0.1

68 3 5
                                    

      Kendimi iyi hissetmemden fırsat kollayarak telefonumu elime aldım ve plan için ilk olarak Justin'i aradım. İkinci çalışta açtığında da konuşmaya başladım. 

      "Alo?" dedim karşı taraftan ses gelmesini bekleyerek. Sanırım tahmin ettiğim gibi evde oturuyor ve içiyordu veya kafasını dağıtmak için bir şeyler yapıyordu. Ama emin olduğum şey bir şey yaptığıydı.

      "Grace?" dedi telefonun diğer ucundan. Gülümsediğini ses tonundan hissedebiliyordum ve benim için önemli olan da buydu.

     "Justin... şey... ben sana kararımdan bahsetmek istiyorum." dedim ve biraz bekledim. Meraklanması güzel bir şey olabilirdi yani annem öyle demişti ve ben bu yüzden onu yapıyordum. Birkaç saniye bekledikten sonra devam ettim. "Çok düşündüm ve senin daha haklı olduğunu düşünüyorum. Yani bu biraz benim için zor oldu fakat doğru kararı bulduğumu düşünüyorum. Ve... yarın iskelede buluşalım mı?" olabildiğince hüzünlü olmaya çalışarak konuştum. Umarım yemiş olur...

      "Ah,ben bu konuda ne diyeceğimi bilmiyorum ama teşekkür ederim... yani benimle buluşmak istediğin için. Her neyse yarın öğlen almaya gelirim." dedi heyecanla. Onlara bunu yapmak istemiyordum fakat beni kırmışlardı. Bende bir şey yapmak zorundaydım.

     "Yarın görüşürüz." dedim ve görmeyeceğini bile bile de olsa gülümsedim.

     "Yarın görüşürüz." dediğinde de telefonu kapattım ve kendimi yatağa attım. Birinci aday bitmişti ve şimdi ikinci adaya başlıyorduk. Daniel'de biraz üzülüyordum çünkü durumları siz biliyorsunuz. İyi tarafım yapmamam için can çekişirken,kötü tarafım "intikam" adını damarlarımda dolaşan kan kadar ihtiyaç olduğunu savunuyordu.

     Ve bende aradım. Bazen kötü tarafımı dinlerim çünkü cazip gelen yer orası olur. Biliyorum bu kötü bir şey ve günah kazanıyorum fakat bilirsiniz işte kiliseye gidip günah çıkarırsam her şey çözülmüş olur. Tanrı umarım ufak tefek hataları kabul ediyordur.

     Toplam dört çalıştan sonra ancak açabilmişti ve ben açtığı anda ona "Alo?" sesi gönderdim. Bunu neden yaptığımı biliyor musunuz? Hayır,bende bilmiyorum fakat sadece ben değil herkes bunu yapıyor. Kim "Alo?" demeden telefon konuşmasına başlar ki?

     "Alo? Grace? Sen misin?" dedi hafif titrek bir sesle. Büyük bir ihtimalle o da televizyon karşısında romantik filmler izleyerek ağlıyordur çünkü onu tanıyorum. Zaten dışlanmasının büyük bir bölümünü o filmleri izlemesi oluşturuyor. İnsanlar onu kadın gibi buluyor.

     "Evet,benim." dedim ve devam ettim. "Ben seni aradım...çünkü... çok düşündüm ve senin haklı olduğunu ve benim en büyük aşkımı küçücük bir olay yüzünden kenarı atamayacağımı düşündüm. Bu yüzden yarın kafeye gelir misin? Orada olacağım." dedim. Planda önemli olan ikisinin aynı yerde uzun süre bulunmamasıydı. Fakat bazı şeylerden daha sonra şüphelenmeye başlamaları gerekiyordu. Yani ikisini birbiriyle aldatmış olacaktım. Olay buydu.

     "Tabii ki. Kaçta orada olursun?" dedi heyecanlanmış bir sesle. Diyorum ya Daniel'e biraz acıyorum ama o bana acımamıştı.

     "Saat beş gibi oraya geçeceğim." dedim ve dudağımı ısırdım. Umarım uygun olur ve gelebilir.

     "Peki,bende orada olacağım." dediğinde sırıttım.

     "Yarın görüşürüz." dediğimde o da bana aynı şekilde karşılık verdi ve daha sonra telefonu kapatıp yanıma koydum.

       Uyumam gerekiyordu ve bende öyle yapacaktım. Yarın uzun bir gün olacaktı.

----------------

MASKOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin