Bölüm 15

130 6 4
                                    

            Daniel'ı tekrardan bulmam gerekti. Maskot'un kim olduğunu biliyordu ve bana bunu söylemek de borçluydu. Bu benim hakkım değil miydi?

            Eve dönüş yolunda bir marketin önünde arabayı durdurdum ve arabadan inip markete ilerlemeye başladım. Sanırım biraz geceyi geçirmeme yardım edecek şeylere ihtiyacım vardı. Çünkü yarın bu dönemin son sınavı olan "fizik" sınavına girecektik ve kesinlikle kötü almamam gerekirdi. En az A almalıydım.

            Kahve bölümüne ilerledim ve kendime üç paket kahve aldıktan sonra kasaya ilerledim. Kasadaki kız elimdekileri geçirdikten sonra aldıklarımı çantama koydum ve marketten çıktım. Tekrar arabaya ilerleyecek iken arabanın önünde arabaya yaslanmış bir şekilde duran Richard'a baktım. Neden buradaydı şimdi?

           "Richard?" dedim düz bir ses tonuyla arabanın kapısını açtığımda. Umursamıyormuş gibi göründüğümü biliyorum ama cidden umursamıyorum.

            "Grace." dedi ve yanıma geldi. "Konuşabilir miyiz?" kafamı olumlu anlamda salladım ve yan kapımı işaret ettim. Bugün ne çok insan benimle konuşmak istemişti böyle.

              "Biliyorum gecenin bu saatinde biraz saçma gelecek fakat sana bir şey söylemek istiyorum. Şu seni rahatsız eden numara hakkında..." işte konu şimdi dikkatimi çekmişti. Devam etmesini işaret ettiğimde konuşmaya devam etti. "Onun kim olduğunu biliyorum."

              "Lafı geveleme Richard. Söyle." şimdide agresif olmuştum. Çok hoş!

               "Bunu söylememi istediğini biliyorum fakat konu öyle değil Grace. O çocuk bizim takımdan ve şu an beni senden haber alabilmek için kullanıyor. Sana bu konuda yardım edebilirim ama sen kimseye bir şey söylemeyeceksin. Sana şunu söyleyeceğim; sadece bütün ipuçlarını birleştir ve bir sonuca ulaş. O sonuç sana kesin olarak kimin olduğunu gösterecek. Ve bir daha sakın tek başına onun yanına gitme. Ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorsun."

               "Ben teşekkür ederim Richard. Uyardığın ve bazı şeyler söylediğin için falan." gülümsedim.

               "Justin'e de dikkat et Grace. O tanıdığın kişi değil." bu sözü üzerine tek kaşımı kaldırdım. "Yani sırları var Grace. Senin gibi..." biraz bekledikten sonra kapıyı açtı ve indi. "Gitmeliyim. Daha sonra görüşürüz."

               O gittikten daha sonra bende ders çalışmak için eve doğru sürmeye başladım.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------

               "Sınav nasıl geçti?" dedi Justin koridorda benim yanımda yürürken. Ona soğuk davranmak istemiyordum fakat dün Richard'ın söylediklerinden sonra pek de sıcak davrandığım söylenemezdi. Ama merhametli olun. Siz olsanız ne yapardınız?

               "Justin." ona döndüm ve durdum. "Benden sakladığın şeyler var mı?" işte çenemi tutamadım.

               "Ne gibi?" Justin hiçbir şey anlamamış gibi bakıyordu. Belki de sakladığı hiçbir şey yoktu, Richard ayırmak için yapmıştı fakat Tanrı aşkına neden böyle bir şey yapmak istesin?

               "Yani sırların." elini tuttum ve ona yaklaştım. "Bana söyle Justin. Biz artık sevgiliyiz."

              "Herkesin sırları vardır Grace. Seninde var ve bana söylemiyorsun bunu biliyorum. Ve söyle bana sen bana sırlarını söyleyecek kadar cesaretli değilken ben nasıl söyleyebilirim?" aslında bir bakımda doğruydu ama ben sorsa söylerdim. Yani... Sanırım.

              "Her neyse. Kötü bir fikirdi zaten." kafamı yere eğdim ve ilerlemeye başladım. Fakat Justin kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.

              "Eşyalarını al,gidelim." nereye olduğunu sormadım çünkü biliyordum. O merak ettiğim şeyler şimdi açıklığa kavuşacaktı. Bende dediğini yapıp dolaptan eşyalarımı aldım ve okuldan çıkmak için kapıya doğru gitmeye başladık.

             "Bak eğer bu seni zorluyorsa yapmak zorunda değiliz." dedim. Çünkü onu bazı şeylere zorlayamazdım.

             "Bu beni rahatlatacak inan bana. Hem sende bana anlatacaksın. Bu bizi birbirimize bağlar."

            "Birbirimize bağlanmamız gerektiğini düşünmüyorum. Justin biz daha yeniyiz. Hemde çok..." bağlanmak konusu beni biraz korkutmuştu bu doğru ama bu benim elimde değildi işte. Daniel ve saçma salak aşk hikayemiz yüzünden bağlanmaktan korkuyordum. "Ben bağlanmak istemiyorum. Ben bağlandım Justin. Küçüktüm ve elimde bir seçenek yoktu. Bağlandım fakat o gitti işte. Beni bıraktı." arabaya ulaştığımızda Justin kapıyı açtı ve binmeme yardım etti.

             "Biliyor musun bende bağlanmıştım. Üstelik o kadar fazla bir zaman da geçmedi üzerinden. Nasıl yıkıldığını biliyorum Grace. Bende yaşadım ve herkes yaşar. Ama hayat her zaman ikinci bir şansı hak eder. Hayattan vazgeçmek için çok genciz." sözlerini bitirdikten sonra gaza bastı.

            "Ben vazgeçmek istiyorum ama. Güzel bir yer değil,kimse masum değil. Kimse bana böyle bir yer olduğunu söylememişti. Daha 18 yaşına basmadan vazgeçeceğimi,bir adamın beni bunu yapmaya zorlayacağını söylemedi."

             "Ama bir adamında seni yaşamayı sevdireceğini söylediler. Bunu ben söylüyorum. Grace biz tek başımıza mükemmel olmayabiliriz ama beraber mükemmeliz. İnan bana buraya yeteceğiz. Ve her şeyin üzerinden geleceğiz."

              "Anlatamayacağımız şeyler var. Üstelik birbirimize... Justin ikimizde bunu yapmak istemiyoruz. Bana yalan söyleme bunu istemediğini ve gittiğimizde başka şeyler anlatacağını biliyorum. Bana asla gerçek sırrını söylemeyeceksin. Çünkü bana güvenmiyorsun. Ne kadar inanıyorum desen de inanmıyorsun işte. Anlatırsan senden uzaklaşacağımı düşünüyorsun ve bende öyle düşünüyorum. Asla kendi bataklıklarımıza birbirimizi almayacağız. Asla buna izin vermeyeceğiz." Justin'e baktım ve devam ettim. "Hayat ikinci bir şansı hak eder ama biz bunu birbirimize vermeyeceğiz. Kaybetmek istemiyorum. Ucuz bir şekilde seni kaybetmek istemiyorum ve saçma şeyler yüzünden zamanlarımızı harcamak istemiyorum. Bana söyle. Hala daha gitmek istiyor musun?"

            "Gitmezsek hiçbir şeye sahip olmayacağız."

            "Gidersek de her şeyimizi kaybedeceğiz." onun Maskot olduğunu söylediğini duymak istemiyordum. Bana zarar verebilme tehlikesi olduğunu düşünmek bile istemiyordum. Tekrardan yıkılmak falan istemiyordum. Onu şikayet etmek ve gitmesini izlemeyi istemiyorum. Biliyorum her şekilde gidecek fakat onun sesini,nefesini ve her şeyini sonsuza kadar kaybetmek istemiyorum. Sonsuzum olmasını istiyordum, sapığım değil.

            "Söylemekten değil duymaktan korkuyorsun Grace. Ama bu böyle gitmeyecek. Bir gün öğreneceğiz."

            "Neyi duyacağım Justin?" gözlerim dolmuştu. "Bana ne söyleyeceksin ki korkacağımdan bu kadar eminsin?"

            "Hiçbir şey. Duymamayı sen seçtin. Seçtiğini yapıyorum ve söylemiyorum. Dediğin gibi kaybetmek istemiyorum. Bende söylemek istemiyorum." arabayı bir yerde durdurdu ve arabadan çıkıp tekerleğe güçlü bir tekme geçirdi.

            "En güvendiğin aşkı bitirip seni paramparça bırakmaya terk ettiğimi söylemek istemiyorum."

            Naber bebekler dkls her neyse artık sınır koymak istiyorum çünkü sürekli yazmaktan kendimi alıkoyamıyorum ve elimdeki bölümler bitti gkfdg

             Sınır: 2 vote ve 2 yorum

MASKOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin