Üç şeyden yoruldum.
Ağlamak, Affetmek, Hayal Kurmak.Akşam kendimi büyük bir yorgunlukla yatağa attım ve Emre'nin gitmeden önce söylediği son sözlerinin içimde oluşturduğu umutla gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Sabah erkenden kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp üzerime güzel bir şeyler giydim ve Duru'yu aradım. Birkaç kez çaldıktan sonra uykulu bir sesle açtı."Ne var kızım ya sabahın köründe."
Gözlerimi devirip "öğlen oldu öğlen!" Dedim.
"Sabahın sekizi Arya! Birde tutmuş öğlen oldu öğlen diyorsun!"
Derin bir iç çekip "artık uzatmasak Duru?" Dedim.
"Tamam hadi söyle ne söyleyeceksen."
"Birazda olsa herşey yoluna girmeye başladı ya hani Duru, bende diyorum ki bugün ikimiz buluşup birlikte kahvaltı yapalım. Tabii sanada uyarsa?"
Uykulu ses tonu yerini neşeli bir ses tonunu alırken "tabii ki uyar kızım! Uzun zamandır beraber bir şeyler yapmıyorduk. Çok iyi düşünmüşsün. Neyse ben şimdi kapatıyorum hemen hazırlanmam lazım. Dur kapatma! Sen şimdi çık bize gel! Çabuk!" Dedi ve bir şey söylemem izin vermeden telefonu kapattı.
Gülümseyerek telefonu çantama attım.
Çantamı koluma takıp ablamın odasının kapısını iki kez tıklattım ve kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Ablam kalkmıştı.
Kaşlarını çatıp bana dönerek "ne oldu? Bir yere mi gideceksin?" Dedi.
Kafamı olumlu anlamda salladım ve "evet, tabii izin verirsen." Dedim.
Derin bir nefes aldı ve "iyi hadi git," dedi. Gülümseyerek "görüşürüz," dedim ve hızla evden çıktım.
Hızlı adımlarla Duru'nun evine doğru yürümeye başladım.
Duru'nun evinin önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı çaldım.
Duru kapıyı yavaşça açıp "nasıl olmuşum?" Diye sordu. Gülümseyerek "fıstık gibi." Dedim.
"İyi o zaman çıkalım."
Koluma girip "bayadır bir şey yapmıyorduk bu çok iyi olacak." Dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım ve "evet güzel olacak. Peki nereye gidiyoruz." Dedim.
"Biraz ileride küçük tatlı bir yer var önce oraya gidip güzel bir kahvaltı yapalım sonrada biraz yürürüz."
"Tamam."
Duru'nun bahsettiği yere geldiğimizde içeriye girip cam kenarında bir masaya oturduk.
Az sonra yanımıza yaşlı tonton bir amca geldi. Gülümseyerek "ne istersiniz güzel kızlarım?" Diye sordu.
Duru büyük bir heyecanla "benim tonton amcam sen bizim masayı şöyle güzelce donat." Dedi. Amca kafasını olumlu anlamda sallayıp yanımızdan ayrıldı.
Kaşlarımı çatıp "sen az önce masayı donat mı dedin?" Diye sordum. Gülerek "evet. Ne oldu ki?" Diye sordu.
Derin bir nefes aldım ve "bizim o kadar paramız var mı?" Dedim. Kaşlarını kaldırıp "ikimizden çıkar o para... Yani bence... Çıkar... Çıkar mı?" Dedi.
"Hiç sanmıyorum Duru."
Yutkunarak "neyse canım bunları yemeğimizi yedikten sonra düşünürüz." Dedi. Fısıltıyla "tamam." Dedim.
Amca masayı yaklaşık yirmi dakika da masayı güzelce donattı. Tam Duru'nun istediği gibi!
Tabağıma salam, peynir ve biraz zeytin alıp koydum.
Çatalımın ucuyla peynirden alıp ağzıma götürdüm ve yavaşça çiğnedim.
Duru aldığı bir dilim ekmeğin üzerine reçeli güzelce sürdü ve büyük bir ısırık aldı. Hızla çiğneyip yuttuktan sonra çayından bir yudum aldı ve "sende ister misin canım?" Diye sordu.
Çatalımla masayı göstererek "eğer canım bir şey isterse masada var alır yerim merak etme." Dedim ve gülümsedim.
"Hadi sen yemene devam et canım."
Duru tekrar önüne döndü ve dediğimi yaparak yemeye devam etti. Tabii bende.
Kahvaltımızı güzelce yaptıktan sonra hesabı istedik. Düşündüğümüzün aksine gelen hesabı kolayca ödeyip çıktık.
"Deniz kenarında yürüyelim mi Arya?"
"Olur. Hem deniz havası iyi gelir."
Birlikte deniz kenarına doğru yavaş adımlarla yürümeye başladık.
Duru koluma girip "bir şey sorucağım ama kızmayacaksın tamam mı?" Diye sordu.
Kaşlarımı kaldırıp "niye kızayım ki? Söyle hadi." Dedim.
Boğazını temizleyip "sen bu Emre'yle hiç konuştun mu?" Diye sordu. Kaşlarımı çatıp "nereden çıktı şimdi bu?" Dedim.
Üste çıkmaya çalışarak "kızmayacağını söyledin az önce. Hem kötü bir şey söylemedim ki. Alt tarafı konuştunuz mı diye sordum." Dedi.
Derin bir nefes aldım ve "niye konuşalım ki biz onla, sevgili değiliz bir şey değiliz yani!" Dedim.
Omuz silkip "şuan değilsiniz ama ileride bir gün olursunuz belki." Dedi.
Gözlerimi devirip "boş konuşma Duru! Ben ona karşı hiç bir şey hissetmiyorum, o da bana karşı! Sadece bebek için! Yani mecburiyetten!" Dedim.
"Amma abarttın!"
"Abartırım tabii! O benim sevdiğim adam değil!"
Derin bir nefes aldı ve "neyse bu güzel gün Emre yüzünden mahvetmiyelim." Dedi.
Kafamı olumlu anlamda salladım ve geçip bir banka oturdum. Duru'da yanıma oturdu ve tıpkı şımarık bir çocuk gibi "pamuk şeker alalım mı Arya?" Dedi.
"Tamam. Alalım hadi."
Birlikte ayağa kalkıp pamuk şeker satan adamın yanına gittik.
Adamdan iki pamuk şeker aldıktan sonra yerimize geri döndük.
Pamuk şekerden küçük bir parça koparıp ağzıma attım.
Telefonumun zil sesiyle elimdeki pamuk şekeri hızla Duru'ya uzattım.
Duru elimdekini aldığında bende telefonu açtım ve hızla kulağıma götürdüm.
"Müsait misin?"
Bu Emre'nin sesiydi.
Derin bir nefes alıp "evet. Bir şey mi oldu?" Diye sordum.
"Bir şey olduğu yok. Sadece bugün bir yerlerde buluşup konuşalım."
Kaşlarımı çatıp "ne hakkında?" Dedim.
"Nişan ve düğün hakkında. Biliyorsun elimizi çabuk tutmamız lazım."
Bu bölüm biraz kısa oldu ama umarım beğenirseniz.
Düşüncelerinizi bana yorum yaparak belirtirseniz sevinirim.😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruj İzi
Teen FictionKİTAP DÜZENLEMEK İÇİN BİR HAFTA İÇİNDE KALDIRILACAKTIR! Arya Bilgen O iğrenç gecenin bana hediyesi bir bebek olmuştu. Bu bebek benim bütün hayatımı mahvederken babasının rahat yaşamasına gönlüm razı gelmezdi. Eğer bende Arya Bilgen isem bunu onun ya...