Ayağa kalktıktan sonra sınıftan dışarıya çıktım ve dolabıma doğru ilerlemeye başladım.
"Grace!" Ash arkamdan bağırarak geliyordu. "Bütün bir gündür neredeydin?" ben dolaba ulaştığımda gülümseyerek,pardon sırıtarak yanımda durdu.
"Hiç. Müzik sınıfındaydım işte. Biraz oturmak istedim. Bilirsin ya." dolabın şifresini girip açtıktan sonra çantamı dolabın içinden çıkardım ve birkaç defteri koyduktan sonra çantamı sırtıma taktım.
"Biliyorum, Justin olayı." kafasını salladıktan sonra dudağını ısırdı. "Gidiyor musun?"
"Kafeye erken gitmek istedim. Kafa dağıtmak için." kafe dediğim yer teyzemindi ve ben okul sonraları orada çalışırdım. İlk başta yardım amaçlı gitmiştim fakat teyzem işleri büyüttükten sonra oraya çalışmaya gidebileceğimi söylemişti. İş hayatını öğrenecektim.
"Grace... Bak bu aklımı işgal edip duruyor. Ben senin en yakın arkadaşınım ve sen bana bir şeyi söylemiyorsun. Konu Justin değil,bunu bilmediğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Ya anlatırsın,ya da arkadaşlığımız burada biter. Eğer biz birbirimize bir şey anlatamayacaksak neden arkadaşız ki?"
"Arkadaşlığımızı bitirmek mi istiyorsun? Bitirelim Ashley. Ciddiyim umurumda bile değil." bu sözlerim üzerine telefonu aldım ve ondan biraz uzaklaştım. "Ve konu ne biliyor musun? Senin bütün gündür erkeklerle sürtmek için benim yanıma gelmemen. Eğer düşünseydin ve cidden beni önemsiyor olsaydın yanıma gelir ve öğrenmek için çalışırdın. Ve bunu yapmak için daha önce harekete geçerdin. İşler sonlanmaya başlarken değil." bağırarak söylediğim kelimelerimden sonra arkamı döndüm ve gitmeye başladım.
"Sen gerçek bir nankörsün Grace. Onca yıla değmezsin."
"Cidden mi? BİZ ARKADAŞTIK SEVGİLİ DEĞİL!" cümlemi bitirdikten sonra bu sefer dönüp ona doğru yürümeye başladım.
"Ah bana vuracak mısın Grace? Beni cidden çok korkuttun!" alayla söylediği cümlesinden sonra tam üzerine atlayacaktım ki birinin beni havada yakalaması ile havada kaldım.
"Kızlar,kızlar. Okul kavga etmek için geçerli bir yer değil. Benden size tavsiye bizim gibi dışarıda yapın." kafamı çevirdiğimde beni tutan kişinin Richard olduğunu gördüm. Ona öylece bakarken o beni sakince yere indirdi ve hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarının yanına gitti.
"Richard! SÖYLE BANA SEN MASKOT MUSUN?" arkasından bağırarak söylediğim bu sözler üzerine koridordaki herkes gülmüştü. Aşağılandığını düşünen Richard ise bana döndü ve "Sen kendi yerinden istifa mı ettin yoksa?" dedi.
"Ah,şey. Ben özür dilerim. O manada değil. Her neyse işte." utanç ile başımı eğdikten sonra ayağımla yerde küçük daireler çizmeye başladım.
"Bende öyle düşünmüştüm." dedi ve arkadaşlarıyla ilerlemeye devam etti.
"Maskot mu?" Ashley yanıma gelip kolumdan tuttu. "O şey bu mu? Yani bir maskot?" cidden ilgileniyormuş gibi gözüküyordu. Biraz önce kavga etmiştik ve şimdi beni önemsiyordu. İşte iyi arkadaşların olayı buydu. Her şeyi unutmak!
"Olay sandığın gibi değil." dedim umutsuzca. "Baksana bunda bile her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Ama yemin ederim bunu kendi başıma halledeceğim. Hiç kimseye ihtiyaç duymadan."
