"Mükemmel tablonuz için teşekkür ederim." diye bağıran Justin'e doğru döndüm. "Zaten hep böyle değil miydiniz? Sizin yüzünüzden asıl kırılan biri varsa o benim ve toparlayamıyorum. Toparlamaya çalıştığımda bu piç ortaya çıkıyor ve mahvediyor. Bir kere bile sordunuz mu Justin nasılsın neyin var falan diye? Her zaman birbirinizi gördünüz değil mi? Çünkü siz mükemmel bir aşk yaşıyorsunuz,kimse size karışamaz falan filan. Ama bir kez bile düşünmediniz ve beni yanınızdaki kuyruk olarak gördünüz." bize doğru yaklaştığında parmağını Daniel'e uzattı. "Ve sen... Sürekli duygusallık yaratıp kızın bütün ayarlarıyla oynuyorsun ve birisi en ufak bir şey söylediğinde arkana bakmadan kaçıyorsun. Ah doğru birisi bir şey söylemeden de kaçarsın değil mi? Grace'e gerçekleri anlatmamı ister misin Daniel?" dedi. Gerçekleri merak etmeye başlamıştım ve bu yüzden hiç konuşmayacaktım. Nasıl olsa ikisi de şimdi çözülecekti.
"Bunu yapamazsın çünkü bu sefer bende senin ne haltlar yediğini anlatırım." dedi bu sefer Daniel. İşte işler karışmaya başlıyordu.
"Sen kaşındın." dedi Justin ve bana döndü. "Daniel'in seni benim onu tehdit ettiğim için değilde bir kız için terk edip gittiğini biliyor muydun Grace?" bu sözler karşısında donup kaldım. Ve ağzımdan çıkan tek kelime "Ne?" olmuştu. İşte yine başlıyorduk. Kırılmaya hazır olmam gerekiyordu.
"O gün senin oraya gelip bizi dinlediğini bildiği için aklı sıra bir oyun oynatmıştı. Senin dinlediğin yani benim Daniel'i tehdit ettiğim konuşma gerçek değildi. Asıl gerçek Daniel'in tatile gittiği yerde bir kız bulması ve onu senden daha fazla sevmesiydi. Değil mi Daniel?" dedi ve Daniel'e baktı. Daniel ciddi anlamda sinirlenmiş gözüküyordu.
Justin bana döndü ve konuşmaya devam etti. "Bu kızın kim olduğunu bilmek ister misin? O kız Ashley'nin ta kendisiydi yani sanırım en yakın arkadaşlarından biri senin arkandan en başından iş çevirmiş. Tabi o zamanlar arkadaş değildiniz fakat o senin Daniel'in eski sevgilisi olduğunu bile bile seninle arkadaş olmayı kabul etmiş. Ve aynı zamanda o iyi biri değil Grace... Daniel onun yanındayken seninle ilgili konuşmaya başladığında kafayı sana takmıştı ve sana iyi şeyler yapacak gibi görünmüyor." dedi ve bana acıyan gözlerle baktı. "Sana bunları anlatıp seni kırmak istemezdim ama daha fazla kırılmaman için bunu yapmak zorundaydım. Beni anlıyorsun değil mi?" dedi ve elimi tuttu. Usulca başımı salladığımda Daniel onun eliyle benimkileri ayırdı.
"Asıl kaşınan sensin Bieber. Ben daha kozlarımı oynamamıştım." dedi ve hafifçe sırıtıp bana döndü. "Bieber seninle sevgiliyken Maskot'un ben olduğumu bilmesine rağmen sana söylemedi. Ve o da Ashley ile aynı kaderi paylaşıyor çünkü sende benim hakkımda konuşmaya başladığında o da bana kafayı taktı. Ve ne yaptı biliyor musun? Seninle yaptığı çoğu şeyi bana mesaj yoluyla aktardı. Sırf kıskandırmak için özellerinizi bana gönderdi." dedi ve sustu.
Hala daha kimin yanında kalmak istediğime karşı bir karar vermem gerekiyordu. Ya kapıdan içeriye girip ikisini de burada bırakacaktım ve yeni bir başlangıç yapacaktım, ya Daniel'e gidip aldatılmayı ve kandırılmayı gururuma yedirecektim ya da Justin'e gidip onun hırslarına yenik düşmesinin bir parçası olacaktım. Şu an hayatım için önemli bir karar vermem gerekiyordu ama ben karar vermeden her şeyin hallolmasını istiyordum. Biliyorum imkansız ama bunu yapmak istiyordum.
"İkinizde iğrençsiniz." dedim kafamı sallayarak. "İkinizde ayrı şekillerde beni kullandınız ve sizin yaptığınız aşk veya sevgi için değil. Birbirinizi yenmek için beni kullandınız. Ve şimdi bir kazanan seçmek için buradasınız beni kazanmak için değil. Her şeyin bir kazananı olur fakat ben burada bir kazananı görmek istemiyorum çünkü tekrardan bana ne yapacağınızı bilmiyorum. İkinize de teker teker şans verdim fakat siz bu şansları umursamadınız ve istediğiniz gibi kullandınız. Beni kırmak istemediğinizi söylüyorsunuz fakat ben hayatım boyunca sizin dışınızda kimse tarafından kırılmadım. İkinizde birini seçmemi istiyor fakat ben seçim hakkı kullanmayacağım. Bir seçimim olacaksa o da şudur;EVİMDEN DEFOLUN!" ikisine de kapıyı göstererek bağırdıktan sonra anahtarla kapıyı açtım ve içeriye girdim.
Kapının kenarında annemi görmem ile ağlayarak ona sarıldım. Şu an ihtiyacım olan tek şey onun bana söyleyeceklerini dinlemekti ve ne yapmam gerektiğini öğrenmekti. Çünkü onun bana yardım edeceğini biliyordum.
"Kalp kırıklıklarını iyi bilirim." dedi annem merdivenlerden çıkarken. "Bütün kadınlar senin yaşındayken bunları yaşarlar ve böyle şeyleri yaşadıktan sonra ileride nasıl biriyle hayatlarını sürdürmek istediklerini bulurlar." diye de devam etti odama girip yatağıma doğru ilerlerken.
"Kandırdılar anne. İkisi de beni kandırdı ve şimdi onları seçmemi bekliyorlar." dedim ve yatağıma yattım. Evimi,odamı ve annemi özlediğimi o anda hissetmiştim. Ben oraya gitmek falan istemiyordum sadece bazı şeyler düzelir umuduyla gitmiştim fakat daha kötü olmuştu.
"Daniel ile sevgili olduğunda da,Justin ile sevgili olduğunda da ben senin annendim ve her şeyin farkındaydım. Onlar sana iyi gelmiyorlardı fakat belki değiştirebilirsin diye bir şey yapmamıştım. Ama emin ol eğer bilseydim kurtarmak için her şeyi yapardım." dedi ve saçımı okşadı.
"Kapıya geldiğinde o kadar şaşırmıştım ve mutlu olmuştum ki bir an aşık olduğumu sandım. Fakat daha sonra Justin'i de orada görünce onda da aynı şeyi hissettim. Anne ikisine de aşık değilim değil mi?" dedim anneme yaşlı gözlerle bakarak. Eğer böyle bir şey varsa bu bana sürtük gibi hissettirirdi.
Annem güldü ve kafasını salladı. "Hayır fakat öyleymiş gibi davranabilirsin. Bak aklıma bir fikir geldi. İntikam fikri." dedi ve planı anlatmaya başladı.
Bu planı sevmiştim çünkü hem intikam alacaktım hemde biraz eğlenecektim. Belki onların duygularıyla oynayacaktım fakat onlar benimkiyle oynamışlardı ve benim buna hakkım vardı.
Annem intikam fikrini anlattıktan sonra güldüm ve ona sarıldım. "O zaman bu intikamın adı da "MASKOT HAREKATI" olsun." dediğimde annem güldü ve başıyla onayladı.
"Şimdi sen biraz dinlen ve daha sonra ikisine de kararını verdiğin mesajını atarsın." dedi ve beni yalnız bırakıp odadan çıktı. Ve bende kendimi uykuya teslim ettim.
