedim çocuk telefonu açar açmaz. Geçenlerde beraber olduğum ve adı Arda olduğu için onu terslediğim çocuk şaşırmış gibiydi. Karşı taraftan ses gelmeyince bıkkınlıkla iç çektim.
"Hemen cevap vermezsen hayır olarak kabul edeceğim. 3,2..."
"Tamam Ece !" Çocuk birden kulağıma cırladığında telefonu yanağımdan uzaklaştırdım ve iç çektim. Tekrar kulağıma yaklaştırdığımda şartımı söyledim.
"Tabi sana farklı bir isimle sesleneceğim. O adı kullanmaktan nefret ediyorum. Kabül mü ?"
"Gerçek ismim Kerem zaten. Sadece Arda ismine alışmaya çalışıyordum. Yeni tanıştığım kişilere genellikle adımın Arda olduğunu söylerim. Eh, artık sevgilim olduğuna göre bana Kerem diyebilirsin. Arda tanıdığım birinin adıydı. Onu kaybetmiştim..."
Sözünü bölmek zorunda kaldım. Çünkü fazla konuşuyordu. Hiç susmayacak gibiydi. Geveze değil de daha çok genç olmasına bağlıyordum. "Akşam ilişkimizi kutlamak için restauranta gidelim o zaman. Nereye gideceğimize ben karar vereceğim. " telefonu suratına kapatarak koltuğa yayıldım. Gidip bir duş almam ve sigara kokusundan kurtulmam gerekiyordu. Dün Arda'yla karşılaşmamızdan beri ağzıma bile sürmemiştim zaten ve sigaranın boşluğunu yemek yiyerek kapatmaya çalışıyordum.
Ediz'e ait olduğunu öğrendiğim restaurantın önüne geldiğimizde duraksadım. Yanımda Kerem vardı ve elini belime koyarak bana olan yakınlığını hissettiriyordu. Yoksa asıl Arda'yı düşünmekten onun varlığını unutabilirdim.
"Bir sorun mu var ?" Dedi kulağıma eğilerek.
Hızla gözlerimi kırpıştırarak restaurantın tabelasına bakmaya son verdim.
"Ece Restaurant. " dedim fısıldayarak ve çizmelerimi öne atarak içeri girdim. Kerem ne olduğunu anlamadan karşıma dikildi ve dişlerini göstererek bana bakarken kapıyı ardına kadar açtı.
Naziklik yapmaya çalışıyordu ama benim hareketlerine kafa yoracak zamanım dahi yoktu. Hışımla içeri girerek mutfak kapısını aradım.
Ediz burayı yaptırırken epey para harcamış olmalıydı. Duvarlarda gümüş mumlar vardı ve desenli duvarı aydınlatıyordu. Yerler fayansla döşenmiş, yuvarlak masalar dağınık bir şekilde yerleştirilmiştim. Ortadaki avizenin elmaslarına benzer elmasların olduğu vazolar da masaları süslüyordu ve sahneden müzik aletleri çalan birilerini görebiliyordunuz.
Kendimi derin bir iç çekmekten alamadım çünkü Ediz de hayatını düzene sokmuş gibiydi. Acı çeken yalnızca ben miydim ? Ezgi'nin ne yaptığını merak ederek Kerem'in işaret ettiği masaya ilerledim. Etrafta tanıdık yüzleri ararken Kerem sandalyemi geri çekerek ona bakmama neden oldu. Musum, iyi kalipli, nazik bir çocuktu ama yanlış kişiyi seçmiştim. Elbette onu sevdiğim için buraya getirmemiştim. Arda nişanlımla tanışmak istemişti. Bana pişmiş kelle gibi sırıtan Kerem de nişanlım oluyordu işte. Ona özür diler gibi baktım farkında olmadan. İçten gülümsemesiyle benden uzaklaştı ve karşıma geçti. Bir garson masamıza gelerek menüleri bıraktığında Ece'yi gördüm. Küçük kız sahnenin önündeki alanda zıplıyor, müziğe eşlik etmeye çalışıyordu. Siyah saçlarını taçla tutturmuştu. Kırmızı bir elbisesi vardı ve ayakkabıları da siyahtı.
"Ece !" Kerem'in sesiyle yerimden sıçrayarak gözlerimi kızdan uzaklaştırdım. "Ne sipariş vereceksin ?" Dedi bu sefer.
"Sen ne alıyorsan. Yalnız içki istiyorum. "
Kerem'i beklemeden tekrar kız çocuğuna döndüm. Aynı yerinde olmadığını görünce etrafa bakındım. Arda çocuğu alıp götürmüş müydü yoksa ? Ben niye onu görememiştim ?
Kerem siparişleri söylerken bardağıma su doldurdum ve büyük yudumlarla suyu içtim. İçim yanıyordu adeta. Yaptıklarımın bedelini cehennemde çekecektim kesin. Ah, saçmalıyorum şuan. Arda nerede ? Ediz nasıl bu kadar iyi bir restaurant açabilmişti ?
"Patronunuz burada mı ?" Dedim Kerem'in sözünü keserek. Garson başını olumlu anlamda salladı.
Zorlukla yutkunarak teşekkür ettim ve etrafa bakınmaya devam ettim. Restaurant kalabalık sayılırdı ve yüzleri seçmekte zorlanıyordum. Ne zaman Kerem'e dönsek mavi gözlerine dalıyor bir süre sonra da onda Ediz'i görüyordum. Siyah saçları gözlerinin önüne düştüğünde de Arda aklıma giriyordu. Sanki parfümünün kokusunu alıyor gibi oluyordum.
"Dans edelim mi ?" Kerem'in gülümseyen yüzüne baktığımda reddedemedüm ve uzattığı elini tutarak sandalyemden kalktım. Sahnenin karşısına geldiğimizde beni şaşırtarak kendi etrafında döndürdü. Kızmamıştım çünkü dönerken restauranta göz gezdirmiş ve Arda'yı görmüştüm. Hemen Kereme'e dönerek bu akşam ilk defa gülümsedim. Kerem'in de şaşırdığını elimi gevşettiğinde fark edebildim. Neden şaşırdığını umursamayarak onu dürttüm ve bana bakmasını sağladım.
"Nişanlımmış gibi yapacaksın. Beni çok seviyorsun ve benim için dünyayı karşına alırsın. "
"İyi de neden şimdi..." Onun elini kavrayarak peşimden sürüklemeye başladım. Kalabalığın arasında çıkarak Arda'ya yaklaştığımda sırtı bana dönük olduğu için geldiğimi görmemişti. Kerem'i yanıma çekerek elini belime koymasını sağladım. İşaret parmağımı Arda'nın omzuna koyarak onu dürttüğümde bize döndü ve bakışları ikimizin arasında gidip geldi. Siyah takım elbisesinin içinde babasını andırsa da kulağındaki küpe bütün ciddiyeti bozuyordu. Şimdi ne iş yaptığını merak etsem de düşüncelerden kurtularak gülümsedim.
"Nişanlımı sormuştun hani. " kerem'i işaret ettiğimde dudağının kenarı dalga geçer gibi yukarı kıvrıldı. Kerem'in genç olduğunu anladığı için böyle bir tepki vermiş olmalıydı.
Arda pantalonunun cebinden elini çıkartıp Kerem'e uzattığında Kerem tereddüt eder gibi bana baktı. Gözlerimi devirdim. Kerem'e okulda ne öğretiyorlardı ki ? Çocuk işte. Daha büyük birini seçmiş olmalıydım.
"Nişanlandığından haberim yoktu, Kerem. Tebrik ederim. "
Ne olduğunu anlamayarak defalarca gözlerimi kırpıştırdım. Arda Kerem'i tanıyor muydu ? Kardeşler miydi ? Aklıma Serdar Bey'in ailelerini öldürdüğü geldi. Kardeş olamazlardı. Nerden tanışıyorlardı ?
Sinirle dudağımı dişlerken "Lanet olsun. " diye mırıldandım farkında olmadan.
İki erkek de aynı andan bana döndüğünde beni duyduklarını anladım. Arda gülerken Kerem sıkıntılı gibi iç çekti.
Şans bir kez olsun benden yana olamaz mıydı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekle Yüzleşmek
RomanceArda'nın sırları, Ediz'in geçmişi, Ece'nin duyguları, Ezgi'nin ailesi... Aşk, dostluk ve aileyle ilgili duymak istemediğimiz gerçekler canımızı ne kadar yakabilir ? İhanetler ve yalanlarla nereye kadar baş edilebilir ? Her şeyin ortasında bir genç...