Bizi hayata bağlayan sevdiklerimizdir. Onlarla üzülür, onlarla ağlarız. Onların ihanetleriyle yıkılırız en çok ve yine onların sayesinde gülümsememiz yüzümüzden hiç eksik olmaz. Bir süre sonra gülümsemek de alışkanlık haline gelir. Tıpkı onlara olan sevgimizinde alışkanlık haline gelmesi gibi.
Ama ben henüz alışkanlık aşamasına geçemedim. Yüzüm yeterince gülmedi belki de. Şimdi de gülmüyordu çünkü davetsiz bir misafir doğum günüme gelerek herkesi şaşırtmıştı. Ukala bir tavırla gülümserken elinde koca bir buket beyaz gül taşıyordu. En sevdiklerimin arasında kötü nam salmış olan çocukluk arkadaşım, Ediz.
"Amacım, yüzünü güldürebilmekti. " dedi gülerek ve salona girdi.
"Sevindim. Sadece şaşırttın. " yalan değildi. Onu özlemiştim ve aklım sürekli ondaydı. Çünkü, kendisi şizofren gibi davranışlar sergiliyordu. Bu da onun için endişelenmem için geçerli bir sebepti.
"Kimse beni davet etmedi zaten. " dedi salondaki balonlara ve süslere bakarak. Ardından gözleri hemen arkamda duran Arda'nın gözlerine takılı kaldı. "Pek kalabalık olmadığı için alınganlık yapmıyorum. Senin için. " elindeki gülleri bana uzatırken arkamda Arda'nın gerildiğini hissettim.
"Teşekkür ederim. " gülümsemeye çalışırken Ezgi'nin bakışlarını üstümde hissediyordum.
"Beyaz güller..." Dedi Ediz. Cümlenin devamını söyleyip söylemememekte kararsız gibiydi. "...masumiyeti temsil ederler. "
"Biliyorum. " dediğimde anlayışla gülümsedi.
"Üvey kardeşlere söylemiştim aslında bunu. Demek istediğim, bence artık aramızdaki duvarların erimesi için doğru zaman. "
"Seninle barışmak gibi bir niyetim yok. " Arda tıslar gibi konuşmuştu. Yine o sevmediğim kişiye bürünmesine izin veremezdim. Arkamı döndüğümde tahmin ettiğimden çok daha yakın olduğumuzu fark ettim. Öyleki, dönüşümle alnımı çenesine çarpmıştım. Umursamamıştı bile. Ya da belki şuan Ediz'e kafayı takmış durumda olduğu için fark edememişti.
"Ben, barış teklif ediyorum. "
"Bende geldiğin yönden geri gitmeni teklif ediyorum. Yoksa..."
"Yoksa, ne olur ? Üvey babanın adamlarını başıma toplayıp beni öldürür müsün ?" Ediz lafa girmesiyle bana daha da yaklaştı. Amacı bana değil de, Arda'ya yaklaşabilmekti aslında.
"Hayır, bunu kendi ellerimle yapmak daha zevkli olur. " Arda'nın sesindeki soğuk tınıyı duyduğumda kötü adama dönmesini engellemek için çok geç olduğunu fark ettim. Beni sağ tarafa itleyerek önünü açarken Ediz'le çok kısa bir süre göz göze geldik. Her ne kadar bir saniye sürse de bir daha aklımdan çıkmayacak gibiydi. Gözlerindeki telaş, panik ve Arda'nın yüzüne hedef almak yerine beni tutmak için uzanan eli.
Başımı sehpanın kenarına çarptığımda sıkıntıyla iç çektim. Ne biçim doğum günü partisiydi bu ? Kulaklarımda nihayet olanları uzaktan seyretmeye son veren Ezgi'nin bağırışları ve kemiğe çarpan başka kemik sesleri çınlıyordu. Zar zor ayağa kalkıp arkama döndüğümde Arda'nın Ediz'in yakasına yapışmış olduğunu ve aralıksız yumruklarını Ediz'in yüzüne savurduğunu gördüm. Arda'nın altında çaresizce yatan Ediz'in yüzü kan içindeydi ve gelen her darbeyle inliyordu. Erkek arkadaşım, kararlılık ve soğukkanlılıkla onu döverken Ezgi de engel olmaya çalışıyordu. Ama çabaları başarısız kalıyordu.
Elimi sol yanımda yumruk yaptığımı fark ettiğimde çok geçti. Öfkem bedenimi ele geçirirken yanlarına gelerek Arda'yı tüm gücümle Ediz'den uzaklaştırdım. Şansıma Arda soluk soluğa kaldığı için duraklamıştı ve bu da işime yaramıştı. Ayağa kalkıp onun karşısına dikildiğimde ifadesizce bakıyordu. Arkamda Ezgi'nin Ediz'i yatıştırdığını duyuyor, Ediz'in de ağzında biriken kanı yere tükürdüğünü tahmin ediyordum. İçim, Ezgi olduğu için rahat etmişti.
Arda'nın göğsü hızla inip kalkarken tokatımı suratına patlattım. Şaşkınlıkla bana baktı. Çıkan sesle ev sessizliğe bürünmüştü. Ediz ve Ezgi de şaşırmıştı belli ki.
"Sen, sevgilim. " dedim işaret parmağımı ona doğrulturken. Ona defalarca tokat atmak istiyordum ama sinirlerime hakim olmak zorundaydım.
Arda gibi birine dönmeyi istemiyordum.
"Bambaşka birine dönüştüğünü görmeye katlanamıyorum. "
"Ediz denen herifin sana..." Öfkeyle bağırmasına aldırmayarak konuşmaya devam ettim.
"Ediz'e de bir kere daha dokunursan bedelini kalbini kırmamla ödersin. Ediz'e asla dokunmayacaksın. Beni öldürse bile. "
"Seni öldürmem. Asla. " Ediz'in dediklerine de aldırmadım.
"Ediz, bir daha habersiz gelmeyeceksin. Yoksa, ikiniz de beni kaybedersiniz. "
Arda alayla gülerken kahkalarını tok bir ses böldü. Arda birden atılarak arkama doğru hamle yaparken Ezgi'nin adını haykırdı. Aynı anda Ediz de Ezgi'nin adını haykırınca merakla arkamı döndüm. Parkede yatan Ezgi'yi ve yanında telaşla onu uyandırmaya çalışan iki erkeği gördüğümde çok kısa süre de olsa kıskanmıştım ama Ezgi'ye zarar geldiğini hatırlayınca endişeyle yanına diz çöktüm.
Hastahane kokularından nefret ediyorum. Şimdi de koridorda oturmuş, doktorun çıkmasını bekliyoruz.
"Sen hep uğursuzluk getiriyorsun bize. " diye kükredi Arda. Sakin olması ve biraz da güç alabilmek için elimi yanağına koyarak ona sarıldım ve başımı boynuna dayayarak dikkatini çekmeye çalıştım. Ediz de karşımda oradan oraya yürüyordu. Arda'nın dediklerini umursamamasına şükrediyordum.
Arada endişeyle Ezgi'nin olduğu odaya bakıyordu. Ben nasıl onun gözünde değerliysem, Ezgi de onun için değerliydi. Bunu şimdi daha iyi anlıyordum.
Kapı açılıp doktor dışarı çıktığında üçümüzde o tarafa gittik. Arda elimi sıkıca tutarken iyi haber olması için dua etmeye başladım.
Duyduklarım kulaklarıma dolarken bunun iyi haber mi yoksa kötü haber mi olduğunda emin değildim.
"Genç kızımızın bir sorunu yok. Yalnızca hamile. Tebrikler. " doktor gülümseyerek bize baktıktan sonra uzaklaşmaya başladı.
"Bu çok kötü oldu. " Ediz en yakın koltuğa oturduğunda başını ellerinin arasına aldı. Yanına gidip merakla onu dürttüm.
"Neden ? Sorun ne ?"
"Bu çok kötü oldu. " dedi tekrar. Onu dürtmeye devam ederken Arda'nın da bize doğru yaklaştığını duydum.
"Ediz, söylesene nedenini. "
"Çok kötü oldu. "
Sinirlerime hakim olamıyordum. Bu kadar sorunun üst üste gelmesi canımı sıkıyordu.
"Ediz, söyle ! Nedenini söyle. Bir şey de ! Bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarlama !" Diye bağırdığımda Arda kolumu çekerek beni susturmaya çalıştı. Hastanede olduğumuzla ilgili birşeyler mırıldanıyordu ama onu dinlemekten çok Ediz'e odaklanmıştım.
"Çok kötü. " diye mırıldandı son defa. İyice sinirlenerek yüzünü ellerinden kurtardım ve bana bakmasını sağladım. Başını kaldırdığında mavi gözlerinden akan yaşlar ve çaresizce titreyen alt dudağını görmem ona sarılmama yetti.
Şimdiiiiikkk. Her bölüm bir olay, heyecan farkındayım :D ama yoksa heyecanlı olmuyor :S umarım sizi meraklandırabilmişimdir :D Ediz neden ağlıyor acaba ?
Yeni kapak nasıl olmuş bu arada ? İçime pek sinmedi gibi. Beğenmezseniz yenisini yapacağım. Asıl söylemek istediğime gelirsek ben diğer hikayemi uzun süre önce silmiştim. İçime sinmedi, malum. Geçen gün de yeni bir hikaye yazdım ve yayınladım. Belki aranızda okuyanınız vardır. Okumanızı tavsiye ediyorum çünkü bu sefer kurguya falan çok kaptırdım kendimi. Okunmasa bile bölüm yayınlarım o derece sevdim :D size okumanızı tavsiye ediyorum. Henüz tanıtım gibi oldu o yüzden sabırla beklemenizi dilerim.
Gerçekle yüzleşmek yeni bölüm de bir daha ki haftasonu. Ama eğer o zamana kadar en az 10 farklı kişi yorum yapmazsa yayın tarihi aksar çünkü son bölüme yapılan yorum sayısı beni hayal kırıklığına uğrattı.
Hadi, bayramınız kutlu olsun canımcımlar ;D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekle Yüzleşmek
RomanceArda'nın sırları, Ediz'in geçmişi, Ece'nin duyguları, Ezgi'nin ailesi... Aşk, dostluk ve aileyle ilgili duymak istemediğimiz gerçekler canımızı ne kadar yakabilir ? İhanetler ve yalanlarla nereye kadar baş edilebilir ? Her şeyin ortasında bir genç...