Bölüm 3

195 12 3
                                    

Öğle Yemeği

          Yemeğimi bile yemeden koşarak spor salonuna ilerlemeye başladım. Spor salonunda pek bulunmazdım fakat bu sefer maskot sapığımı bulabilmek için gitmek zorundaydım. Neden önemsiyorum bilmiyorum fakat önemsiyorum işte.

           "Grace! Nereye?" diye bağırdı arkamdan Ashley.

            "Hiç. Şey. Spor salonuna gitmem gerek. Ponpon kız seçmeleri için."

            "Ponpon kız? Grace biz onlardan nefret ederiz,onlarda bizden. Hatta bizim varlığımızı bile bilmiyorlar,onlar sadece kendilerinden olmayanlardan nefret ederler. Bana gerçeği söyleyecek misin?" dedi tek kaşını kaldırarak.

               "Güzel bir kızım,güzel bir kızsın. Bence beraber katılmalıyız." dedim ve sırıtarak birkaç ponpon kız hareketi yaptım. "Yaşasın Beverly Şeytanları! Ha?" 

                "Kızım sen kafayı yemişsin." kafama hafifçe vurduğunda omuzlarım düştü.

                "Peki tamam. Gerçeği söylüyorum. Justin'e aşık oldum işte. Görmek için gidiyorum. Hem kim onun o mükemmel suratına aşık olmaz ki?" işte bu daha geçerli bir yalandı. Üstelik yalanlarımı desteklemesi için etrafa hülyalı bakışlar atmaya başladım.

                  "Grace sana olan güvenimi gün geçtikçe kırıyorsun." bu sözleri üzerine inanmadığını sanmıştım. Ta ki "Justin'e aşık olmak da ne? Kızım,sana güvenmiştim." diyene kadar.

                   "Aşkın nereden çarpacağını bilemiyorsun Ash. Yapacak bir şeyim yok." dedim ve spor salonuna yürümeye devam ettim.

                   "BARİ KENDİNE AŞIK EDEBİL!" diye arkamdan bütün okulun duyabileceği bir şekilde bağırdı. Ah cidden mi Ash? Şimdi bütün okul Justin'e aşık olma yalanımı öğrendi. Umarım başka biri sanarlar. Umarım.

                      Koridordan döndüm ve merdivenleri inmeye başladım. Fakat arkamdan duyduğum ses durmamı sağladı.

                    "Dur.Dur.Dur. Küçük sürtük beni dinle." Denissa o mükemel ponpon kız arkadaşları ile sanki poz verircesine arkamda sıra olmuşlardı. "Bana Justin'e aşık olmadığını söyle.Sanırım öyle şeyler duydum." gözleri benden alay etmekten farksızdı. Durun bir saniye! Zaten alay ediyordu.

                     "Çünkü benim yanımda şansın olduğunu sanıp da boşu boşuna o merdivenlerden inmek için kendini zorlama. Ezik." arkadaşları ile kıkırdamaya başladıklarında cidden gitmek istedim. Ama Sapık Maskotumu bulmam gerekti.

                      "Hayır. Kızlar bakın ben sadece sevgilime bakmak için gidiyorum.Yani Justin ile bir alakam yok. Benim sevgilim var." dedim kendimden emin bir şekilde. Umarım aşağıda maskotu bulurum. Bulduğum yerde öldürmem gerek.

                      "Sevgilin mi?" bir kıkırdama daha. "Hangi ezik seninle sevgili olmuş olabilir ki? Takım maskotu mu?" 

                      "Evet işte ondan. Lütfen rahat bırakın beni. Ona yemeğini götürmem gerek." 

                       "Elinde yemek görmemiş olsam da konuyu ergenliğinize verip gitmene izin veriyorum. Ama Maskotun Sürtüğü aşağıda çocuklardan herhangi birine yaklaşma. Emin ol bunu istemezsin." eliyle gitmemi işaret ettiğinde bende denileni yaptım ve merdivenlerden aşağıya inmeye devam ettim.

                        Spor salonunun geniş kapısını açılması için iktirdiğimde takımın çalıştığını gördüm. Hepsine teker teker bakarken banklardan birine geçtim ve oturdum. Şaka bir yana Bilinmeyen Numara bunlardan biriydi ama şu an hiçbiri bana bakmıyordu. Sanırım mesaj göndermem gerekecek. İlk telefona bakan benim sapığımdır.

MASKOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin