4

575 36 11
                                    




"Seni seviyorum , ama nasıl , avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp , parmaklarımı kanatarak. Kırasıya , çıldırasıya." –Nazım Hikmet

*Kalben-Sadece*

Bu sabah alarmım çalmadan uyanmış , acele etmeden yavaş yavaş hazırlanmıştım. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar dinç hissediyordum kendimi. Ders kitaplarımı çantama koyarken , telefonum titredi. Dünya'dandır diye dikkate almadan çantamı hazırlamaya devam ettim. Telefonum bir kez daha titrediğinde çantamın fermuarını kapatıp , şarjda olan telefonumu elime aldım. İlk gelen mesaja girdiğimde karşıma yeni kurulmuş bir WhatsApp grubu çıktı. Grubun adı, "Polaroid"di , Grubu Dilek Hoca kurmuş , bir de mesaj atmıştı,

Dilek Hoca; Merhaba çocuklar. Artık bu gruptan haberleşip , proje hakkında sohbet edeceğiz. Çoğunuz WhatsApp kullanmasa da , kullananların hepsini ekledim. Bugün öğle arasında etüt odasında toplanacağız. Herkes orada olursa iyi olur.

"Grup mu?" dedim şaşkınlıkla, "Cidden mi?"

Tam uygulamayı kapatıyordum da bir mesaj daha geldiğini gördüm. Gruptan çıkıp gelen mesajın üstüne tıklamamla , yataktan ayağa fırlamam bir oldu, "Oha!" dedim yerimde zıplarken, "Oha! Oha! Oha!"

Şoktan , ne yapacağımı bilmezken koşmaya başladım. Annem ve babamın şaşkın bakışları arasında terliklerimle evden çıkıp Dünya'ların kapısına vurdum. Eğer Haluk amca evdeyse kafamı kıracaktı. Dolunay teyze gözlerini ovuşturarak kapıyı açtığında ona sarıldım -evet Dünya'nın annesinin adı Dolunay. Bu konuya daha sonra geleceğiz- , "Günaydın Dolunay Teyzeciğim!" Yanaklarını sulu sulu öptükten sonra hızımı kaybetmeden Dünya'nın odasına daldım. Hala uyuyordu. Yatağa hızlı bir uçuş yaparken, "Kalk!" diye bağırdım. Tek gözünü açıp hareketlerime anlam veremediğinden boş boş suratıma baktı, "Kalk...Mesaj!" dedim nefes nefese,

"Mısra manyak mısın kızım  , git sabah sabah."

"Ya mesaj...Bak mesaja bak. Bana geldi...Mesaj!"

Sinirle yattığı yerden doğruldu , "Ne mesaj mesaj...Sanki ilk defa mesaj geliyor telefonuna." Elimden telefonu çekti, ekrana baktığında birkaç kere gözlerini kıpraştırdıktan sonra , benim gibi o da ayağa fırladı, "Allah!" dedi, "Mesaj!"

Barlas; Grup mu? Gerçekten delireceğim.

İkimizde gülmeye başladığında, "Ne yazacağım?" Dedim elinden telefonumu alarak, mesajı tekrar okudum,

"İçinden ne geliyorsa onu yaz." Dedi Dünya, "Kendin ol."

Mısra; Bende.

Mısra; Saçmalık.

Mesajı gönderdikten sonra telefonumu cebime tıkıştırdım. Dünya beni baştan aşağı süzdükten sonra gülmeye başladı. Kaşlarımı çattım, "Ne?"

"Şu haline bak. Evden terliklerinle çıkmışsın."

"Ya...Heyecandan ne yaptığımı biliyor muydum?" durdum, "Hayda... Annemlere ne diyeceğim? Neyse...sen hazırlan sonra çıkarız."

Dünya'lardan çıkıp bizim evin kapısını çaldığımda kapıyı babam açtı, "Ne oldu birden öyle koşa koşa çıktın."

Annem mutfaktan bağırdı, "Sakın o terliklerle eve gireyim deme Mısra!"

Terliklerimi elime alıp gülümsedim, "Aklıma bir şey geldi de...Acildi. Ondan öyle şey oldu."

Babam, "İyi bakalım." Diyerek kahvaltısına geri döndü. Erkenden hazırlandığım için salona geçip televizyona bakınmaya başladım. Cebimdeki telefonum titrediğinde , heyecandan elimdeki kumandayı yere düşürdüm. Kapağı açılan ve pilleri etrafa saçılan kumandayı umursamadan telefonuma gelen mesajı açtım.

GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin