18. Bölüm

11.4K 355 39
                                    

Eve kendimi büyük bir yorgunlukla attım.

Evde birinin olup olmadığını kontrol etmek için "abla!" Diye bağırdım ama herhangi bir cevap alamadım. Hiç beklemeden odama gittim.

Başımı yastığa koyar koymaz kapının zili çaldı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım.

Hızlıca kapıya gittim. Tolga karışımda duruyordu.

Merakla "bir şey mi oldu?" Diye sordum.

Huzursuz bir şekilde etrafına baktı. Gözleri gözlerimi tekrar bulduğunda "içerde konuşalım mı?" Dedi.

Kafamı olumlu anlamada sallayıp Tolga'yı içeri aldım.

Geçip oturduğunda gülümseyerek "birşey içer misin?" Dedim. Kafasını olumsuz anlamda salladı. Yüzündeki ciddi ifade beni korkutuyordu.

Bu kadar kısa zamanda ne oldu? Neden bu kadar ciddileşti bilmiyorum.

"Arya oturacak mısın?" Dediğinde hâlâ oturma odasının kapısında dikildiğim fark ettim.

Birşey söylemden yanına oturdum.

Gözlerini benim gözlerime dikti. Bana bakan gözlerinde korku, endişe ve büyük bir hayal kırıklığı vardı.

Gözlerinde gördüklerim beni daha çok korkutmuştu.

Tolganın kısık sesiyle kendime geldim.

"Ben... Duydum... Yani senle Emre'yi..."

Ağzım korkuyla açılmıştı. Neyi duymuştu. Yoksa... Hayır bebeği duymuş olmaz olmamalı... Belki de duymamıştı. Yine benim saçma sapan kuruntularımdı. En iyisi hiç konuşmayıp Tolga'nın sözünü bitirmesini beklemek.

Korku dolu sesiyle devam etti. "Bebek... Sen ona bebeğime ben bakarım gibi bir şey söyledin..."

Bana diktiği gözlerin de şimdi sadece korku vardı.

"Ne bebeği Arya? Hangi bebek?"

Kahretsin!

Duymuş... Şimdi tüm yaşadıklarımı ona nasıl anlatacağım. Sakin olmaya çalıştım ve derin derin nefes aldım.

Sesimin titremesine engel olmaya çalışarak yalan söyledim.

"Yanlış duymuşsun. Ben bebek demedim."

Gözlerini yavaşça kapatıp sabırla nefesini içine çekti.

Gözlerini açıp keskin bakışlarını yüzüme çevirdi. "Ben ne duyduğum iyi biliyorum! O yüzden yalan söyleme gerçekleri anlat."

Eğer gerçekleri anlatırsam canın yanacağını biliyorum çünkü bana olan hislerini de biliyorum. Onu kırmak da istemiyorum.

Fısıltıyla "ama gerçekleri duymak bazen acıtabilir..." Dedim.

Ciddi bakışlarını üzerimden ayırmadan "evet gerçekler acıdır ama yalan daha acıdır. Üstelik güvende kaybettir." Dedi.

Çok haklıydı. En iyisi her şeyi anlatmak ve rahatlamak.

"Önce kimseye anlatmayacağına söz ver."

Kafasını yere eğip "söz." Dedi.

Boğazımı temizleyip tüm olanları hiç duraksamadan anlattım. O da hiç kesmeden dinledi ve kafasını yerden hiç kaldırmadı.

Sözüm bittiğinde derin bir nefes aldım ve kafamı eğip ellerimle oynamaya başladım. Bana baktığını hissedebiliyordum.

"Yani Emre'yle bu şekilde nişanlandık ve bu şekilde de ayrıldık. Sana bunları anlattığım için çok pişmanım. Şuan çok utanıyorum."

Ruj İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin