Ediz'in arabasına binerken gözlerim öğrencilerin arasında Arda'yı arıyordu. Çıkış zilinin çalmasıyla beraber Ediz koluma yapıştığı gibi beni otoparka getirmişti. Arda, okulda buluşacağımızı söylediği halde bütün gün ona rastlamamış olmak beni meraklandırıyordu. Endişelenmiyor da değildim hani.
Ediz arabayı çalıştırıp okulun bahçesinden çıkmadan önce kapının önündeki Ezgi'yle göz göze geldim. Sırtını duvara yaslamıştı ve sinirli görünüyordu. Kıskanmıştı.
Ediz'in sesiyle ona döndüm. "Alışverişe gidip yiyecek bir şeyler almak ister misin ?"
"Evde yemek yok mu ? "
"Hamur işi ve hazır yiyecekler var. Annem eve pek uğramadığı için kendi başımın çaresine bakmam gerekiyor. "
"Dostum, misafir umduğunu değil, bulduğunu yer. " dedim alaycı ses tonumla ve radyodan hareketli bir şarkı açtım.
"O zaman, alışverişe gidiyoruz. " Ediz gülerek radyonun sesini kıstı. Yüksek sesle dinlemeyi seviyordum ama ben. Sesi tekrar yükseltmek için tuşa uzandım.
"Evdekilerden yiyebileceğimi söyledim sana. "
"Misafir değilsin. Bulduğunu yemeyeceksin. " tekrar sesi alçalttı.
"Hey ! Yüksek sesle dinlemek istiyorum. "
"Yoldan geçenler bile duyabilir. Mızmızlanma. "
"Yaralıyım ben. Bana bağırma !" Gülerek yaralarla dolu kolumu gösterdim ve radyonun sesini yükselttim. Tekrar.
"Çocuk gibisin. Eskiden de bu kadar yüksek sesle dinlerdin. Kulakların acımıyor mu ?" Saçımı çekiştirmeye başladı. Bir yandan da direksiyona hakim olmaya çalışıyordu.
"Kaza yapacaksın ! Arabayı durdur da öyle sataşayım sana. "
"Bak, hala mızmızlanıyor !"
Elini saçımdan çektikten sonra gözlerini yola dikti. Bende onu taklit ederek yoldan geçen insanlara bakınmaya başladım.
Bunca yıl sonra Ediz'le bırakın aynı okulda olmayı, aynı arabada olmayı bile ummuyordum. Benden nefret etmekle sonuna kadar haklıydı. İhanetimle onu küçük yaşta sarsmıştım. Arkamdan bu kadar üzülmüş olduğunu bir kere bile düşünmemiştim. Hep daha beter durumda olanı kendim sanmıştım. Belki de buna inanmak istemiştim. Onun acı çekmeden hayatına devam ettiğine inanmak istemiştim.
Bir zamanlar en yakın arkadaşım olan insana gönlümü kaptırarak hata yapmıştım ve hatamın bedelini de ona ödetmiştim.
"İşte geldik. "
Ediz'in sesiyle düşüncelerimin arasından sıyrıldım. Arabanın kapısını açmadan önce bana gülümsedi. Kendimi kısa süre toparlayarak koluna girdim. Güvenlikten geçerken aramızdaki bağ kısa süre de olsa koptu.
Ediz alışveriş arabasını kavrarken önüne geçtim.
"Akşam ne yiyoruz peki ? Yemek yapmayı biliyor musun ?"
"Yemek yapmayı bilseydim dondurulmuş yemek yer miydim ?" Dedi alayla.
"Bende yemek yapamıyorum. Ne halt yicez ?" Dudaklarımı büzerken arabanın tekerleklerinin üstüne çıktım. Ediz arabayı iterken nereye gittiğimi göremiyordum ama en azından onu görebiliyordum, sevgilimi.
"Sen kızsın. Nasıl olur da yemek yapmayı bilmezsin ?" Derken bir paket gevrek aldı.
"Benim annem çalışmayıp yemek yapıyor. " bakışlarımı ondan kaçırıp raflara diktim. Bir paket makarnayı kaptığım gibi arabanın içine attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekle Yüzleşmek
Roman d'amourArda'nın sırları, Ediz'in geçmişi, Ece'nin duyguları, Ezgi'nin ailesi... Aşk, dostluk ve aileyle ilgili duymak istemediğimiz gerçekler canımızı ne kadar yakabilir ? İhanetler ve yalanlarla nereye kadar baş edilebilir ? Her şeyin ortasında bir genç...